Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, Abdullah Öcalan hakkında son dönemde artan gizli bilgilerin hep bilindiğini açıkladı
Abone olKürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın 1999'dan sonra tekrardan derin devlet tarafından teslim alındığını söyledi.
Eski nitelikli askeri vesayetçi ve derin devlet güçlerinin AK Parti'nin iktidar olmasından sonra adım adım güçlerini kaybetmeye ve kontrol altına alınmaya başlandığını dile getiren Güçlü, "Öcalan, bu gerçeği görüyor, bu güçlerin kendisini koruyamayacağını tespit ediyor, kendisine yeni bir liman bulmaya çalışıyor." dedi.
Cihan Haber Ajansı'na konuşan Güçlü, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın çoğu zaman insan olarak, doğal bir biçimde konuştuğunu, konuşmalarının varacağı yeri hesap ederek konuşmadığını ve ezber bozan bir siyasetçi olduğunu ifade etti.
ÖCALAN HAKKINDAKİ BU GERÇEKLER BİLİNİYORDU
Arınç'ın teröristbaşı Abdullah Öcalan hakkındaki açıklamalarını değerlendiren Güçlü, değişimin dinamikleri ve nedenlerinin insandan insana değişeceğini ifade etti. "İlkeli insanların değişimi ile pragmatik, yararcı, riyakâr, çıkarcı insanların değişim dinamikleri ve etkenleri farklıdır." diyen Güçlü, Arınç'ın Öcalan hakkında söylediklerinin geçmişte bilindiğini ve çoğu zaman da yazıldığını ifade etti.
ATATÜRK'ÜN KARŞISINDA DİZ ÇÖKTÜ
"Öcalan'ın dindar olduğu, Komünizmle Mücadele Derneklerinde çalıştığı, MİT bürosunda olduğu, Ulus Meydanı'na geldiği zaman Atatürk'ün önünde diz çöktüğü ve irkildiği biliniyor." diyen Güçlü, Öcalan'ın devletin 1974 yılından sonra Kürdistan Hareketi ve Kürtler hakkındaki yeni stratejisi olan 'Kürt Hareketini içerden teslim almak, hedefinden ve amacında saptırmak, Kürt ulusal güçlerini, ulusal-toplumsal dinamiklerini ve aktörlerini, Kürdistan siyasi örgütlerini tasfiye etmek' için kazanılmış bir aktör olduğuna dikkat çekti. Öcalan'ın bu fonksiyon ve misyonunu layıkıyla derin devlet, Suriye, Irak, İran, diğer güçler adına yerine getirdiğini vurguladı.
ÖCALAN DERİN DEVLET TARAFINDAN TESLİM ALINDI
Öcalan'ın 1999'dan sonra tekrardan derin devlet tarafından teslim alındığını dile getiren Güçlü, şöyle devam etti: "Kaçan kafese yeniden alıkonuldu. Ama eski nitelikli askeri vesayetçi ve derin devlet güçleri AK Parti'nin iktidar olmasından sonra adım adım güçlerini kaybetmeye ve kontrol altına alınmaya başlandılar. Öcalan, bu gerçeği görüyor, bu güçlerin kendisini koruyamayacağını tespit ediyor, kendisine yeni bir liman bulmaya çalışıyor. Çünkü Öcalan korkak, kendi kişi güvenliğini her şeyin üstünde tutan, dönek ve teslimiyetçi bir kişiliğe sahiptir. Bu nedenle, bulunduğumuz aşamada da AK Parti Hükümeti limanına yanaştığını saptıyorum. Böylece PKK'da Kandil'in İran, Suriye ve Maliki merkezli hareket ettiği; Öcalan'ında Türkiye merkezli bir hareket içinde olduğu görülüyor. Bu durumda da hükümet Öcalan'ı Kandil'e karşı hareket ettirmek ve kullanmak istiyor. Bunun için de Öcalan'la müzakereyi ileri götürmek istiyor. Öcalan'ı yeniden tanımlaması ve yeni özellikler katarak popüler ve şirin hale getirmesi gerekiyor. Bülent Arınç'ın açıklamaları buna yönelik olabilir mi? demekten kendimi alıkoyamıyorum."
"HER İŞKENCE VE BASKI GÖREN DAĞA ÇIKABİLİR" SONUCU ÇIKARILMASI HAKSIZLIK
Arınç'ın Kışanak hakkındaki "ben de Kışanak gibi işkence ve kötü muamele görseydim dağa çıkardım" açıklamasının ise bir empati yapmanın ötesinde önemli sonuçlar doğuran bir konuşma olduğunu belirten Güçlü, açıklamadan "her işkence ve baskı gören dağa çıkabilir" sonucu çıkarılmasının da çok büyük haksızlık olacağını kaydetti.
İdealist ve insani olan yapısı ve yaklaşımımdan kaynaklandığını düşündüğünü dile getiren Güçlü, "Konuşmanın kendisinin çok sorunlu, yanlış sonuçlara varmayı yaratacak bir konuşma olduğu tartışmasız. Bülent Arınç'ın bu tespiti, kin ve nefret taşımayan dava adamları için değil, sıradan insanlar için önemli mesajlar, tehlikeli mesajlar taşır. Üstelik dava adamlarının azlığı göz önüne alınırsa, durumun vahameti ortaya çıkar." şeklinde konuştu.