BIST 9.916
DOLAR 35,05
EURO 36,34
ALTIN 2.918,28
HABER /  GÜNCEL

Obama'nın güçlü seçim taktiği!

Seçim kampanyasını "zengin-orta sınıf mücadelesi" üzerine kuran ABD Başkanı Barack Obama için, dillere destan zenginliğiyle rakibi Mitt Romney "biçilmiş kaftan" oldu.

Abone ol

Obama'nın orta sınıfa mesajı, "zengin Romney'in ancak büyük şirketlerin çıkarlarını kollayacağı, kendilerine özledikleri adil paylaşım ve fırsatları sunamayacağı ve işsizliğe çare olamayacağı" yönünde.

ABD'de Kasım ayındaki başkanlık seçimi yaklaştıkça, adayların birbirleri için kullanacağı kozlar da yavaş yavaş netlik kazanıyor.

Romney, henüz Cumhuriyetçi Parti'nin aday adayı olduğu sırada Obama'ya karşı kullanacağı en büyük kozunu, işsizlik oranlarının yüksekliği ve ekonomik toparlanma çabasının "başarısızlığı" olarak ortaya koymuştu. Romney, bunlara çare olarak da "iş dünyasındaki başarılı deneyimleri"nden gelen avantajını göstermişti.

Aylar öncesinden, başkanlık seçimlerini, "zengin-orta sınıf" mücadelesi üzerine oturtan Obama'nın ise Romney'i "nereden vurmayı" planladığı merak ediliyordu. Ancak son dönemlerdeki kampanyaları ve sözleri Obama'nın rakibi Romney'i, sınıf söyleminin merkezine oturtarak hedef alacağını gösterdi. Obama'nın, Romney'nin "zenginliği"ni ve "başarılı işadamı imajı"nı hedef alması bekleniyor.

ROMNEY'İ ŞİRKETİ ÜZERİNDEN VURMAYA BAŞLADI

Romney, büyük holdinglere vergi ve teşvikleri desteklemesi, eski şirketinin ABD dışında istihdam yaratan girişimcilere danışmanlık yapması, eğitim fonlarına temkinli yaklaşıp, sağlık sigortasına karşı çıkmasıyla, Obama'nın "sınıf mücadelesi" söylemi için neredeyse biçilmiş kaftan olduğunu gösterdi.

Bu noktada Obama'nın kozlarından biri Romney'in şirketleri olacak.

Geçtiğimiz günlerde, Romney'in 15 yıl boyunca aktif olarak içinde yer aldığı finans şirketi Bain Capital'in, Amerikan firmalarına operasyonlarını Çin ve Hindistan gibi denizaşırı ülkelere taşımaları veya çalışmalarını bu ülkelerde genişletmeleri için yardım etmesinin gündeme gelmesi, ABD'de tartışmalara neden olmuştu.

Obama da konuyla ilgili olarak, "Oval Ofis'te dış kaynak kullanan bir öncüye ihtiyacımız yok, bizim Amerikan üretimi ve istihdamı için savaşacak bir başkana ihtiyacımız var" yorumunu yapmış ve bu konuyu seçim kampanyasında ve TV reklamlarında sıkça kullanmaya başlamıştı.

Neticede Romney, yüzde 8 oranındaki işsizlik rakamlarıyla başı dertte olan Obama karşısında kendini "istihdam yaratmayı bilen, iş dünyasından gelen deneyimli ve başarılı biri" olarak tanımlarken, Obama da Romney'i, "iş yaratan değil tam tersine iş fırsatlarını ülke dışına kaçıran" biri konumuna yerleştirmeye başladı. Obama bu durumu açıklamalarından birinde şu şekilde ifade etti:

"(Romney'i ima ederek) 'İstihdam yaratıcılar' hakkındaki büyük kelime oyunları yerine, daha fazla işçi almaları ve daha çok maaş verebilmeleri için küçük işletmelere vergi indirimleri sağlamalıyız. İstihdamı deniz aşırı yerlere götürenleri ödüllendirmek yerine, bu paraları istihdamı Amerika'ya geri getirenlerin taşınma masraflarını gidermek için kullanmalıyız".

"ADİL FIRSAT, ADİL PAYLAŞIM"

Obama'nın Romney'i, kişisel serveti üzerinden nasıl hedef alacağı sorusunun diğer yanıtı ise, "adil fırsatlar" ve "adil paylaşım" söylemlerinde yatıyor.

ABD'de herkesin vergilerini adil oranlarla ödemesi gibi ülkedeki ülkedeki paylaşımın da adil olması gerektiğini belirten Obama, Cumhuriyetçileri sadece milyonerleri düşünmekle ve faturayı orta sınıfa kesmekle suçluyor. Dolayısıyla Obama orta sınıfa, Romney'in büyük şirketler için vergi kesintileri yapılmasını savunan, servetine rağmen az miktarda vergi ödeyen, orta sınıf Amerikalıların halinden anlamayan, aradıkları adil paylaşımı gerçekleştirmesi mümkün olmayan bir aday olduğu mesajını vermeye başladı.

BİR TAŞLA DÖRT KUŞ

Aslında Obama'nın Romney'i tüm bu "sınıf çatışması" söyleminin merkezine koyarak bir taşla dört kuş vurmak istediği görülüyor. Bu hedefleri şu şekilde sıralanabilir:

Romney'in başarısının sadece kendisinden değil, ailesinden de geldiğini, şirketlerinin de istihdam yaratmak yerine ABD dışına istihdamı kaçırdığı tezinden yola çıkarak, Romney'in "başarılı işadamı" algısını kırmak;

Söz konusu algıyı kırarken, ABD ekonomisini düzeltebileceği inancıyla bazı kesimlerin Romney'e duyduğu sempatiyi yok etmek;

"Zengin Romney"nin orta sınıf Amerikan halkının halinden anlamayacağı düşüncesini yaymak,

Kendini "sıradan bir ailenin çocuğu iken ABD başkanlığına yükselmiş orta sınıfın temsilcisi", Romney'i ise "üst tabakadan gelen zenginlerin temsilcisi" olarak konumlandırmak,

Tüm bu söylemler sayesinde de, Romney'in kendisine karşı kullandığı "işsizlik" kozunu elinden almak.

İKİ FARKLI DÜNYA, İKİ AMERİKAN RÜYASI

Tüm bu söylemleri ile Amerikalıların dikkatini fırsat eşitliğine çekmeye çalışan Obama, bir bakıma seçmene "Beni seçerseniz, sizin gibi orta sınıf mensuplarının da başarma fırsatının olduğu bir Amerika inşa ederiz ama Romney'i seçerseniz sadece zengin doğanların başarılı olduğu bir Amerika yaratırsınız" mesajını vermeye başladı.

Obama'nın rakibine karşı kullanacağı kozlar önümüzdeki günlerde netlik kazanacak olsa da, kampanyasını "orta sınıfın Obama'sı - zengin Romney" söylemi üzerinden yürütmeye çalışacağı görülüyor.

Bu duruma göre ABD'deki başkanlık seçimlerinin gerek Obama'nın gerek Romney'in belirttiği gibi, sadece iki adayın veya partinin yarıştığı bir seçim değil, iki dünyanın, iki sınıfın ve iki farklı "Amerikan rüyasının" karşı karşıya geldiği bir seçim olması bekleniyor.