ABD'de 6 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimi öncesi Başkan Barack Obama ve Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney son kozlarını dış politikada paylaştı. Sema Emiroğlu adayların gündemlerini ve tartışmalarını değerlendirdi.
Abone olAmerikan başkanlık seçimlerine iki hafta kala ülke çapında yapılan anketlerin Başkan Barack Obama ile Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney’i başabaş gösterdiği sırada, iki aday son kozlarını dün akşamki üçüncü televizyon tartışmasında paylaştı.
Florida eyaletinin Boca Raton kentindeki Lynn Üniversitesi’nde yapılan ve dış politika konuları üzerinde yoğunlaşması planlanan son “düello,” adayların tartışmayı sık sık iç politikaya getirme çabalarına da sahne oldu.
CBS televizyonunun ünlü haber sunucusu Bob Schieffer tarafından yönetilen ve 90 dakika süren oturumda Demokrat Başkan Obama ve eski Massachusetts valisi Mitt Romney, başta Suriye, İran, İsrail, Libya ve Afganistan olmak üzere çeşitli kriz noktalarına ilişkin politikaları tartıştılar.
Obama atak, Romney savunmada
Baştan sona çekişmeli biçimde geçen tartışmada, Başkan Obama’nın daha atak biçimde Romney’ye yüklenmesi, Romney’nin ise savunmada kalması dikkat çekti.
CNN televizyonunun tartışmadan hemen sonra yaptırdığı bir kamuoyu yoklaması, Obama’nın performansının daha çok beğenilmesine rağmen son tartışmanın açık bir galibi olmadığını ortaya koydu.
Buna göre, ankete katılanların yüzde 48’i Obama’yı, yüzde 40’ı ise Romney’yi başarılı buldu.
Schieffer’in Ortadoğu’daki duruma ilişkin ilk sorusu üzerine bölgedeki pek çok krizin endişe kaynağı olduğuna dikkat çeken Romney, Suriye’de başkan Esad’ın hala koltuğunda oturduğunu ve ordunun 30 bin sivili öldürdüğünü, İran’ın nükleer silaha dört yıl daha yaklaştığını, Libya’da Amerikan büyükelçiliğine terörist saldırı düzenlendiğini, Mısır’da Müslüman Kardeşler’in başkanlığa geldiğini ve Kuzey Mali’nin El Kaide'nin yönetimine geçtiğini belirtti.
El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in ölü olarak ele geçirilmesinden dolayı Obama’yı tebrik ettiğini hatırlatan Romney, “Ama sadece insan öldürerek bu karışıklıktan çıkamayız. İslam dünyası ve dünyanın diğer bazı bölgelerinin şiddet yanlısı aşırıcılığı reddetmesini sağlamak için çok güçlü ve kapsamlı bir strateji uygulamalıyız” dedi.
'Özür turunda İsrail'e uğramadın'
Obama’nın başkan seçildikten hemen sonra aralarında Türkiye ve Mısır’ın da bulunduğu Ortadoğu ülkelerini turlamasını “özür turu” olarak nitelendiren ve orada Amerika’nın politikaların eleştirmekle suçlayan Romney, “bölgedeki en yakın dostumuz” olarak nitelendirdiği İsrail’e başkanın bu tur sırasında uğramadığını ve bunun İsrailliler tarafından not edildiğini de söyledi.
Obama ise, başkan seçilmeden önce İsrail’i ziyaret ettiğini ve orada Soykırım Müzesi ile Hamas füzelerinin düştüğü Sdorot kentine gittiğini hatırlattı.
“Burada önemli olan soru, konunun tüm taraflarının kimi inandırıcı bulacağıdır” diyen Obama, insanların İran yaptırımlarından terörle mücadeleye kadar kendi siciline bakabileceğini ve “ABD ile ABD Başkanı, tarihin doğru yanında durmuştur” diyebileceğini söyledi.
Obama, “İşte bugün dünyanın karşı karşıya olduğu pek çok sorunda liderlik ortaya koyabilmemizin nedeni de tam bu inandırıcılıktır” şeklinde konuştu.
Obama: Nükleer İran, karşısında beni bulur
Schieffer’ın “Size göre İran’ın İsrail’e yapacağı bir saldırı, Amerika’ya mı yapılmış demektir” sorusu üzerine, hem Obama, hem de Romney, böyle bir durumda ABD’nin İsrail’in yanında olacağını vurguladılar.
Romney, Obama’yı İran’a zayıf liderlik imajı vermekle suçayıp yaptırımların daha da sıklaştırılmasını isterken, Obama, İran’a uygulanan katı yaptırım rejiminin sonuç verdiğini ve ekonomisinin harap olduğunu vurguladı.
ABD Başkanı, “İran, benim başkanlığım döneminde nükleer silaha sahip olmayacak. İran ya diplomatik yolu seçip nükleer programına son verir, ya da birleşik bir dünyayı ve hiçbir seçeneği masadan çekmeyeceğini söyleyen beni, yani ABD başkanını karşısında bulur” dedi.
'Esad gidecek, ama...'
Obama ve Romney, Türkiye’ye olan tek atıflarını ise Suriye bağlamında yaptılar.
Obama, Suriye konusunda yaptıkları her şeyi İsrail, Türkiye ve bu konuyla ilgili olan diğer bölge ülkeleri ile koordinasyon halinde yaptıklarını vurgularken, “Esad’ın günleri sayılı ve gidecek, ama Romney’nin zaman zaman yaptığı gibi Suriyeli muhaliflere ağır silah göndermek gibi bir öneriyi yapamayız” dedi.
Başkan Obama, Romney’nin de kendisi gibi Esad’ın gitmesi gerektiği, ancak bunun için Amerikan askerlerinin gönderilemeyeceğini savunması üzerine, “Sizin de duyduğunuz gibi Romney’nin farklı fikirleri yok, çünkü biz ılımlı bir Suriye liderliğini desteklemek ve etkili bir geçiş süreci ile Esad’ı devre dışı bırakmak için yapmamız gereken en doğru şeyi yapıyoruz” şeklinde konuştu.
'Soğuk Savaş' tartışması
Romney, tartışma sırasında Obama’yı dünyaya zayıf bir Amerika imajı vermekle suçlarken, Obama Romney’nin “yanlış ve pervasız” politikalar önerdiğini ve Irak, Afganistan ve diğer konularda sık sık fikir değiştirip Amerikan askerleri ve müttefiklerine kafa karıştırıcı mesaj gönderdiğini savundu.
Romney’nin bu şekilde başkomutanlık yapamayacağını ima eden Obama, rakibinin ABD’nin karşısındaki en büyük jeopolitik tehdidi El Kaide örgütü değil, Rusya olarak gördüğünü belirtmesinin 1980’leri çağrıştırdığına da dikkat çekti ve Soğuk Savaş’ın 20 yılı aşkın süredir bittiğine işaret etti.
Romney’nin donanma filosundaki savaş gemilerinin 1916 yılına oranla daha az olmasını eleştirmesi üzerine “Sayın Vali, ama bizim atlarımız ve süngülerimiz de daha az, çünkü ordumuzun doğası değişti” diyen Başkan Obama, “şimdi uçakların üzerine indiği uçak gemileri diye bir şeyimiz var. Suyun altında giden nükleer denizaltılarımız var. O nedenle buradaki soru, gemileri saydığımız Savaş Gemisi oyunu değil, yeteneklerimizin ne olduğu” şeklinde konuştu.
Geçen ay Obama’ya oy veren yüzde 47’lik seçmen grubunu küçümseyen sözlerinin yeraldığı gizli bir video bandının ortaya çıkmasıyla zor duruma düşen Romney’nin, Kentucky’deki ilk tartışma sırasında gösterdiği performans, pek çok gözlemci tarafından “baskın” ve “göz doldurur” sözleriyle nitelendirilmiş, Obama’nın ise Romney’e göre daha tutuk ve monoton kaldığı belirtilmişti.
Başkan Obama, geçen hafta New York’un Hofstra Üniversitesi’nde yapılan ikinci tartışmada ise çok daha atak ve enerjik davranmasıyla dikkat çekmiş ve genel olarak bu raundun “galibi” olarak görülmüştü.