Bahçeli gündemi değerlendirdi. Obama ve Rasmussen konusuna değinen Bahçeli, Obama'nın Ermeni çıkışından rahatsız olduğunu dile getirdi.
Abone olİNTERNETHABER
Devlet Bahçeli yerel seçimler sonrası ilk grup toplantısını yaptı. Gündemi değerlendiren Bahçeli, seçimle ilgili ders verdi. MHP'nin yerel seçimden yükselerek çıktığını dile getiren Bahçeli, AK Parti'nin kaybını dile getirdi.
NATO Genel Sekreterliği'ne seçilen Rasmussen'e de tepki gösteren Bahçeli, iktidarı 'omurgasız siyasetçilik' yapmakla suçladı ve sözlerini şöyle sürdürdü; "Eğer iktidar, Rasmussen'i veto etseydi partimiz ayakta alkışlayacaktı"...
Obama'nın Türkiye ziyaretine de değinen Bahçeli, Obama'ya da veryansın etmeden duramadı. Obama'nın 'Ermeni çıkışından' rahatsızlık duyduğunu söyleyen Bahçeli, bu durumu 'nezaketsizlik' olarak nitelendirdi.
İşte Bahçeli'nin konuşmalarından satırbaşları;
MHP SEÇİMDEN GÜÇLENEREK ÇIKTI
"Ekonomik krizin arttığı bir dönemde girilen seçim süreci, hükümetin siyasette yerini koruyabilmek adına neleri göze aldığını açıkça göstermiştir.
İktidar zihniyetinin hiçbir ahlaki kaygı gözetmeksizin elindeki imkanları kullanıldığı, iller arasında parti toplantılarına otobüslerle kamu personelinin taşındığı, iktidar ve ana muhalefetin vatandaşı korkutarak oy avcılığı yaptığı, devlet kurumlarının temel atma ve açılış törenleriyle AKP toplantılarının birlikte yapılmasından asla icap duyulmadığı hepimizin gözleri önünde cereyan etmiştir.
Bu seçimde MHP güçlenerek çıkmış, gelinen noktada iktidarın yegane alternatifi olduğu görülmüştür. Partimiz TBMM’de yer aldığı günden itibaren, demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesine yönelik çabası, AKP’nin istismar alanlarını kapatma gayreti görülmüştür.
Temennimiz seçim sonuçlarının verdiği mesajı iktidar partisinin doğru okuması ve başına buyruk ve dayatmacı anlayışından kurtulup sorgulamış olmasıdır.
AKP yönetimiyle geçen her gün geçmişte yanlış atılan adımların faturalarını birer birer önümüze getirme, geri adım atmanın diyalog, aldatılmanın zafer olarak söylendiği bir batağa sürüklenmelidir. Ermenistan ile kurulmaya çalışılan diyaloglarda, İsrail’e yapılan sanal uyarılarda bulmak mümkündür.
"Rasmussen'in NATO Genel Sekreterliği'ne seçilmesi veto edilmeliydi"... Haberin devamında...
[PAGE]
RASMUSSEN'İN SEÇİLMESİNDE OMURGASIZ SİYASET
"Omurgasız siyaset anlayışına son örnek ise NATO Genel Sekreteri'nin atanmasında yaşanmıştır. İslam dünyasının Rasmussen’e bakışı bellidir. Başbakan’ın ucuz pazarlıkla ikna edilmesi kabulü mümkün olmayan bir durumdur.
Türkiye veto hakkı olan ama bunu kullanamamıştır. Böylece Türkiye, ikinci sınıf üye ülke konumuna düşürülmüştür. Başbakan önce bu isme karşı çıkmış, karikatür krizine göz yummakla ve PKK televizyonunu kapatmaya mani olmakla suçlamıştır.
Ancak ertesi gün bu görüşler değişmiştir. Danimarka Başbakanı Türkiye’nin desteğiyle seçilmiştir. Başbakan arkasında duramayacağı sözler söylemiş ancak bunun altında kalarak Türkiye’nin haysiyetinin ayaklar altına almasına neden olmuştur.
"One Minute balonunu Abdullah Gül bizzat patlatmıştır"... Haberin devamında...
[PAGE]
ONE MINUTE BALONUNU GÜL PATLATTI
Durumun özeti şudur. Başbakan Erdoğan, baskılar karşısında ezik bir şekilde geri adım atmıştır. Sahte Davos kahramanlığı ile yol almaya çalışan başbakan’ın gerçek hüviyeti, Türkiye’nin onur ve haysiyetine bağlılığının gerçek yüzü bu olayla anlaşılmıştır.
Londra’da Başbakan ve Cumhurbaşkanı farklı açıklamalar yaptı. Başbakan’ın Rasmussen’e olumsuz baktığını söylemesinin ardından, bunun karşı görüşü Cumhurbaşkanı’ndan gelmiştir.
Uluslararası gelişmeleri iç politika uğruna riske atan Başbakan, müdahale etmiştir ama bu da sözde kalmıştır. Davos’ta şişirilen One Munite balonu bizzat Cumhurbaşkanı Gül tarafından patlatılmıştır.
Türkiye veto hakkını kullansaydı, iktidarın en doğru kararı olacak ve partimizce desteklenecekti. NATO Genel Sekreterliği sürecinde, Türkiye’nin olumsuz tavır takınmasının ardından, AB’den gelen tehdit ve şantajların önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün, anlaşmaya varılmadan söz konusu açıklama yapılsaydı, olacak iş de olmazdı açıklaması, her şey bittikten sonra diklenme olmuştur.
Bu karşılıklı kuşku sürecinin bir medeniyet projesi olarak takdir edilmeye çalışılmasının hiçbir sonuç doğurmayacağı iyi bilinmelidir.
Devlet Bahçeli, Obama'ya da veryansın etti; "Ermeni çıkışı nezaketsizlikti"... Haberin devamında;
[PAGE]
OBAMA'NIN ERMENİ ÇIKIŞI NEZAKETSİZLİK
ABD başkanı Obama, resmi bir ziyaret kapsamında TBMM’de grubu bulunan siyasi parti liderlerinin görüşmeleri yanında genel kurulda da konuşma yapmıştır. Kuşkusuz ekonomik askeri bir güç olan bir ülkenin başkanından gelişmeleri dinlemek önemli bir gelişmedir.
Meşru ve haklı hassasiyetlere saygı gösterilmesi, milli güvenliği ilgilendiren konuların anlayışla karşılanması ve dost ve müttefik ruhuna uygun olarak hareket etmesi iki ülkenin rehberi olmalıdır. Başkan Obama ile kısa bir görüşme yapmış bulunuyoruz.
ABD Başkanı’nın dile getirdiği konuları irdelemeden kabul etmek yada açıklamalarından ev ödevi çıkarmak gibi teslimiyetçi bir yaklaşım içinde olamayız. Dikkatimizi çeken husus AKP iktidarınca ülkemizin karşısına, adım adım ilerleyen sorunlar haline gelen meselelerin içinden çıkılmaz hale gelmiştir.
ABD Başkanı Obama 1915 olaylarını soykırım olarak gördüğünü açıkça belirtmiş, görüşlerinde bir değişiklik olmadığını söylemiştir. Başkan Obama, Ermeni meselesiyle ilgili kendi tarihlerinden örnek vererek, bununla yüzleşmelisiniz demesi hoş göremeyeceğimiz bir nezaketsizliktir.
Ancak biz hatadan döndük, aralarında hiçbir ilişki olmayan tarihimizle alakalı iddiaları reddettiğimizi burada belirtmek istiyorum. AKP’yi uyarıyorum, bir yalan iddiayı herkesin kabullenmiş olması bunun doğru olması anlamına gelmez.