ABD Başkanı Barack Obama, 21 Ağustos’taki kimyasal saldırının Esad rejimi tarafından yapıldığına dair ellerinde açık kanıtların bulunduğunu ...
Abone olABD Başkanı Barack Obama, 21 Ağustos’taki kimyasal saldırının Esad rejimi tarafından yapıldığına dair ellerinde açık kanıtların bulunduğunu söyledi.
BM Genel Kurulu’nda konuşan Obama, "Esad rejiminin 21 Ağustos’ta kimyasal silahları kullandığına dair kanıtlarımız açık. Roketler, sivilleri hedef aldı. Ve muhaliflerin kontrolü altındaki bölgelere gönderildi. Bu roketlerle sarin gazı vardı. Rejimin dışında başkalarının bu saldırıyı gerçekleştirdiğini söylemek doğru değildir" ifadelerini kullandı.
"TERCİHİM HER ZAMAN DİPLOMATİK ÇÖZÜMDEN YANA OLMUŞTUR"
Suriye’nin müttefiklerini işaret eden Obama, kimyasal saldırının ardından, bunun Esad rejimi tarafından gerçekleştirildiğinin sorgulandığını ve BM Güvenlik Konseyi’nin hareket geçmesini engellediklerini söyleyen Obama, "St. Petersburg’da (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’e söylediğim gibi, benim tercihim her zaman diplomatik çözümden yana olmuştur" dedi.
"SURİYE İLE YAPILAN ANLAŞMA UYGULANMALI"
Geçtiğimiz haftalarda ABD ve Rusya arasındaki, Suriye’nin kimyasal silahlarının uluslararası denetime bıraklaması ve ardından imhasını öngören anlaşmaya değinen Obama, "Eğer biz bunda da anlaşamazsak BM en temel uluslararası hukuku bile uygulayamıyor olacak. Eğer başarırsak dünyaya çok önemli bir mesaj göndereceğiz ve 21. yüzyılda kimyasal silahlara yer olmadığını söyleyeceğiz" diye konuştu.
"ASKERİ OPERASYONUNU BARIŞ GETİRMEYECEĞİNE İNANIYORUM"
"Ben hem içeriden, hem dışarıdan gelecek bir askeri operasyonun barış getirmeyeceğini düşünüyorum" değerlendirmesinde bulunan ABD Başkanı, "Hem ABD, hem de diğer uluslar oradaki sürece dahil olurken, Suriye halkının söz sahbi olması gerekiyor. Suriye’nin savaş öncesi duruma dönecek olması şu an fantazi gibi görünüyor. Rusya ve İran’ın Esad’a baskı uygulaması gerekiyor ve oradaki radikallerin işleyemez hale gelmesi gerekiyor" dedi.
"AZINLIKLARIN KORKULARI GİDERİLMELİ"
Suriye’deki ılımlılara destek verdiklerini söyleyen Obama, "Suriye halkının da bir şekilde ihtiyaçları karşılanmalı. Aleviler’in diğer dini azınlıkların da korkuları giderilmeli. Bizler siyasi süreçte devam etmekte kararlıyız. Siyasi bir süreç istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"ARTIK SOĞUK SAVAŞTA DEĞİLİZ"
Obama konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Artık Soğuk Savaş’ta değliz. ABD Suriye’de insanların iyi durumda olmasını istiyor. ABD’nin orada başka bir çıkarı yok. Ben bütün ulusların barışçıl bir süreci desteklemesi gerektiğini düşünüyorum."
"Cenevre sürecinde ilerlerken, burada devletlere şunu söylemek istiyorum ki, Suriye’nin insani ihtiyaçları karşılanmalı. Hiçbir yardım tabi ki, siyasi çözümün yerini alamaz fakat zor durumda olan insanların hayatta kalmasına yardımcı olabilir."
"AMERİKAN HALKINA VE ULUSLARARASI TOPLUMA DA KULAK VERMEMİZ GEREKİYOR"
"Buradan çıkarabileceğimiz diğer sonuçlar nelerdir? Evet biliyorum ki bizim askeri operasyon düzenlememiş olmamızdan dolayı hayal kırıklığı yaşıyor, bazıları da benim sınırlı operasyon çağrımdan bile rahatsız olmuş durumda. Ve ABD’nin Irak’tan ders çıkarmamış olduğumu düşünüyor. Amerika, bölgeye karışmak istemiyor, bir taraftan da ABD bölgeye müdahale etmediği için suçlanıyor. Evet bunların kaçınılmaz olduğunu biliyorum. çünkü ABD’nin dünyadaki rolü belli. Fakat zor problemlerin çözümünde Amerikan halkına kulak vermemiz ve uluslararası toplumun sesini duymamız gerekiyor."
"ABD’NİN ÇIKARLARINI KORUMADA ASKERİ SEÇENEK DE MASADA"
ABD’nin bölgedeki çıkarlarını ve müttefiklerini korumak askeri seçenekler de dahil olmak üzere bütün opsiyonları kullanabileceğini belirten Obama, "ABD ayrıca, bölgede enerji akışının devam etmesini istiyor. Dünya hala odana gelecek olan petrole bağlı. Bizler oradaki terörist odakları yıkmak istiyoruz ve ortaklarımızı korumak istiyoruz. Aynı zmaanda oradaki devletlerin de bağımsızlığına saygı duyuyoruz. Fakat terörist saldırılara karşı ABD’yi korumak için herşeyi yaparız. Kitle imha silahlarının kullanılmasını asla tolere etmeyiz. Suriye’deki bu durum bölgede bu silahları kullanacak olanlara cesaret verebilir" dedi.
"NÜKLEER PROBLEMİ ÇÖZERSEK İRAN’LA BİRLİKTE HAREKET EDEBİLİRİZ"
Obama konuşmasının devamında şunları söyledi:
"ABD’nin diplomatik çabaları iki konuya odaklanacak: İran’ın nükleer silah programı ve Suriye’deki durum. Bu problemler bölgede istikrarsızlık oluşturuyor ve bölgeye barışın gelmesini engelliyor. İranlılar, uzun dönemdir ABD’nin kendi işlerine karıştığından şikayet ediyor, diğer taratfan da ABD’liler, İran hükümetinin ülkelerini düşman olarak gördüğünü düşünüyor. Bliyorsunuz Amerikalı sivilleri öldürüyor, İsrail’i yok etmekle tehdit ediyor. Ben bu zor tarihimizin bir gecede aşılamayacağını biliyorum ama şuna inanıyorum ki bizler İran’ın nükleer problemini çözersek, önümüzdeki zorlu yolda bir adım atabiliriz ve karşılıklı saygı yolunda bir arada hareket edebiliriz."
"Göreve geldiğimde şunu açıkça belirttim, Ruhaniye de ifade ettim: ABD İran’ın nükleer programının barışçıl bir şekilde sonlanmasını istiyor. İran’ın nükleer silahlara sahip olmasını istemiyor. Biz rejim değişikliğinden yana değiliz. Biz İran’ın barışçıl nükleer enerji hakkını da tanıyoruz. İran, nükleer silahlar konusunda görevlerini yerine getirmeli."
"Cumhurbaşkanı Ruhani, şunu açık bir şekilde söyledi ki, İran asla bir nükleer silaha sahip olamyacak. Bu açıklamalar bizim için bir anlaşmanın temelini oluşturabilir. Fakat sözlerden ziyade haeketler de önemlidir ve uygulanabilir olmalıdır. Bu sadece ABD ve İran arasındaki bir problem değildir. Dünya geçmişte olduğu gibi sorumluluğunu yerine getirmelidir. Gelecekte de getirmelidir. Bu konuda diplomatik süreçten yanayım. İran’ın farklı bir yol seçmesi hem bölge, hem de dünya için çok iyi olacaktır."
"ABD İSRAİL’İN GÜVENLİĞİNDEN ASLA VAZGEÇMEYECEK"
"ABD, İsrail’in güvenliğinden asla vazgeçmeyecek. Bir Yahudi devletinin varlığı asla yadsınamayacak. İsrail’de Batı Şeria’nın işgali, olumsuzdur fakat İsrailli çocuklar, barış içerisinde yaşamalıdır. Onların evlerine roketlerin atılmasını kabul edemeyiz."
"Aynı zamanda Ramallah’da genç Filistinliler de görüştüm. Potansiyelleri çok yüksek, acıları da çok büyük. Uluslararası toplumda kendilerine bir yer bulabilmiş değiller."