Obama ile Cameron, Oval Ofis'te yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Abone olABD Başkanı Barack Obama, "Avrupa’ya göre bizim belki de büyük bir avantajımız Müslüman nüfusumuzun kendilerini Amerikalı olarak hissetmeleri. Geleneğimizde olan göçmenlik ve özümseme süreci belki de bizim en büyük gücümüz" dedi.
Obama ile İngiltere Başbakanı David Cameron, Oval Ofis'te yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında, aşırılık yanlılarıyla mücadeleden söz ederken, Cameron’un "İslami aşırılık yanlısı teröristler" ifadesini kullanması, Obama’nın ise "İslam" kelimesini kullanmayıp "aşılık yanlısı terörizm" ifadesini tercih etmesi dikkati çekti.
Görüşmelerinin büyük bölümünde terörizm tehdidini ele aldıklarını belirten Obama, bu sorunun sadece istihbarat ve askeri güçlerle çözülemeyeceğini, özellikle gençlerin terörizme katılmasını önleyecek stratejilerle, güvenlik güçleriyle yerel toplumların iletişimin geliştirilmesi konularına eğilinmesinin önemine işaret etti.
Törer örgütü IŞİD ile mücadele konusunda da Obama, Cameron ile Irak güçlerinin eğitiminin hızlandırılması noktasında mutabık kaldıklarını bildirdi.
Geçtiğimiz aylarda düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısında, BM Güvenlik Konseyi’nde yabancı savaşçı tehdidiyle ilgili özel oturuma başkanlık ettiğini hatırlatan Obama, şu anda da ABD'nin partnerleriyle birlikte, Suriye’ye eğitim ve savaşmak için gidenleri veya kendi ülkelerine döndüklerinde yapılacak saldırılar için eğitilenleri belirleyebilmek için bir dizi adımların uygulanması üzerinde çalıştıklarını söyledi.
"Çözülemeyecek bir problem değil"
Bu tür saldırıların ABD ve İngiltere’nin Suriye’de yaşananları "uzaktan izlemesi" nedeniyle olduğu yönündeki eleştirileri reddeden Obama, ABD’nin Suriye’yi işgal etmediğini ama diplomatik yollardan sorunun çözülmesi için gayet aktif çalıştığını kaydetti.
Aşırılık yanlılarının, bunların ideolojilerinin, genç insanları kendilerine kazandırma eylemlerinin yaygınlaştığını ve dünya genelinde toplumların içine nüfuz ettiklerini de hatırlatan Obama, bunu "varoluşsal bir tehdit" olarak görmediğini ve bu sorunu çözeceklerini dile getirdi.
Obama, "Biz daha güçlüyüz, yıkmak değil kurmak için birlikte çalışmak ve hoşgörü noktasında Müslümanların büyük çoğunluğunun inandığı değerleri temsil ediyoruz. Bu, kalplerde büyük sızıya, trajediye ve yıkıma neden olan bir problem ama bu aynı zamanda sonunda yenilgiye uğratacağımız bir şey" dedi.
Bunu sadece silahlarla yapamayacaklarını, bu noktada Cameron ile görüşmesinde Müslüman dünyasının büyük çoğunluğunu temsil eden seslerin nasıl daha fazla duyulması ve böylelikle fanatiklerin mesajları kadar etkin ortaya konulabilmesi hakkında konuştuklarını aktaran Obama, bunun yanında yerel toplumlar ve dini liderlerle nasıl daha iyi çalışılabileceğini ele aldıklarını anlattı.
Obama, gelecek ay düzenlenecek terörle mücadele zirvesine İngiltere’yi de davet etti.
"Bizim avantajımız Müslümanların kendilerini Amerikalı hissetmesi"
Obama, bir soru üzerine, ABD’nin Avrupa’ya göre "büyük bir avantajı"” olduğunu ifade ederek, bunu güvenlik güçlerinin etkinliği değil, ülkedeki Müslüman nüfusun kendilerini Amerikalı olarak hissetmesi şeklinde gösterdi.
Obama, "Burada geleneğimizde olan göçmenlik ve özümseme süreci belki de bizim en büyük gücümüz. Bu, burada bu tür trajedilerin yaşanmayacağı anlamına gelmiyor, Boston Maratonu örneğinde olduğu gibi ama yardımcı bir unsur. Avrupa’nın bazı yerlerinde bu durum söz konusu değil ve belki de Avrupa’nın yüzleştiği en büyük tehlike, bu problemleri sadece güvenlik güçleri ve askeri yaklaşımlarla yanıt vererek değil, aynı zamanda Kuzey Afrikalı Fransızlar ile güçlü bağlarını tanıması yoluyla da ele alması önemli. Bu konuda Avrupa genelinde bir kabul var ve bunu kaybetmememiz önemli" diye konuştu.
Cameron da Obama’ya katılarak, geçmişte bazı Avrupa ülkelerinin birlikte güçlü bir toplum kurmak yerine, farklı kesimlere ve dini gruplara farklı yaklaşımlar sergilediğini belirterek, ancak hala entegrasyonun tüm avantajlarına sahip olup, radikal ideolojilerin arkasından gidebilecek insanlar olduğuna işaret etti.
Cameron, "Buradaki gerçek düşmanı unutmamamız lazım ki o da İslam’ı çarpıtan zehirli söylemlerdir" ifadesini kullandı.
"Çok ciddi tehdit"
Cameron, Avrupa, Amerika ve dünya genelinde "çok ciddi İslami aşırılık yanlısı terörist tehdidiyle karşı karşıya olduklarını" söyledi.
Dünyanın terörizmden usandığını belirten Cameron, dünyanın en büyük dinlerinden biri olan İslam’ı çarpıtmak, terör, ölüm ve çatışma yaratmak isteyen fanatik ve zehirli bir ideolojiyle karşı karşıya kaldıklarını ama müttefikleriyle birlikte nerede olurlarsa olsunlar bunlarla mücadele edeceklerini söyledi.
Bu noktada, Irak ve Suriye’de IŞİD’le mücadele ettiklerini dile getiren Cameron, sahada Iraklı güçlere yardım için de istihbarat ve izleme konularında ek konuşlandırmaya gideceklerini ve Iraklı güçlerin daha iyi eğitim ve ekipmana sahip olmalarını sağlayacaklarını bildirdi.
Cameron, "Aynı zamanda bu zehirli ideolojiyle evimizde de savaşmamız lazım. İngiltere’de herkesin aşırılıklarla mücadele etmesi için yasa geçiriyoruz ve bu sabah, ülkede şiddet yanlısı aşırılıkların artışıyla mücadelede daha fazla ne yapabileceğimiz ve birbirinden öğrenebileceklerimiz noktasında ortak grup oluşturmaya karar verdik" diye konuştu.
"İngiltere'ye saldırı yüksek ihtimal"
Bu tehdit karşısında çok ihtiyatlı olmak gerektiğini belirten Cameron, bu noktada ülkedeki güvenliği artırdıklarını ama bununla mücadele için uzun vadeli ve disiplinli bir yaklaşım gerektiğini kaydetti.
Bir soru üzerine, Cameron, İngiltere’deki terör tehdidi seviyesinin Ortak Terörizm Değerlendirme Merkezi tarafından belirlendiğini ve merkezin ülkenin ciddi bir tehditle yüz yüze olduğunda karar kıldığını belirterek, "Onların sözleriyle bu, İngiltere’ye bir saldırının yüksek ihtimal olduğu anlamına geliyor" dedi.
Terörizmle mücadelede sosyal medya
Obama’ya, sosyal medya araçlarındaki iletişimin takip edilmesinde, hükümetlerin bilgi ihtiyacı ile vatandaşların özel hayatları arasındaki dengenin, bu terör tehdidi nedeniyle hükümet lehine değiştirilip değiştirilemeyeceğine yönelik soru yöneltildi.
İnternet ve sosyal medyanın terör örgütlerinin öncelikli iletişim yollarından olduğunu belirten Obama, konu Paris’teki saldırılarla daha çok gündeme gelse de aslında bu tehdidin devamlı var olduğunu ifade etti.
ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) eski çalışanlarından Edward Snowden’ın bazı izlemeleri sızdırması nedeniyle bu konuda büyük güven sorunu ortaya çıktığını hatırlatan Obama, terörle mücadelede güvenlik güçlerinin ihtiyacı olan bilgileri elde etmesiyle, vatandaşların özel hayatları arasındaki dengeyi kurmak gerektiğini söyledi.
Obama bu nedenle, bunların yasal, yargı süreçlerine ve hukuka uygun şekilde yapılması gerektiğini bildirerek, bu konularda hem aşırı tepki göstermemenin hem de ihtiyatlı olmanın önemine işaret etti.
Cameron ise terörle mücadelede sosyal medya araçlarının mesajlarının takip edilmesi için şirketlerden kendilerine "arka kapı" sağlamalarını değil, yasal yollardan "ön kapılar" açılmasını istediklerini dile getirdi.
Cameron, teknolojinin gelişmesiyle birlikte teröristlerin birbirleriyle iletişimi için güvenli alanlar yaratılmaması gerektiğini ifade etti.