Serkan Demirtaş, Obama'nın seçimi kazanmasındaki sivil toplum etkeni konusunda izlenimlerini aktarıyor.
Abone olBarack Obama, seçimi Pazartesi gecesi Iowa eyaletinin Des Moines kentinde yaptığı konuşmayla kazandı. Gözlerinden yaşlar gelecek kadar duygulanan Amerikan başkanı, dört yıldır Beyaz Saray’da görev yapan bir lider değil de 2008’deki gibi bu yola yeni çıkmış heyecanlı ve inançlı bir kişi profili sergiledi.
Gece geç saatlerde konuşmasına rağmen kendisini dinlemeye gelen 20 bin kişiye seslenirken, “Değişim için yapılan zorlu çalışmayı yaşayan ve onu soluyan hepinize teşekkür etmek istiyorum. Bu kampanyayı siz yürüttünüz ve sahiplendiniz.” diyen Barack Obama, bu sözleriyle aslında seçimi nasıl kazandığını da özetlemiş oluyordu.
Barack Obama’nın seçimleri kazanmasıyla ilgili onlarca unsur sıralanabilinir. Ama bir tanesini -Obama’nın da işaret ettiği- atlamamak gerek: Saha çalışması. Demokratların, seçimi beklenenin aksine bu kadar rahat kazanmasının arkasında binlerce gönüllü ve kadrolu elemandan oluşan büyük ve etkili bir sivil toplum hareketi yatıyor.
Bunun en önemli örneği Ohio’da yaşandı. En az 750 kişilik Demokrat Parti kadrosuna, eyaletin her bölgesinde onlarca, yüzlerce gönüllü de eşlik etti. Eşgüdüm içinde çalışan bu ekipler, kapısı çalınmadık, telefonu çaldırılmadık ev bırakmadılar. Yaklaşık 3 milyona yakın kişiye telefon eden, bir milyona yakın evi gezen Demokrat Parti heyetleri, böylece eyaletin neredeyse tamamına ulaşmış oldu.
Benzer çalışmaların birçok eyalette, özellikle de en çekişmeli geçeceği bilinen dokuz eyalette de uygulandığı biliniyor. Bu da Obama’ya, bu dokuz eyaletten 8’ini kazanmasının yolunu açtı. Televizyon reklamlarına milyarlarca dolar harcanan bir ülkede, bu işten hiçbir ekonomik gelir elde etmeyeceğini bildiği halde bu kadar uzun süren yoğun bir gönüllü kampanyası, dengeleri büyük ölçüde değiştirdi.
Obama’nın kazanma konusunda hiçbir şüphe duymadığı Chicago’da dahi seçimlere katılımın arttırılması için yoğun sivil toplum etkinlikleri yapıldı. “Chicago Votes” isimli sivil toplum kuruluşunun yöneticisi T.J. Crawford, “Seçimler, demokrasinin vazgeçilmezi. Seçimlere katılım ne kadar yüksek olursa, insanlar seslerini o kadar çok duyurabilirler. Gönüllüler sayesinde Chicago’nun her kesiminde bu oranları artırmayı hedefliyoruz.” diyordu seçimden bir gün önce.
Obama’nın samimi ve insanların gereksinimlerine seslenen yaklaşımı, kendisine ait bir sivil toplum hareketinin doğmasına neden oldu. 6 Kasım günü ülkenin birçok bölgesinde seçmenlerin saatlerce oy kuyruğunda beklemesinin ve diğerlerini oy kullanması için harekete geçirmeye çalışmalarının arkasında da bu olabilir.
Demografik değişimin etkisi
Obama’nın en çok oy aldığı gruplar siyahlar ve Latin Amerika kökenliler oldu. Bu grupların bundan sonraki seçimlerde farklı partiye oy vermesini beklemek gerçekçi olmaz. Aynı şekilde Cumhuriyetçiler de “erkek beyazlardan” çokça oy aldı. Böylesine bir kutuplaşmadan, giderek nüfusları artan ve ülkenin birçok köşesine yayılan Latin Amerika kökenlilerin, seçimlerin kaderini değiştirebilecekleri bir döneme girilmiş oldu. Nevada’nın yanı sıra New Mexico ve Colorado’yu da alarak Latin Amerika kökenlilerin etkisini gösteren Obama, bundan sonraki mesajlar açısından da kuvvetli bir mesaj vermiş oldu.