BM'de devlet olarak tanınmak isteyen Filistin'in yoluna takoz koyan Obama kendisine sunulan rolü değiştiremedi.
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- 2009 yılında Kahire'de İslam dünyasına seslenen Obama, "ABD, Filistin'in devlet kurma isteklerine sırt çeviremez" diyordu. Bugün ise BM Genel Kurulu'nda "Barışa kısa yoldan ulaşılmaz" diyor. Aradan üç yıl geçti. Değişimin sembol ismi statüye teslim oldu. Ortadoğu'nun kanayan yarası için bir toplu iğne ucu kadar yol alınamadı.
Obama dün ne dedi? |
İsrail ve Filistinliler yan yana yaşamak zorunda ve onları ayıran farklılar üzerinde anlaşmak da onların işi bizim değil. İsrail’in güvenlik kaygıları karşılanmadan bir barış kurulması mümkün değil. |
ABD Başkanı Barrack Obama'nın geldiği nokta işte maalesef bu. İsrail'in yolunu açtı, Filistin'in yolunu her zamanki gibi tıkadı. Aslında şaşırtıcı değil. Filistin'e destek çıkması sürpriz olurdu zaten.
İsrail'e kayıtsız şartsız destek veren ve şahin Netenyahu hükümetine göz yuman Obama, umutları yıktı. Dünyanın süper gücü ABD'nin en tepesindeki isim bildik "İsrail'e kalkan olma" politakasını kırmaya cesaret edemedi. İsrail'i Filistin ile aynı masaya oturmayı "İsrail'in varlığına" tehdit olarak algıladı diğer başkanlar gibi. ABD'nin ilk Afrika kökenli başkanı Obama, "ezilenlerin sesi olur" beklentisini silip attı.
ABD BUNU HEP YAPIYOR
İsrail'i kendi eyaleti gibi gören ABD yönetimi bunu hep yapıyor. Barış görüşmelerini dinamitleyen konut krizinde bile tavrını bu ülkeden yana kullandı. 2011'in başında Batı Şeria'ya Yahudi yerleşim yeri inşa edilmesinin durdurulmasına yönelik tasarı ABD tarafından veto edilmişti.
NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ VERİLMİŞTİ
Daha trajik olan ise Obama 2009 yılında Nobel barış ödülünü kazandı. Komite "Uluslararası diplomasiyi ve halklar arasındaki işbirliğini güçlendirme konusundaki olağanüstü çabalarından" ötürü ödüle layık görmüştü.
2009 ne demişti? |
Nasıl ki İsrail'in varlığı reddedilemezse, Filistin'in varlığına da karşı çıkılamaz. İsrailliler bunu kabul etmelidirler. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail yerleşimlerinin yapımına devam edilmesinin meşru olduğu fikrini kabul edemez. Bu inşaatlar önceki anlaşmaların ihlalifir ve barış çabalarını zedelemektedir. Filistin halkının gündelik yaşantısını iyileştirmek barış yolunda önemli bir bölümü oluşturmalı ve İsrail, bunun başarılması için sağlam adımlar atmalıdı |
Ancak ne öncesinde ne de sonrasında Ortadoğu'nun bu kilit soruna ilişkin hiçbir çaba göstermedi, gösteremedi..
YİNE SARKOZY SAHNEDE
Avrupa Birliği ABD'den farklı bir politika izliyor izlenimi verse de neticeye tesir etmiyor. Toplama ve çıkarmadaki etkisiz sayı 0 gibiler. Libya politikasıyla ön plana çıkan Avrupa'nın yeni hamisi Fransız lider Sarkozy Filistin'in talebini "sulandıran" bir öneride bulundu. Sarkozy, bir yıllık bir barış takvimi ve Filistin'e gözlemci devlet statüsü verilmesi önerisinde bulunuyor.
ABD CEPHESİ AZ DA OLSA ÖNDE
Görünen o ki Filistin'in devlet kabul edilme hayali "bir başka bahara" kalacak. Çünkü teklifin gündeme alınsası için 15 üyeli konseyin üçte ikisinin "evet" oyu vermesi gerekiyor. Altı üyenin "hayır" oyu vermesi Filistin'in hayallerini yıkmaya yetecek. New York'tan esen hava ABD'nin bastırmasıyla "hayır"cı cephenin önde olduğu yönünde.
ÖNCE KONSEYİ SONRA DA GENEL KURULU AŞMALARI GEREKİYOR
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas cuma günü Genel Sekreter Ban Ki-mun'a Filistin'in BM'ye tam üyelik talebinde bulunan resmi mektubu sunacak. Filistin'in BM'ye devlet olarak tanınarak tam üye olabilmesi için Güvenlik Konseyi'nin kendisine yeşil ışık yakması, ardından da Genel Kurulun Filistin'in tam üyeliğini kabul eden bir karar alması gerekiyor.
Kısa vadede ABD ve İsrail kazanabilir ama uzun vadede Ortadoğu barışına giden yola Obama da mayın döşediğinin farkında mı?