BIST 9.916
DOLAR 35,04
EURO 36,40
ALTIN 2.939,03
HABER /  DÜNYA

O zanlı suçlamaları kabul etmedi

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen ve 52 vatandaşın ölümü sonrası askeri istihbarat bilgilerini sızdırmakla suçlanarak tutuklanan 26 ...

Abone ol

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen ve 52 vatandaşın ölümü sonrası askeri istihbarat bilgilerini sızdırmakla suçlanarak tutuklanan 26 yaşındaki er Utku Kalı, ilk kez hakim karşısına çıktı ve 8 avukatına rağmen kendi savunmasını yapıp hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Hatay Reyhanlı’da meydana gelen bombalı saldırıların ardından Redhack isimli hacker grubu, jandarma istihbarata ait olduğu iddia edilen belgeleri açıkladı. Belgelerin yayınlanmasından sonra soruşturma başlatan savcılık, Amasya Cezaevi’nde görev yapan 7 aylık asker Jandarma Er Utku Kalı’yı gözaltına aldı ve Kalı, 170 gün önce çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Devletin gizli bilgilerini sızdırmakla suçlanan Utku Kalı’nın yargılanmasına, özel yetkili bölge mahkemesi olan Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşma öncesi Samsun Adliyesi önünde Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasında bulunuldu. Eylemciler adına konuşma yapan Neslihan Cihan, Utku’nun tutuklanmasında ve Reyhanlı saldırısında hükümeti sorumlu tuttu. CHP Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ise yaptığı konuşmada, "Utku suçsuzdur. Utku’nun tedaviye ihtiyacı var. Belgeler sızdırılmış ise asıl yapanlar yargılanmalı. Utku’nun iyi bir hastanede tedavi olması gerekiyor" dedi.
Davanın ikinci duruşmasında tutuklu bulunan Utku Kalı duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı; CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, CHP Erzincan Milletvekili Muharrem Işık, CHP Samsun Milletvekili İhsan Kalkavan, Utku Kalı’nın babası Mahmut ve annesi Gönül Kalı da izledi. Utku Kalı’yı aralarında avukat kız kardeşi Ceren Kalı ve avukat amcası İbrahim Kalı’nın yanı sıra toplam 8 avukat savundu. Utlu Kalı, 8 avukata rağmen kendi savunmasını kendisi yaparak yaklaşık 1.5 saat ifade verip hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. Sağlık problemlerinden dolayı hakime oturarak ifade verilmesi için izin isteyen Utku Kalı, hakimin izin vermesi üzerine depresyon ilaçları kullandığı için bazı konuları unuttuğunu ve bunları yazıya döktüğünü söyleyip savunmasını daha önce hazırladığı 5 sayfalık dilekçeyi okuyarak yaptı.
Kendisinin askere gitmeden önce İstanbul’da bir GSM şirketinde elektronik haberleşme teknikeri olarak görev yaptığını hatırlatan Utku Kalı, "Askerliğimi Amasya Cezaevi Karakolu’nda sürdürüyordum. Santralde görevli asker arkadaş izne gidince onun yerine ben bakmaya başladım. Bana gelen bazı evrakları nerelere dağıtacağım konusunda bilgi verdiler. Gelen evrakları düzenli bir şekilde yerlerine ulaştırıyordum. Arkadaşlar izinden döndükten sonra da bu göreve devam ettim. Bir gün karakola sivil bir aracın geldiğini gördüm. İçinde inen sakallı sivil 2 kişi, Cem astsubay ile konuştular. Benden bir gün önce gelen mesajlardan istediler. Cem astsubay ile konuştukları için kendilerinden şüphelenmedim. Bahsettikleri mesajları onlara verdim. Daha sonra başka karakolları arayıp kendileri bu tür belgelerin verilip verilmediğini sordum. Onlar da verildiğini söylediler. Hatta onlara verdiğim mesaj evraklarını zimmet defterine de kayıt yaptım. Bir gün 2 albay ve diğer rütbeliler karakola geldiler. Kimse bize bir şey söylemedi. Alay komutanı, karakol komutanı hepsi geldi. Birileri beni sürekli takip etti. Sigara ve su içmeme razı olmadılar. Sürekli bana sorular sordular. Ne olduğunu anlayamadım. Sürekli ailemle ilgili sorular sordular. Bana mesajlar gösterildi. ’Bunların ne olduğunu biliyor musun?’ diye sordular. ’Bu işi para için mi yaptın?’ dediler. Ben yapmadım dediğimde bana saldırdılar. İl merkezine götürdüler. Neyle suçlandığımı söylemediler. Silahlı 2 asker geldi. Beni alıp Amasya’dan Sivas’a götürdüler. Burada askeri savcıya çıktım. Askeri mahkeme beni tutukladı. Cezaevinde işkence gördüm. İşkence demek ille de darp edilmek değil. Hüseyin Aygün ziyaretime geldi. Beni ziyaret dönüşü çırılçıplak soyup üzerimi aradılar. Ailem ziyaretime geldi yine beni çırılçıplak soyup aradılar. Psikolojim bozuldu. Psikiyatri doktoruna gittim. Sıkıntımı anlatamadım. Sürekli asker bekledi. Doktorun kulağına fısıldayarak derdimi anlatmaya çalıştım. Cezaevine girince burada bulunanlar Reyhanlı patlamasını benim gerçekleştirdiğimi zannediyorlardı. Can güvenliğim yoktu. Savcıdan tek kişilik koğuş talep ettim. Askere gitmeden önce sosyal aktivitelerde yer aldım. Ortaokul öğrencilerine derslerinde yardımcı oluyordum. Görme engellileri topluma kazandırmaya çalışıyordum. Huzurevini ziyaret ediyordum. Ben akıllı cep telefonunu avucumun içi gibi bilirim. 10 saniye içinde akıllı cep telefonunu sıfırlayabilirim. Böyle bir iş yapmış olsaydım cep telefonumda hiçbir veri bırakmazdım. Ayrıca sadece benim cep telefonum incelemeye alındı. Başka askerlerin cep telefonları da vardı onlara işlem yapılmadı. Onların cep telefonu yokmuş gibi işlem yapıldı. Şarj cihazları bulundu ancak cep telefonları ortada yok. Suçlamayı asla kabul etmiyorum. Santrale birçok kişi girip çıkmaktadır. Bir başkası belgeleri sızdırmış olabilir. Suçsuzum, suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
(İHA)