BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

O vidayı mutlaka bulun

Vatan gazetesi seferber oldu. Muhabirler ve ulaştırma ayağa kaldırıldı.

Abone ol

Bütün Türkiye seçim sonuçları üzerine tartışadursun Vatan Gazetesi hummalı bir arayış içine girdi. İstihbarat Servisini ve Ulaştırma servisini alarma geçiren neydi dersiniz.

Bilemediniz. Haber veya haber yapma kaygısı değildi. Vatan gazetesinin en önemli iki servisini alarma geçiren şey küçük vida idi.

Evet yanlış okumadınız küçük bir vida için İstihbarat ve Ulaştırma servisini alarma geçiren kişi Yazı işleri Müdürü Tayfun Hopalı'ydı.

Çünkü Tayfun Hopalının evindeki iskemlelerinden bir tanesinin bir vidası kırılmış ve üzerine oturan kişiyi kaba etinden rahatsız ediyormuş.  Bunun üzerine Tayfun Hopalı islemeden çıkardığı başka bir vidayı cebine koyarak gazeteye geldi.

Tayfun Hopalı sabah daha gazeteye gelir gelmez gazeteleri dahi okumadan istihbarat servisinde ne kadar muhabir varsa Mecidiyeköy ve çevre semtlere vidanın aynısından bulmaları için gönderdi.

Ulaştırma Servisi'nden 3 araç

Ancak aynı vidadan bulmak mümkün olmadı. Muhabirlerinin vidayı bulamamasına sinirlenen Tayfun Hopalı ulaştırma servisini arayarak, 3 tane araç istedi.

Tabi araç talep formuma araç talep konusu olarak 'haber takibi' yazıldı. 'Vida takibi' yazılacak değildi ya. Ulaştırma servisinin tahsis ettiği 3 araçla vida aramaya çıkan muhabirler uzun süre aradıktan sonra istenen vidayı Karaköy'de Perşembe Pazarı Caddesi 75 nolu İtimat Nalbur'da buldular.
Vidasının bulunduğunu öğrenen Tayfun Hopalı derin bir oh çektikten sonra gazetelerini keyifle okumaya başladı.

Savunması alınmıştı

Oysa daha birkaç ay önce rahatsızlandığı için kendisine tahsis araçla acil bir şekilde hastaneye giden Gazeteci Yüksel Göktürk'ün gazetenin imkanlarını özel işinde kullandığı gerekçesiyle savunması alınmıştı. Bu olayda internet sitelerinde geniş yer bulmuştu.

Traji komik olaylar

Konuyla ilgili görüşlerini almak için görüştüğümüz Yüksel Göktürk 'Vida alarmı'mı anlattığımızda gülümsedikten sonra 'Bu anlattığınız olay ne bir ilk nede son' diyerek, kendisinin bölge muhabirliği yaptığı dönemde çok daha trajı komik olaylar yaşadığını, koskoca gazetenin imkanlarının hatta gazeteci kimliğinin dahi ne gibi işleri halletmek için kullanıldığı anlattı.

Ben uyuyabiliyorum ya onlar?

Madem gazetenin imkanlarının özel işlerde kullanılması olağan bir şey siz neden gazetenin imkanlarını kullandığınız için savunma verdiniz. Aslında o olayda çok komik bölge muhabiri olduğum için gerek Tayfun Hopalı'nın gerekse diğer bir çok müdürün altını çizerek söylüyorum özel işlerini ben hallederdim. Mahkeme kararı ile işe iade edildikten sonra 14 yıllık gazetecilik hayatım boyunca bir kez bile savunmam vermeyen ben işe döndükten sonra 5 gün içinde 2 kere savunma vermek zorunda kaldım. Her şeyin bir bedeli var bende bedel ödüyorum diye düşündüm. Ben yastığa kafamı koyduğumda uyuyabiliyorum ya onlar? Diye manidar bir şekilde soruyor Yüksel Göktürk.