BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

O ölümler Türk'ün yüreğini sızlattı!

32 kişinin ölümüyle sonuçlanan Hayata Dönüş Operasyonu'nda dönemin Adalet Bakanı Türk'ten çarpıcı açıklamalar

Abone ol

19 Aralık 2000'de, 20 cezaevinde eş zamanlı olarak düzenlenen ve ikisi asker 32 kişinin ölümüyle sonuçlanan 'Hayata dönüş' operasyonu 39 erin yargılandığı dava ile yeniden gündemde.

Medya o dönem yapılan haberlerle ilgili günah çıkarırken dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk de konuştu. Operasyonun Jandarma tarafından yapıldığının altını çizen Türk ölümlerin yüreğini sızlattığını söyledi. Dönemin İçişleri Bakanı Saaddettin Tantan ise "20 yıllık bir ayıp temizlendi" diyerek operasyonu sonuna kadar savundu.

Akşam gazetesine konuşan Türk'ün açıklamaları şöyle:

DEVLETİN KARARIYDI: Cezaevlerinde devlet hakimiyeti yoktu. Özellikle DHKP-C'li tutuklu ve hükümlüler yapımı devam eden F-Tipi cezaevlerine karşı direniş başlatmıştı. Bu direniş ölüm orucuna dönüştü. Operasyonun yapıldığı tarihte ölüm orucunda 60'ıncı güne gelinmişti. Türk Tabipler Birliği, devamı halinde ölümlerin yaşanabileceğini açıklamıştı. Konu MGK'da görüşüldü, devlet operasyon kararı aldı. 'Hayatı dönüş', Adalet Bakanlığı'nın değil, devletin kararıdır.

KEMAL, PAMUK GÖRÜŞTÜ: Ölüm orucunu sonlandırmak için her yolu denedik. Elimden geleni yaptım. Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Oral Çalışlar, Zülfü Livaneli'nin de aralarında olduğu gazeteci, aydın, yazarlar cezaevlerinde görüşmeler yaptı, sonuç alınamadı. Operasyon son çareydi.

PKK'LILARIN BURNU BİLE KANAMADI: Operasyonun tek amacı hayat kurtarmaktı. Zaten adı bu nedenle verilmişti. Ama ne yazık ki, 'Hayata dönüş'te 32 kişi yaşamını yitirdi. Ortaya çıkan durum son derece dramatik. Ölümlerin çoğu DHKP-C'li tutuklu ve hükümlülerin kaldığı koğuşlarda yaşandı. Bu koğuşlardan jandarmaya ateş açılması, olayları bu noktaya getirdi. PKK'lılar direniş göstermediği için burunları bile kanamadı.

BAKANLIĞIN JANDARMASI YOK: O dönemde Adalet Bakanı olduğum için ölümlerin sorumlusu gibi gösteriliyorum. Bu büyük haksızlık. Çünkü Adalet Bakanlığı'nın ne jandarması, ne polisi var. Jandarma müdahalesi savcıların talimatıyla başladı. Müdahale sırasında güç kullanmayı gerektiren şartlar oluşmuş mudur, orantısız güç kullanılmış mıdır, kullanıldıysa sorumluları kimlerdir buna yargı karar verecek.

ÜZÜLMEMEK MÜMKÜN MÜ?: 'Hayatını kaybedenlerin sayısını sonradan öğrendim ve yüreğim sızladı. Yaşamını yitirenlere üzülmemek mümkün mü? Ölümleri duyunca çok üzüldüm. Ailelerine başsağlığı diledim. Hayat kurtarmak için yapılan bir operasyonun sonuçlarının böyle olmasını kimse istemezdi.'

TANTAN SONUNA KADAR SAVUNDU: Hükümet karar verdi savcıların gözetiminde uygulandı. İyi hazırlanmış, başarlı bir operasyon yapıldı. Devletin 20 yıllık ayıbı temizlendi. Devlet 20 sene sonra cezaevlerine hakim oldu. Gelen telefonlarla tutuklular kendilerini yakıyorlardı. Şimdi yapılan, siyasileri itibarsızlaştırma operasyonudur. Bireysel kararım değil hükümetin kararıydı. Devlet herkesin gözü önünde muhafazası altındaki insanları nasıl yakar.