BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,75
ALTIN 2.967,03
HABER /  GÜNCEL

O kurum darbecilerle hareket etseydi iç savaş çıkardı

TBMM 15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporda, darbecilere katılmayan Jandarma'nın rolüne dikkat çekildi.

Abone ol

TBMM 15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporda, Jandarma Genel Komutanlığı’nın birlikte hareket etmesi halinde darbecilerin başarıya ulaşacağı ve Türkiye’de iç savaş çıkacağı değerlendirmesi yapıldı.

15 Temmuz darbe girişiminin toplumsal hayata etkilerinin analiz edildiği raporda, bu olaydan en çok TSK’nın yara aldığı, şehir ekonomilerinin yüzde 20’sinin ve 1 milyon insanın etkilendiği dile getirildi.

Rapordaki tespitler özetle şöyle:

EN ÇOK TSK YARA ALDI: 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışmasının ülkemiz üzerinde pek çok etkisi gözlemlenmektedir. Bazı kamuoyu araştırmaları darbe kalkışmasının ilk toplumsal sonuçlarını bize vermektedir. Darbe kalkışmasının toplumsal algı açısından en kötü sonuçlarından biri TSK’nın böyle bir kalkışmaya alet edilmesidir.

Kalkışma sonrası yapılan saha araştırmalarındaki en bariz sonuç TSK’nın yara aldığı yönündedir. Halkımızın büyük çoğunluğu bu konuda hemfikirdir. 15 Temmuz’u takip eden günlerdeki tutuklamalar, açığa almalar ve işten çıkarmalarla, TSK’nın yara aldığına dair kanaat halk nezdinde kemikleşmiştir.

ŞEHİR EKONOMİSİ ETKİLENDİ: Darbe kalkışmasının toplumsal hayatı zorlaştırıcı sonuçlarından biri, özellikle Anadolu şehirlerindeki sanayici ve iş adamlarının tutuklanması, bazı şirketlere ve mallara el konulmasıyla çalışanların zamanla işsiz kalmalarıdır. Bazı şehirlerde FETÖ’yle irtibatlı ve iltisaklı oldukları kesinleşen iş adamları ve sanayicilerin ekonomik gücü o şehirdeki iş gücünün yüzde 20’ye yakınını ifade etmektedir. FETÖ’cü eğitim, sağlık, medya vb. şirketlerin, kurumların hızlıca kayyum atanması sonra kapatılmasıyla sosyo-ekonomik yapımız kan kaybetmiş, yanı sıra söz konusu kurumlarla ve şirketlerle doğrudan ve dolaylı ilişki içindeki vatandaşlarımız da etkilenmişlerdir. Buna rağmen söz konusu şirketlerle ve kurumlarla ilişkiyi bitirmede vatandaşların çoğunluğunun hızlı davrandığı görülmektedir. Vatandaşların bu hususta ekonomik kaybı önemsemedikleri, sosyal kayıp açısından ise endişe duydukları gözlemlenmektedir.

CASUSLUK FAALİYETİ: Örgüt, Türkiye’nin dış politika, güvenlik ve istihbarat alanlarındaki faaliyetlerini ifşa etmek, devlet sırlarını ortaya dökmek, bu yolla Türkiye’yi uluslararası kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmak maksadıyla yargı ve emniyet birimlerine yerleştirdiği örgüt militanları aracılığıyla casusluk faaliyetleri yürütmüştür.

ALGI OPERASYONU: Örgütün yürüttüğü psikolojik harekât, algı operasyonu ve manipülasyon vakalarının dökümünü vermek mümkün değil. Öne çıkan örnekleri arasında “Balyoz davası”, “Ergenekon davası”, “Hrant Dink’in Öldürülmesi” ve “Futbolda Şike Davası” da var.

SICAK ÇATIŞMALAR: Jandarma Genel Komutanlığı ve bağlı birliklerinde görev yapan yükümlü erbaş ve erler dışında 85 bin personel bulunmakta, kalkışmaya bu rakamın yüzde 1’inin ferdi olarak iştirak ettiği tespit edilmiştir. Darbeciler başarılı olsalardı, büyük şehirlerdeki darbe girişimi bastırılmış olmasıyla iş bitmeyecek, ülkenin diğer bölgelerinde kontrol geç sağlanacak, sıcak çatışmalar başlayacak ve aylar süren kaos ortamının oluşmasına neden olacaktı. Terör örgütleri fırsattan yararlanacak, ülkenin iç savaşa sürüklenmesine neden olunabilecekti. Darbe girişimine iştirak etmeyen jandarmanın bu açıdan bakıldığında rolü net anlaşılacaktır.

150 BİNE YAKIN: Çeşitli devlet kurumlarında görevli olduğu halde FETÖ ile iltisakı ve irtibatı olduğu tespit edilip tutuklanan, işten çıkarılan, kaçak durumda olan veya yurt dışına çıktığı bilinenlerin sayısı 150 bine yakındır. Bu kişilerin aile ve yakın akraba ilişkileri göz önüne alınırsa darbe kalkışmasının yaklaşık 1 milyon insanı ailevi açıdan dolaylı etkilediği düşünülmektedir. Birçoğu üniversite eğitimi almış bu insanların FETÖ’yle irtibat içinde olmaları toplum nezdinde bir suç olarak kabullenilmiş olsa da, bu durum ülkenin yetişmiş insanlarının kaybı olarak değerlendirilmekte ve FETÖ’ye nefreti artırmaktadır.

OHAL SARSMADI: 15 Temmuz kalkışması, kimilerince iddia edildiğinin aksine dini yapılara ve kavramlara yönelik bir nefret doğurmamıştır. Kamuoyu araştırmaları ile sosyal medya ağlarının taramasından edinilen sonuçlar Türk toplumunun büyük çoğunluğunun 15 Temmuz darbe girişiminde bulunanların din ile gerçek manada bir ilgilerinin olmadığına inanmaktadır. Darbe kalkışmasının ardından ilan edilen ve uygulanmaya başlanan olağanüstü hâl, toplumu çok etkilemiş görünmemektedir. Gerek kamuoyu araştırma sonuçları gerekse açık kaynaklarda yer alan yorumlar OHAL’in Türk toplumunun genelinde toplumsal hayatı sarsmadığı yönündedir.

GÜVENİ YENİLEDİ: Darbe kalkışması ile Türk toplumunun kendine olan güveni de yenilenmiş görünmektedir. Arap Baharı ile etrafı ateş çemberine dönen Türk toplumu, 15 Temmuz askeri kalkışmasına rağmen, toplumsal bütünlüğünü ve kardeşliğini bozmayarak, hem kendine güvenini tazelediğine, hem de hinterlandına ve dünyanın diğer coğrafyalarına birlik ve beraberlik mesajı verdiğine inanmaktadır. Farklılıklara rağmen bir arada yaşama iradesi ve kültürü 15 Temmuz’dan sonra ivme kazanmıştır.