Başbakan Ahmet DAvutoğlu'nun bugün okuduğu Ak Parti Seçim Beyannamesi'nde ismi geçen Arslanköy, 1947 yılında yaşadığı olayla tarihe geçmişti. İşte o köyün hikayesi
Abone olİNTERNETHABER. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Yeni Türkiye 2023 kitapçığında okuduğu Ak Parti Seçim Beyannamesi'nde Mersin Arslanköy'ün "Yiğit anadolu kadınları"ndan bahsedildi. İşte Ak Parti Seçim Beyannamesi'ne giren Mersin Arslanköy'ü ve bu köyün "kahraman" kadınlarının hikayesi...
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bugün okuduğu 100 maddelik Ak Parti Seçim Beyannamesi'nin 38'inci maddesinde Mersin Arslanköy'den bahsetti. Davutoğlu'nun okuduğu Ak Parti Seçim Beyannamesi'ndeki o madde şöyle:
"38 - Demokrasiyi 1947 yılında ‘açık oy-gizli tasnif’ esasına dayalı muhtarlık seçimlerinde kaçırılmak istenen sandığa “sandık namusumuzdur” diye kapanarak sadece sandığı değil, millet iradesini ve vatandaşlık onurunu da koruyan Mersin Arslanköylü yiğit Anadolu kadınlarının kutsal bir emaneti olarak görüyoruz."
ARSLANKÖY'ÜN HİKAYESİ
1946 seçimlerinden sonra İkinci Dünya Savaşı'nın "kazananlar kulübünde" yer alma şartı olarak çok partili hayata geçmek zorunda kalan CHP, 1947 yılında muhtarlık seçimleri yapmak zorunda kalmıştır. CHP ve Demokrat Parti'nin çekiştiği seçimlerde CHP'nin hile karıştırdığı, çoğu yerde eski adayların direk atandığı, köylülere oyları sebebiyle işkence yapıldığı ve jandarma yoluyla mevcut iktidarın iktidarını korumaya çalıştığı söylenmektedir.
KÖYLÜ KADINLAR SANDIK NÖBETİ TUTAR
Mersin'e 18 saat yürüme mesafesindeki Arslanköy'de de seçimler bir hayli hareketli geçer. Oylama tamamlandığında, sayımın ertesi gün yapılacağı söylenince, köylü kadınlar oy sandığının kilitli bulunduğu binanın önünde sabaha kadar jandarmalarla nöbet tutarlar. Oy sayımı yapılınca Demokrat Parti adayı Harun Yedigöz açık farkla öndedir.
Arslanköy'de de 9 yıldır muhtarlık yapan CHP'li Tahir Şahin ise, Demokrat Partili muhtar adayına yenileceğini anlayınca soluğu Valinin yanında alır. Vali'ye seçimlerde hile yapıldığını anlatır ve oylamanın yeniden yapılması kararını çıkarttırır.
KÖYLÜLERE ATEŞ EDERLER
Ertesi gün köye jandarmalarla dönen muhtar Tahir Şahin, oylamanın bittiği ve yeni muhtarın seçildiğini kabul etmez. Jandarma oylamanın yeniden yapılacağını söyleyerek sandığı istediğinde köyde kıyamet kopar. Köylü kadınların jandarma yüzbaşısına yalvarmaları sonuç vermez, asker dipçikleri yiyen kadınlardan biri çocuğunu düşürür. Olaylar büyüyünce Jandarma Yüzbaşı Sıtkı Dağgeçen "süngü tak ve ateş emri" verir. Kaçışan köylüler jandarmayı taşlamaya başlar.
DAVA ÜLKE GÜNDEMİNDE
Ertesi gün köye yüzlerce asker gelir ve olaylara karıştığı düşünülen herkes toplanır. Dava ülke gündemine biranda yerleşir. Olay Mersin'de yaşanmasına rağmen davaya Konya'da bakılır. 8 ay cezaevinde yattıktan sonra ilk mahkemeye çıkan kadınlar, yaşadıklarını anlatır:
"BİZ SAVAŞTA DÜŞMANLA BOĞUŞTUK NASIL DEVLETİMİZE İSYAN EDERİZ"
İlk sözlerden birini alan Ayşecik adlı kadın "9 çocuğum var, beşi bakıma muhtaç onları eve kitleyip geldim. Biz savaşta düşmanla gırtlak gırtlağa boğuştuk nasıl devletimize isyan ederiz" diye duruma isyan eder.
İsyanla yargılanan Fatma Keçeli bebeğiyle ayağa kalkar "Olaydan iki gün evvel kucağımda gördüğünüz bu yavruyu doğurmuştum. Lohusalık beni sarsmıştı. Değil odamdan, yatağımdan dahi çıkacak halde değildim. Bu durumda bir kadın nasıl olur da silahlı jandarmalarla boğuşur" der.
"REY DEMEK IRZ DEMEKTİR"
32 yaşındaki Zeynep Türkmen söz alır sonra: "Eski muhtar Tahir'in elinden yanmıştık bize etmediğini bırakmadı. O gün yüzbaşının eline ayağına kapandık. Dinlemediler hepimizi itelediler, üzerlerimize silahla yürüdüler. Biz köyümüzde silah seslerini Fransız işgalinde bile işitmemiştik."
Sonra sanık Elif Bozdoğan ayağa kalkar, bebeğini koltuğunun altına alır, bacaklarını iki yana açar ve hakime zor bir soru sorar "Hakim bey, rey demek ırz demektir. Soruyorum sana, cevap ver, ırzımızı mı teslim edek, oyumuzu mu teslim edek?" . Sonra parmağıyla boğazını gösterip, "idama kadar yolu var" deyip meydan okur.
Kadınlar ilk celsede tahliye edilirler.