BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

O kirli tezgahı Çevik Bir kurdu

Şimdi okuyacağınız iddialar karşısında çok şaşıracak hatta bazı konularda fikirleriniz bile değişecek. İşte insanı çıldırtan o iddia;

Abone ol

Tabip Kıdemli Albay Prof. Dr. Mustafa Kahramanyol'un 1997'de Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararlarıyla ordudan atılması konusunda ilginç iddialar ortaya atıldı.

Kahramanyol'un eski eşi Nurcan Akçay, kocasının irticacı diye ordudan atılması için aralarında dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in de olduğu üst rütbeli bazı subayların kendisine para ve iş teklif ettiğini, asılsız mektup yazdırdıklarını öne sürdü. Bu mektup sebebiyle Akçay'a Mehmetçik Vakfı'nda iş verilmiş. Ancak Albay Kahramanyol, açtığı boşanma davasında bu duruma dikkat çekince Akçay, Çevik Bir'in yazısıyla 1998'de işten çıkarılmış. Albay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurunca Genelkurmay'ın davayı kaybetmemesi için ikinci bir mektuba daha ihtiyaç duyulmuş.

Akçay, bu talebi de yerine getirmiş ve bunun karşılığında Mehmetçik Vakfı'nın İstanbul TEM Otoyolu üzerindeki akaryakıt tesislerinde çalışmaya başlamış. Fakat buradan da yolsuzluklara göz yummadığı için kovulmuş. Nurcan Akçay, Genelkurmay eski 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in Belçika'da NATO karargahında görev yaparken yaşanan bir olaydan dolayı Kahramanyol'a karşı kin beslediğini savunuyor. Akçay'a göre Bir, kendisini kullanarak irtica kılıfıyla eski kocasından intikam aldı. Albay Mustafa Kahramanyol, eski eşinin söylediklerini hayretler içerisinde okuduğunu belirtiyor.

SAVCILARI GÖREVE ÇAĞIRDI

Adaleti Savunanlar Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Ahmet Alper, Nurcan Akçay'ın açıklamalarıyla ilgili olarak savcıları göreve çağırıyor. Prof. Dr. Alper, Kahramanyol'un eski eşinin ifadelerinin 28 Şubat sürecinde yaşanan ahlaksızlıklara ve çete faaliyetlerine iyi bir örnek teşkil ettiğini söylüyor. 28 Şubat sürecinde buna benzer çete faaliyetlerinin yürütüldüğünü iddia eden Prof. Dr. Alper, "28 Şubat döneminde ne şekilde ahlaksızlıklar yapıldığını bu açıklamalar çok iyi şekilde göstermektedir. Silahlı Kuvvetler içerisinde bazı insanlar kendi fikirlerinde olmayan kişileri tasfiye etmek için her türlü yolu denemişlerdir. 'Sen böyle dersen, sen böyle yaparsan, biz sana iş buluruz, para buluruz' diyen bir grup var. Maalesef bunlar YAŞ kararlarının yargı denetimine açık olmaması sebebiyle olan işlemler. YAŞ kararları bu şekilde devam ettiği sürece Türkiye'de hukuk devletinden bahsedilemez. Bu açıklamalar karşısında savcıların hiç vakit kaybetmeden takibat başlatmasını istiyoruz." şeklinde konuşuyor.

Mustafa Kahramanyol ise eski eşinin söylediklerini küçük dilini yutarak okuduğunu belirtiyor. Aradan geçen sekiz yıl içinde çok zor günler yaşadığını anlatan Kahramanyol, YAŞ kararları ile Silahlı Kuvvetler'den uzaklaştırılan bin 500 kişinin hakkının geri verilmesini istiyor. Her biri üniversite bitirmiş yetişkin olan çocuklarının kendisine "Baba biz seni çok seviyoruz. Ama bu işin içinde hakikaten bir şey yok mu? İrticai olaylara karışmış olamaz mısın?" diye sorduklarını anlatan Kahramanyol, "Bir babanın böyle bir soru ile karşılaşması bile ağırdır." diyor. Kendisi gibi sıkıntı çeken YAŞ'zedelerin sıkıntılarının giderilmesi için TBMM'yi göreve çağırdığını ifade eden Kahramanyol, şöyle devam etti: "Gerekli Anayasa değişikliği yapılmalı. Bizlere yapılanlar utanç verici bir hukuk çiğneme olayıdır. Normal şartlarda her kuvvet komutanı disiplinsiz olarak mütalaa ettiği her subayı re'sen ordudan çıkarabilir. Ama bu takdirde bu subay Askerî Yüksek İdare Mahkemesi nezdinde dava açabiliyor. YAŞ tarafından çıkarıldığı takdirde hakkını arayamıyor. Bu, hukukun çiğnenmesidir. Kanun çiğnenmesi değil; çünkü bunlar ihtilal kanunları. 1983'ten bu yana Türk milletinin gözünün içine baka baka hukuku çiğniyorlar. Düne kadar silah arkadaşı olarak gördükleri bizleri torbaya koyup denize atarken hiç mi vicdan azabı çekmiyorlar? Bugün Silahlı Kuvvetler'den zorla ayrılmak durumunda bırakılan subay ve astsubaylar çok sefil duruma düşmüş durumda. Millete hizmet etmiş kişilerin millet tarafından ellerinden tutulması lazım. Bunu sağlayacak makam ve mevki TBMM'dir."

Kahramanyol, intihar eden GATA eski komutanı Tümgeneral Prof. Dr. Fahrettin Alparslan'ın ölümünden birkaç gün önce kurulan komployu itiraf ettiğini söyledi. Kahramanyol, "Alparslan, 1997 Kasım ayında intihar etmeden birkaç gün önce beni çağırdı. 'Mustafa, sana çok büyük haksızlıklar ettik. Vicdan azabı içerisindeyim' dedi. Bunların bir kısmını anlattı. Görüşmemizden birkaç gün sonra da intihar etti." dedi. Mustafa Kahramanyol, YAŞ kararıyla ihracının ardından özel hastanelerde çalışmasının bile engellendiğini söyledi.

BANA SÖYLENENLERİ YAZDIM

"GATA İstihbaratı beni defalarca Ankara'ya çağırdı. Eşi olduğum için güvenilir olacağımı ve belge olarak kabul edilebileceğini belirttiler. Ağustos şûrasının yaklaştığını, bu mektubun dosyasına konulacak en önemli delil olacağını söylediler. Mustafa Bey'in irticai faaliyetlerle ilgili olduğunu, vatan hainliği yaptığını yazmam istendi. Bilgim olmadığı halde, söyledikleri konuları mektuba ekledim. Mektubu yazmamı Çevik Bir'in adamı olduğu bilinen GATA İstihbaratı'nda görevli C. Binbaşı istedi."

EŞLERİN KAVGASI ETKİLİ OLDU

"Çevik Bir'in ikinci eşi ile Mustafa Bey'in benden önceki eşi Belçika'da araba kullanmayı öğrenirken, korna çalma yüzünden kavga etmiş. Çevik Bir bu olayla ilgili olarak Mustafa Bey'i yanına çağırmış. Mustafa Bey, randevulu hastaları olduğu için gelemeyeceğini söyleyince Çevik Bir, odasına gidip 'Savunmanı hazırla.' dedikten sonra tehdit falan etmiş. Yıllardır bu husumetin devam etmesi, bence eski eşimin ordudan atılmasında çok etkili oldu. Onlar dikecekleri elbisenin modelini çoktan tasarlamışlardı. Dikişte kullanılacak iplik rengini bana belirlettiler."

TOLON "İŞİNİ BİTİRECEĞİZ" DEDİ

"Şubat 1997'de boşanma davası açtığı için eşime çok öfkeliydim. Bu psikoloji içerisinde iken ailece görüşmekte olduğum generallerden Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Hurşit Tolon'a aile içindeki sıkıntılarımı anlatmak ve maddi sıkıntılarıma bir çere bulunması için Genelkurmay'a gittim. Hurşit Paşa, anlattıklarım kendisini etkilemiş olacak ki, bana 'Kahramanyol'u bu defa affetmeyeceğim. Durumuyla ilgili olarak Genelkurmay'da iki general arkadaşım ile görüşüp işini bitireceğim.' dedi ve beni GATA komutanına gönderdi."

Zaman