O kelime
"Kürdistan" yani! Yeni geldim "Kürdistan"dan... Biz istediğimiz
kadar, "Kuzey Irak" ya da resmi dille, "Irak'ın Kuzey'i" diyelim...
Erbil'de, pasaport işlemlerinizi yaptıktan sonra, "Kürdistan"
topraklaarına ayak basmış oluyorsunuz!
"Kürdistan" gerçeğini tabelalar yüzümüze çarpıyor biz kabul etmesek
de... 1984'ün Türkiye'sini hatırlatıyor Erbil... Ama
gelişiyor... İnşaat sektörü, TOKİ gibi! Koca koca binaların
inşaasında Türk müteahhitlerin imzası var. Yani içimize
sindiremediğimiz bu bölgeyi, yine kendi ellerimizle
büyütüyoruz...
Abant Platformu toplantısında, isimlendirme konusunda çok fazla
cömert davranmadık ama, az önce de belirttiğim gibi gerçeklerden
kaçamayacağımızı gördük.
O kelimeye alışacağız!
"Kürdistan"a yani... Emre Aköz'ün de ifade ettiği gibi, işbirliği
de yapacağız. Zaten yapıyoruz. İşbirliğimiz geliştikçe, başta medya
olmak üzere, hepimiz yanı başımızdaki "Kürdistan" gerçeğini
kabullenmek zorunda kalacağız.
Başka da çaremiz yok zaten!
Bakın, "Kürdistan"da 11 Türk okulu var... Anadilde eğitim, Türkçe
eğitim, Arapça eğitim... Bunların hepsi de bizim okullarda
yapılıyor. Çocuklar hiçbir şeyin farkında değil, onlar elele,
kolkola birbirlerini severek aynı sıraları paylaşıyorlar.
Kültürlerimiz farklı değil, folklorümüz aynı! Işık ilköğretim
okulunda "Halil İbrahim" türküsüne eşlik edenler, dini, dili,
mezhebi ayrı çocuklar... Ayrıları gayrıları yok...
Ama biz büyükler, çocuklarımızın yarınlarına ipotek koyuyoruz.
Onların dünyalarını kendi dünyamıza göre şekillendiriyoruz. Gelecek
nesil onların, biz onlara uyacağımıza, onları kendi köhne
fikirlerimize uydurmaya çalışıyoruz.
Özeti şu:
Yanıbaşımızda bir ülke var. Yılların mücadelesi sonucu oluşturulan
bir ülke. Kavramlardan kaçarsak, onların mücadelesine saygı
duymazsak, var olan düşmanlarımızın sayısını arttırmaktan başka
hiçbir şey yapmayacağız. İşbirliği tek çözüm... Birlik ve
beraberliğin, kardeşliğin temeli işbirliği yaparak atılabilir.
Aksi takdirde düşmanlık artarak devam eder!