BIST 9.368
DOLAR 34,48
EURO 36,25
ALTIN 2.961,05

O imkânlar bende olsa ben çalardım!

Çalacak imkân verilmediği için sürekli dürüstlükten, ahlaktan bahseden ahlaksızların, ahlaklı olduğunu düşünüyoruz ya!.. Oysa hepimizin içinde bir yerlerde imkânlar ölçüsünde bir ahlaksız var!

          Başımdan geçen olayları anlatmayı pek sevmem. Zaten öyle köşelere konu olacak kalibrede bir hayat yaşamıyorum.

            Gizem, kahramanlık ve fantastik sosa bulanmış abartılı hikâyelerin yer almadığı sıradan hayatımı da sinematografik bir kıvamda anlatmak bana yakışmaz!

            Levent Gültekin gibi hayata, herhangi bir okumaya veya emeğe dayalı değil de kişisel tecrübeler üzerinden bakıp entel mahalleye cahil kotasından yamanmaya çalışmak da meşrebime uymuyor!

            AK Parti’de büro elemanı olarak çalışan kokainman velet üzerinden toplumsal bir mutabakatla, bütün ahali ahlakçı kesilince aklıma yaşadığım bir hadise geldi…

            Zaman ne zaman, mekân hangi mekân, fark etmez. Bir seçim sonrası genç bir siyasetçi aday adayıyla sohbet etmek zorunda kalmıştım.

            Yerel seçimlerde AK Parti’den bir belediye için aday adayı olmuştu. AK Parti kendisini aday göstermemişti.

            O güne kadar bizler kendisini sıkı “Reisçi” olarak tanıyorduk. O da ne?

            “Bir dokun bin ah işit” deyimi genç siyasetçimizde ete kemiğe bürünmüş!

            Hayatımın en “ahlaklı” duruşuna şahit olmuştum! Şehrin tüm siyasilerine hırsız diyordu! O kadar etkilenmiştim ki, “Hırsızlık iddiaların için elinde belge var mı? Varsa ver, söz yayınlayacağım!..” dedim.

            Beni hiç duymamış gibi sonsuz bir “ahlak açlığıyla” anlatmaya devam etti! Dayanamadım, söylediklerimi tekrar ettim. Elinde bir belge veya somut bir bilgi olmadığını söyleyince “İnsanları bu şekilde zan altında bırakmak doğru mu?” diye tepki gösterdim.

            Ne cevap verdi biliyor musunuz?

            Sıkı durun!

            “O imkânlar bende olsa ben çalardım! Onlar niye çalmasın ki!”

            Bizim kokainman veledin hayat hikâyesine ne kadar da benziyor değil mi?

            Meğer bizi iki saat esir alıp ahlakçı nutuklarına maruz bırakmasının sebebi, birilerinin hırsızlık yapıyor olması değil de kendisinin çalamıyor olmasıymış!

            Ki bizler, sınanmadığımız günahlar üzerinden imanımızı, işleyemediğimiz suçlar üzerinde de dürüstlüğümüzü tartıya koyan bir milletin kurnaz evlatlarıyız!

            Şimdi bu gençler ne ara böyle oldular diye “pedagojik ağıtlar” yakıp fırsatçılığın sebepleri üzerine okunmayacak sosyolojik tespitler yapamayacağım ama aklıma durumu bire bir özetleyen bir Hristiyan atasözü geldi:

            “Çalan, çalana demiş ki, elleri çarmıha çivilenmeseydi İsa da çalardı!”

            Günlerde bir araya gelen tombul teyzelerin, patoz gibi pasta öğütüp ortamda olmayan birisinin dedikodusunu yaparken “Ay kız anam kişi karşısındakini kendisi gibi bilirmiş!” demesinin Hristiyan kültüründeki karşılığı!

            Levent Gültekin gibi kişisel tecrübelerimi anlatınca, onun gibi cehaletle itham edilmemek için sırf havalı olsun diye Hıristiyan atasözünü yazdım! Yoksa samimi, yerli ve milli duygum, arz ettiğim teyzeler gibidir!

            Nerde kalmıştık? Levent niye araya girdi!

            Hah, hatırladım!..

            Kokainman veletten ilhamla çok heyecanlı, gizemli, fantastik bir anımı birleştirmiştim! Devam edelim o zaman…

            Bir zamanların reyting rekortmeni “Bir İstanbul Masalı” dizisini hatırlıyorsunuzdur. Dizide unutulmaz bir sahne vardı.

            Ahu Türkpençe, Mehmet Aslantuğ’u fırçalıyordu:

            “Seni bizim evde, bizim yatağımızda başka bir kadınla beraber gördüm.”

            Kıyamet kopmuştur, diye düşünüyorsunuz değil mi?

            Mehmet Aslantuğ, bir dönem her genç kızın gönlünde “tam da evlenilecek” erkek havasına büründüğü o tek mimikle kariyer yaptığı zorlama duygusal bakışla cevap veriyor:

            “Ve seni aldattığımı düşündün öyle değil mi?..”

            Ne yalan söyleyeyim, ben yatakta yufka açtıklarını zannetmiştim!

            Kokaine pudra şekeri diyen hedonist veletle Mehmet Aslantuğ’un bu repliğini yazan arkadaşın pişkin bilinçaltı arasında ne fark var?

            Böylesi replikleri reyting rekortmeni yapan memleket eşrafının içinde bir pudra şekercisi potansiyeli yok mu?

            Neyse!

            Çalacak imkân verilmediği için sürekli dürüstlükten, ahlaktan bahseden ahlaksızların, ahlaklı olduğunu düşünüyoruz ya!..

            Oysa hepimizin içinde bir yerlerde imkânlar ölçüsünde bir ahlaksız var!