Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, 27 Nisan e-muhtırasının verildiği gece yaşanları kaleme aldı.
Abone olİnternet andıcı davasında İlker Başbuğ'un tutuklanması gözleri 28 Şubat ve 27 Nisan e-muhtırasına çevirdi. Sıranın Yaşar Büyükanıt'a geldiği yorumları medyada sıkça dillendiriliyor.
27 Nisan gecesinde yaşananları Yenişafak yazarı Abdülkadir Selvi köşesinde yazdı. Selvi yazısında cevabı aranan soruları ve o gece yorganı başına çekip "sabah ola hayrola" diyen 2 AK Partili bakanı yazdı.
O GECE YAŞANANLAR
(...)Hatırlarsanız Büyükanıt Genelkurmay Başkanı olduğunda, "Kodumu oturtan Genelkurmay Başkanı" özlemi dile getiriliyordu.
Çünkü onun bir evveliyatı vardı. 3 Kasım 2002 seçimlerinde AK Parti tek başına iktidar olunca, 28 Şubat refleksiyle hareket eden Genelkurmay'da, AK Parti'den nasıl kurtuluruz toplantıları yapılıyordu.
O toplantılarda en hararetli konuşan kişinin Büyükanıt olduğu söyleniyordu. Bu toplantı henüz ortaya çıkmadı. Orada alınacak karara göre bir konsept belirlenecek, aynen Refahyol'un yıkılması sürecinde olduğu gibi adım adım devreye konulacaktı.
Ayışığı ve Sarıkız o günlere denk geliyor.
Balyoz gibi bir gün bir bavulun içinde o belgelerde ortaya çıkarsa, ne olduğunu anlarız.
Ama ne zaman ki, muhtıra verildiğinde gitmesi beklenen hükümet direndi, "kodumu oturtacak" olan komutan, "Kodumu oturtulmuş oldu" bu kez, dillerine,"Dolmabahçe mutabakatını" doladılar.
Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'un arşivlerinden Büyükanıt Paşa'nın yengesinin iç çamaşırının ölçülerine, eşi'nin kuyumcusuna kadar varan mahrem bilgileri çıktı.
Silah arkadaşları ya...
Tüm bunların ortaya çıkarılması için, Yaşar Paşa'nın o günleri anlatması gerekiyor.
O günlerde Ankara'daki darbe beklentisini yansıtması açısından trajikomik bir olayı aktarmak istiyorum.
Adı muhtırayı yazanlar arasında geçen profesörü bir meslektaşı arıyor.
Gece saat 02.30.
"Ne yapıyorsun" diyor.
"Uyuyorum" cevabını veriyor.
O sırada Genelkurmay'ın resmi internet sitesindeki mehter marşını açıp, telefonun ahizesine tutan meslektaşı," böyle bir günde uyunur mu?" diye çıkışıyor. O profesör, " Yoksa diyor..." Evet, duymuyor musun, marşlar çalmaya başladı bile" diyen meslektaşına heyecanla, "Bir darbe bekliyordum ama bu kadar erken olacağını tahmin edememiştim" diye yanıt veriyor.
Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar o korkuyla Meclise gelemediler.
Hatta muhtıra verildiği gece AK Parti'li 2 bakan, yorganı başına çekip," Sabah ola hayrola" diye bekleyecekti.
O gece kendisine ulaşılamayan Büyükanıt, hükümetin karşı açıklama yapacağının açıklanması üzerine, telaşla aradığı Başbakan'a ne dedi acaba?
Başbakan'ın o gece ulaşamadığı kendi bakanı kimdi?
Dönemin Dışişleri Bakanı Gül'ün, "Ben 28 Şubat'ı yaşadım. Bu gece vereceğimiz kararla, ülkenin mukadderatında bundan sonra ya biz olacağız ya da onlar" sözü diğer bakanları nasıl etkiledi?
Bu ve buna benzer birçok sorunun cevabının bulunması için, Büyükanıt yargılanmalı."
Yazının tamamı için