BIST 9.880
DOLAR 35,07
EURO 36,65
ALTIN 2.956,43
HABER /  GÜNCEL

O Cuma Namazı haberine tepki!

Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi Yavuz Baydar'a gelen mail ve mektuplarda okurla bu hafta "O Cuma Namazı" başlıklı habere büyük tepki gösterdiler.

Abone ol

Sabah Yazarı bu hafta köşesinde bu yönde gelen şikayetlere yer verdi!
Başı açık kadınların erkeklerle aynı safta ibadet etmesini aktaran haber geniş çaplı tartışma yaratmakla kalmadı, sorgulamalara ve tereddütlere de yol açtı.

24 Ocak tarihli gazetede sürmanşetten verilen Fotoğraftaki Sürpriz İsim haberi okurlardan bazı tepkiler gördü.
Haber, bir camide cuma namazını aynı safta birlikte kılan kadın ve erkekleri anlatıyor; başı açık namaz kılanlardan birinin AK Parti kurucusu ve Başbakan Erdoğan'ın danışmanı Cüneyd Zapsu'nun eşi Beyza Zapsu olduğuna dikkat çekiyordu.
Eleştirilerden biri ve en yalın olanı Bülent Ağırgün'e aitti.
"Yazıda 'Subaşı Camisi'nde..' diye bir ibare var. Herhalde doğrusu 'Camii'nde' olmalıydı" diye yazmış Ağırgün.
Afşin Topal, haberin iç sayfalardaki spotunda Zapsu'dan "..Başbakan danışması " diye söz edilmesini "kötü bir dikkatsizlik" olarak nitelemiş.

Gündem kopukluğu

Coşkun Karakaş, "Haberi okudum ve sözü edilen camiin hangi şehirde hangi semtte olduğunu anlayamadım, sadece Bulgurlu adı geçiyor" diyor.

"Ben sadece bunun İstanbul'da geçmiş olduğunu farz ettim. Mekânı bilmek benim için önemli. Haberde bu eksiklik olmamalıydı bence..." Ve haberin özüyle ilgili olarak gelen eleştiriler...

Çok sayıda okur, "Bunca hakiki gündem maddesi varken bizi neden bununla meşgul ediyorsunuz" mealinde tepkiler ileterek haberin "değerini" sorguladı.
Örneğin, İlhan Kiraz, "Ortalık işsizlikle yıkılırken, benim akrabalarım kaç aydır iş bulamazken, siz bize bunları sanki çok önemliymiş gibi veriyorsunuz. Yakışmıyor" diye yakındı telefonda.
Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı da aslında haberin özüyle ilgili bazı tereddütler dile getirmişti.
Geçen perşembe günkü yazısının bir bölümünde şu görüşlere yer verdi Altaylı:

"...Beyza Hanım'ın inanç özgürlüğü vardı. İsterse başka dine bile geçebilirdi ve bu kimseyi ilgilendirmezdi. Bazı AK Partililerin eşlerini türbanlı oldukları veya dini vecibelerini yerine getirdikleri için suçlamak ne kadar "yersizse", Beyza Zapsu'nun inançlarını yaşayış biçimini dile getirmek de aynı oranda yersizdi.
İkincisi Cüneyd Zapsu ne özel, ne de siyasi yaşamında din figürünü çok ön plana çıkaran bir siyasetçi değildi. Yani kimseye karşı bir oyun kurmuyordu.
Ancak sonunda yine "gazetecilik" yönümüz ağır bastı ve fotoğrafı kullandık. İslam'ın modernleşmesi konusundaki tartışmanın bir parçası olmak dışında, doğru yapıp yapmadığımızdan hâlâ emin değilim." Ne olursa olsun, basına zaten yansımaya mahkûm bir haberdi bu. Ama tepkilerini de dikkate almak ve yorumlamak gerekiyordu.

Farklı noktalar ve yorumlar

Haberle ilgili eleştiri, görüş ve tereddütlere ilişkin yorumum şöyle:
* Sabah, yaygın ve meşru iki uygulamadan bi rini dikkate alarak, haberlerde "..camisi.." kullanımını benimsemiş durumda. (Üzerinde mutabık kalınan bir görüşe göre hem "..camii.." hem de "..camisi.." denebiliyor.) Ancak bu uygulama sadece haberleri kapsıyor, köşe yazılarında tercih serbest.
* Topal haklı. "Danışması" bir tashih hatası olarak göze batıyor.
* Karakaş'ın tepkisi de yerinde. Bulgurlu kolay bilinen bir yer değil. Bu isimde pek çok köy ve kasaba, semt var. Şehir ve semt belirtilmeliydi. (Neyse ki, haberin üstünde Aslı Aydıntaşbaş'ın aynı konudaki yazısında olayın İstanbul'da geçtiği yazmaktaydı..)

* 30'a yakın okurun "bu haber gündeme dayatmadır" tarzındaki eleştirileri bana nesnel değil, "cephesel" göründü. Çünkü hadise açıkça haber değeri taşıyor ve kamusal, derin bir tartışmayı (İslam'da kadının yeri, başörtüsü, dini reform vb.) ilgilendiriyor. En basitinden, "kural dışı" olan bir tavır, tabii ki haberdir. Nitekim, açtığı yeni tartışma da bunu gösteriyor. Fatih Altaylı'nın tereddüdünü de anlıyorum. Beyza Zapsu vurgusu fazla kaçmış olabilir, ama böylesi önemli bir "farklı icraat" konulu haberde etkin bir siyasinin ailesi de yer alıyorsa, onu da haberde yorumsuz vermekte bence bir sakınca yok. Okurun veya genelde kamunun bu namaza katılanların kimliğini bilmesi de bir noktada gerekebilir, çünkü bu tartışma her yöne genişleyecek türden. Nitekim izleyen günlerde bunu yaşadık, okuduk.

* Ancak, Altaylı'nın vurguladığı gibi, kişilerin özel hayat alanına giren ibadet ve inançları, din değiştirme gibi yasal kişisel tercihleri haber konusu olmamalıdır. (Manken Tuğçe Kazaz'ın evlenirken din değiştirmesine sürekli vurgu yapıp hatırlatan haberler ve benzerleri gibi...)