AK Parti kurucularından Cüneyt Zapsu, Erdoğan'ın partinin sıkıntıya girmemesi için herşeyden fedakarlık edebileceğini belirtirken Çankaya için de öngörülerini açıkladı.
Abone olAK Parti Kurucular Kurulu Üyesi ve Cüneyt Zapsu Danışmanlık AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Zapsu, ''Başbakan Erdoğan partinin en ufak sıkıntıya girmesi halinde kendi her türlü şeyinden feragat edebilir, partiyi sıkıntılı hale getirmez'' dedi.
Zapsu, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) tarafından düzenlenen, ''Türkiye'de siyaset ve ekonomi, dünyadaki değişim'' konulu istişare toplantısında, Türkiye'nin dünyadaki gücünün yeni farkına vardığını ifade etti.
Yıllardır gençlere batı hayranlığı öğretildiğini ifade eden Zapsu, ''Bu kendimizi aşağıda göstermek anlamına gelir. Böyle zamanımızı geçirdik. Ama şimdi son 9 yıldır ülkemiz çok ciddi gelişme gösterdi. Dünyaya ciddi şekilde kafa tutmaya başladık. Bakınız daha 4 gün önce Fransa pasaport polisine bu yakamdaki Türk Bayrağı rozetini utanmadan, sıkılmadan gözüne sokabiliyorsam bu genel bir dönüşümün neticesidir'' diye konuştu.
AK Parti'nin kurucuları arasında yer aldığını belirten Zapsu, ''AK Parti'ye muhafazakar, demokrat parti diye tanımlarlar. Ben öyle tanımlamıyorum. Bence AK Parti devrimci bir partidir. Çünkü 2600 kanun değiştirmiş'' ifadelerini kullandı.
Geçmişte kendisiyle ilgili olumsuz yayınlar yapıldığını hatırlatan Zapsu, şöyle konuştu:
''Şöyle dediler böyle dediler. İlk başta üzüldüm ama alışmaya başladım. Ama gerçek olan bir şey var yazılanların hiç biri doğru değil. Benimle ilgili atılan iftiraların sonrası açtığım davaların yüzde 80'ni kazandım. Yüzde 20'sini de üst mahkemede kaybettim. Ne oldu? Kazandıklarım da üst mahkemeye gidince kaybettim. Bakınız dedem İslam Tarihi diye bir kitap yayınlamıştı. Bu kitabı babam da yayınladı, kardeşlerimle birlikte ben de yayımladım. Bu kitabı bir çok yere gönderdik. Bir çok yerden teşekkür aldık. Ama bir yerden iade aldık. Hem de hiç kitaplar açılmadan. Yargıtay'dan iade aldık. Yargıtay üyesi bu kitabı okumayacak kadar ön yargılı.''
Türkiye'nin dünyada çok önemli bir yerde bulunduğunu ve bunun da ülkemiz için avantaj olduğuna dikkati çeken Zapsu, ''Ciddi bir büyüme yakaladık. Avrupa'ya bakınız yüzde 0.2 büyümeyle bayram ediyorlar. Ama bizim tedbirli olmamız gerekiyor. Sürdürebilir bir büyüme trendini yakalamamız gerekiyor. Önümüzdeki sene ciddi zorluk çekebiliriz. Ama şunu hatırlatmak gerekiyor. Son 8 yılda ülkemiz 94 milyar dolar üzerinde doğrudan yabancı yatırım çeken güçlü ve kurumsallaşmış ekonomisiyle yabancı yatırımda dünyanın en cazip 15. ülkesiyiz'' şeklinde konuştu.
Toplantıda katılımcıların sorularını yanıtlayan Zapsu, ''Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı olur mu?'' şeklindeki soruya, şu yanıtı verdi:
''Başbakanı biraz tanıdığını söyleyen insanlara sorarsanız eğer ilan günü Perşembe saat 12.00 ise 11.59'da dahi kimse bilemez buna hanımı da dahil. Kimseye hiçbir şey söylemez. Biliyorum diyen de doğru söylemiyordur. Başbakanımızın Cumhurbaşkanı olmasını isterim kendisini seven biri olarak isterim. Çünkü kendisinin ne kadar fazla yıprandığını kendisini yıprattığını ve ne kadar süratli çalıştığını uzun süre beraber çalışan biri olarak görüyorum. Ben 4 gün beraber olduğum zaman 3 günde ancak dinlenebiliyordum. Ben yapamıyordum. O yüzden isterim. Cumhurbaşkanı olur mu? Herkes olur diyor ama son anda vazgeçebilir olmayabilir. Olmak istemeyebilir. İstese olur mu evet bence olur. İşte 2014 yerel seçimleri iyi geçmese falan diyenler var yok öyle bir şey istese olur. Ancak şöyle bir şey var. Gene benim tahminim partiyi öyle ben kaçayım ne olursa olsun bırakacak bir kişi değil. Partinin en ufak sıkıntıya girmesi halinde kendi her türlü şeyinden feragat edebilir. Partiyi sıkıntılı hale getirmez. Partinin kimin genel başkanı veya kimin başbakanlık adayında yeni seçime gidileceği oturmadan hiç bir yere gitmez.''
Başkanlık sistemi ile ilgili soru üzerine Zapsu şunları kaydetti:
''Başkanlık sistemİ keşke olsa. Bugün Türkiye'deki siyasi sistemin mutlaka değişmesi lazım. Türkiye'de zaten gizli bir başkanlık sistemi vardır, Türkiye'nin başkanı vardır ancak bu başkana bir mesuliyet verip kontrol altına alıp bunu bir kurumsallaştırmamız lazım. Aksi takdirde rahmetli Özal'da gördüğümüz şeyler her zaman olabilir. Yani zaten Türkiye'nin başbakanı başkanlık ifa eder. Eski başbakanlar da etmiştir yenileri etmektedir. O yüzden iyi başbakan iyi başkanla iyi yürüyoruz, kötü başbakan kötü başkanla batıyoruz. 1990'lı yıllara bir bakın.''