BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

O bir partinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olacak”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bütün yaşamım boyunca hep yolsuzluklarla mücadele ettim, haksızlıklarla mü...

Abone ol

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bütün yaşamım boyunca hep yolsuzluklarla mücadele ettim, haksızlıklarla mücadele ettim. Bir baktım, çocuklarım büyümüş. Şimdi siyasete girdik. Emin olun, bir sabah kahvaltısını dahi rahat yapamıyoruz. Huzura ihtiyacımız var” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Eskişehir’de düzenlenen “Belediyeler Buluşuyor CHP İktidara Koşuyor” etkinliğine katıldı. Burada konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, siyasal iktidarın toplanan vergilerin hesabını veremediğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, “Bir iktidar düşünün Adalet ve Kalkınma Partisi. Ne adaleti var, ne kalkınması var. Toplanan vergilerin hesabını parlamentoda vermeyen bir siyasal iktidar var. O siyasal iktidara hesap nasıl verilirmiş dersini bizi yerel yöneticilerimiz belediyelerimiz gösterecek. Siz her kuruşun hesabını vereceksiniz. Şu söyleyeceksiniz, “iktidarı yapamadığını, biz yapıyoruz” diyeceksiniz. “Aile sigortasını yapamıyorlar, biz yapıyoruz” diyeceksiniz. “Halkın arasına giremiyorlar, biz giriyoruz” diyeceksiniz. “Vatandaşın derdinizi biz biliyoruz, biz çözeceğiz” diyeceksiniz. Siz bizim yük akımızsınız. Siz bizim öndeki askerlerimiz, neferlerimizsiniz, çalışanlarımızsınız. Siz halkın önderlerisiniz, kanaat önderlerisiniz. Siz hizmet verdiğiniz sürece ülkenin birliğine ve bütünlüğüne en büyük katkıyı yapmış olacaksınız. Çünkü siz, hiç kimseyi ne inancından ötürü, ne kimliğinden ötürü ne siyasal düşüncesinden ötürü ötekileştirmeyeceksiniz. Yandaş politikası izlemek bizim kitabımızda yoktur. Biz halka hizmet ederiz. Asıl felsefemiz budur. Bunun üzerinde duracağız ve bunun için mücadele edeceğiz. Bileceğiz ki bir yerde bir çocuk ağlıyorsa, belediye başkanın kulağı o çocuğun ağlamasındadır, “neden acaba?” diye. Bir ailede sorun varsa, o akşam tencere kaynamıyorsa, bileceğiz ki belediye başkanımız oradadır. Bunun için muhtarlarla büyük iş birliği yapacağız. Mahallenin muhtarı bir anlamda belediyenin en yakından iş birliği yaptığı kişidir” dedi.

“SABAH KAHVALTISINI DAHİ RAHAT YAPAMIYORUZ”
Siyasete girdikten sonra bir sabah kahvaltısını dahi rahat yapamadığını aktaran CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Az önce babalar günü dolayısıyla bir film izledim. Duygulandım. Çocuklarımı nasıl büyüttüğümü bilmiyorum. Bürokraside çalıştım 27,5 yıl. Gece saat 1-2’de eve giderdim. Hep bu ülkenin sorunlarına kendimi kilitledim. “Nasıl mücadele ederiz? Bu ülkeyi nasıl aydınlığa çıkartırız?” dedik. Hiçbir ayrım yapmadık. Bütün yaşamım boyunca hep yolsuzluklarla mücadele ettim, haksızlıklarla mücadele ettim. Bir baktım, çocuklarım büyümüş. Şimdi siyasete girdik. Emin olun, bir sabah kahvaltısını dahi rahat yapamıyoruz. Huzura ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

“KAVGAYLA BİR ÜLKE YÖNETİLMEZ”
“Kavgayla bir ülke yönetilmez” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Öfkeli bir adam var. Çıkıp konuşuyor. Nasıl? Terbiye sınırlarını zorluyor. Nasıl yapabiliyor, bunu? Kendi ailesini, kendi çocuklarını yolsuzluklarına ortak ediyor. Nasıl bir insanlık bu? Emin olun anlamakta zorluk çekiyorum. İsyan etmemek için kendimi zor tutuyorum. Nasıl bir insan? Yüreği var mı, bu insanın? İnancı var mı, bu insanın acaba? Dini, imanı var mı, bu insanın acaba? Merak ediyorum. Bir insanın elinden ekmeğini alıp yemek var mı, acaba? Bir yoksulun elinden ekmeğini alıp yemek var mı, acaba? Nasıl bir insandır? Nasıl bir toplumda yaşıyoruz? İsyan etmemek mümkün değil. Hepimize görev düşüyor. Doğu, Batı, Kuzey, Güney ayrımı asla yapmayacağız. Bir ülkeyi Ortadoğu bataklığına sürüklüyorsunuz ve çıkıyorsunuz kahramanlık edebiyatı yapıyorsunuz. Sanki, Musul’daki Türk Bayrağını biz indirmişiz gibi. Ülkeyi yönettiğinin farkında bile değil. Kavgayla bir ülke yönetilmez. Sevgiyle, hoşgörüyle, akılla, mantıkla yürütülür, bir ülke. Ortak akılla yönetilir, bir ülke. Bürokraside görev yaptığım yıllarda, pek çok Başbakan ile tartıştım. Gecenin sabaha karşı 2’sinde rahmetli Turgut Özal ile dişe diş mücadele ettiğimizi biliyorum. İtiraz ederdim “Bu yanlıştır” diye. Rahmetli, “siz itiraz ediyorsunuz, emin olun hoşuma gidiyor” derdi. Çünkü, biz ülkenin çıkarlarını hep savunduk.”
(İHA)