BIST 9.049
DOLAR 34,28
EURO 37,50
ALTIN 2.915,41
HABER /  MAGAZİN

Nurgül Yeşilçay'dan sevgili itirafları

Zengin ve kasıntı erkeklerden hazzetmiyor. Koca değil sevgili arıyor. Bir de erkeklerle ilgili kesin tespitini aktarıyor ki...

Abone ol

Yakında polis dedektifi rolüyle ekrana gelecek olan Nurgül Yeşilçay, oğlu, eski eşi ve sevgilisi hakkında dobra dobra konuştu.

Hürriyet si yazarı Ayşe Arman'a röportaj veren Yeşilçay, "en nefret ettiği erkek tipini" de anlattı.

Kendisine asılan erkeklerden nasıl kurtulduğunu da itiraf eden ünlü sanatçı, bakın neler anlattı;

ÇEKİMLERDE ÖPÜŞÜNCE...

Çekimlerde öpüşürken, sevişirken, sadece, eylemin oynadığın o karaktere uygun olup olmadığını düşünüyorsun. Bu bir iş, yapacaksın tabii. Aksi, bana kıro geliyor. “Rol arkadaşıyla aşk yaşadı, dizideki aşk, gerçek oldu” filan da salakça. Olan belki vardır da genelde tamamen iş olarak bakıyorsun.

Zaten sevişmeye değil, role konsantre oluyorsun. Gerçekten sevgilimle sevişsem, birini oraya sokar mıyım? O an sadece ‘mış gibi’ yapıyorsun ve bitiyor.

DUVARI DA ÖPERSİN!

Peki karşındaki adamla öpüşmeyi istemiyorsan n’apıyorsun?
Nurgül yeşilçay ve ayşe arman
- Adamla ne alakası var ki! Duvarı da öpebilirsin. Aynı şey! Zaten kameranın kenarına konuşursun, adama konuşmazsın. Ekrandan öyle sanılır. Dolayısıyla her şey ‘mış gibi.’
Onlara gerekli yanıtı veririm. Baktım ki çirkin asılıyor. Hemen, “Hiç bu mevzuya girmeyelim, sen kendini yorma!” diyorum. Afallıyor tabii. Ama bazıları çok tatlı geliyor. Onlar da hayatımda olsun, benimle flört etsinler istiyorum.

ZENGİN KASINTI ERKEKLERDEN HAZZETMİYOR

- Pahalı arabaları olan birtakım adamlar var. Allah kahretsin ki zenginler! Birileri onlar için trafiği durdurur, kasım kasım kasılırlar, arabanın kapısı açılır, bir türlü inemezler, valeye anahtarı veremezler, espri yapamazlar, her şeyi ama her şeyi çok ciddiye alırlar. En çok da kendilerini. Onlardan hazzetmiyorum.

BOYNUNA KAZAK BAĞLAYAN ERKEKTEN UZAK DUR

Kesin bilgi: Bir erkek, boynuna kazak bağlıyorsa, çalar saatin alarmı çalar çalmaz kalkıyorsa kaç! Bir de erkek dediğin çok konuşmayacak! Kadın, ‘dır dır’ eder, adam da “He he” der. Ortalıkta çok konuşan, sürekli kendilerini anlatan adamlar türedi. Bayılasım geliyor onları görünce.

PİNTİ ERKEKLER

- Ayy hiç dayanamam! Güzel hoşluklar yapacak. Ama senin sürprizinin de içine etmeyecek. Mesela bir program yapmışsındır, bilmem kaç gündür uğraştığın bir şeydir, adamın da sana sürpriz yapacağı tutar, bir çuval inciri berbat eder. Devamlı evde pijamasıyla oturan adamı da sevmem. Hep aynı parça 40 defa da dinlenmez.

SEVGİLİ Mİ KOCA MI?

- Sevgili. Koca galiba becerebildiğim bir durum değil. Ama çocuk istiyorsan evlenmek mantıklı. Çünkü ailenin kenetlenmesi diye bir şey var gerçekten. Çocuğun daha geniş bir ailede büyümesi iyi bir şey.

AŞK İŞİ BİTTİ

AŞK bu yaşta olmaması gereken bir şey! Gençken yapacaksın bitireceksin o işleri. Bu saatten sonra hiç gereği yok.

SEVGİLİSİYLE OLAN DURUMU

Ben kötü bir şey yapmadım ki. Aldatmak kötüdür. Ben kimseyi aldatmadım. Ben bekârım, karşımdaki de bekâr, birlikte bir ilişki yaşıyoruz, kimseye bir zararımız yok. Eeee? Bizler, hep “Elâlem ne der” diye büyütülüyoruz. Hakikaten bu elâlem zıkkımıyla geçiyor ömrümüz. Geçen gün, “Tanrı istemezse yaprak düşmezmiş!” şarkısını dinliyordum, “Eşime dostuma beni güldürdün!” diyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle şey olamaz. Bana ne ya, gülerlerse gülsünler!

ANNE TERLİĞİ YEMEK İSTİYORUM

Her şeyi benim halletmem gerekiyor. Bazen istiyorum ki, annem babam olsa da “Yapma! Seni evlatlıktan reddederim!” dese. Ben de bir kendime gelsem. Ya da anne terliği yesem. Ama hayatta değiller...

Anneni kaybettiğinde kaç yaşındaydın?

- 20. O da 53 yaşındaydı. Kalp krizinden gitti. Sonra da babam vefat etti...

BABA YOKLUĞU DAHA ÇOK KOYUYOR

Baba da çok koyuyor ama esas olan anne. Anne, bence evin direği, her şeyi çözen, her şeye yetişen. Üniversitedeyken anneni ararsın, “Anne param yok!” dersin. Onun mutlaka bir yerde gizlediği bir para vardır ya da bir yerlerden bulup buluşturur, gönderir. Baba daha nettir, “Tamam yollarım” der ya da “Yok kızım.” Anne kadar halden anlamaz. Anne kafası, baba kafası farklı işte. Annenle hiç anlamadığı şeyleri konuşabilirsin: “Anne, bugün oyunculuk sınavına girdim, şöyle geçti, böyle geçti.” Kadın ne anlar oyunculuk sınavından ama dinler. Babanla şöyle olur: “Baba bugün sınava girdim!” “İyi. Geçecek misin bari?” “Evet baba!”

ÜNLÜ OLUNCA KAFAYI YİYECEKTİM

Asmalı Konak yıllarında sete 50 otobüs insan geliyordu. “Nurgül! Özcan!” diye çığlık çığlığa bağırıyorlardı. Sonunda, “Ben kafayı yiyeceğim galiba” dedim. Terapiste gittim. “E ne var ki bunda, meşhurluk böyle bir şey” dedi, beni anlamadı. Allah’tan çıkış noktamız iyiydi. Türkân Şoray- Şener Şen gibi bir ekiple çalıştığın zaman, şımarmaya haddinin olmadığını da anlıyorsun.

KONSERE BORNOZLA GİTTİ MOSMOR OLDU

Tamamen gençlik işte! O yüzden gençleri öldürmesinler ya! 21 yaşındaydım, o aralar da Fazıl Say herkese çemkiriyordu. Gerçi hâlâ öyle ama... Biz de o dönem sevgilimle, “Konserine bornozla gitsek, bize de çemkirir mi acaba?” dedik. Bunu nasıl istiyoruz anlatamam. Tek derdimiz, Fazıl Say bizi görsün ve bağırsın. Giydik bornozları gittik. Ay herkes, o kadar normal karşıladı ki mosmor olduk! Kimse şaşırmadı. Sanki herkes konsere bornozla gelirmiş gibi. Amacımız, çıkıntılık yapmaktı, beceremedik. Ama bu hikâye, bir efsane olarak kaldı.

ESKİ KOCAM HAKKINDA KONUŞTURMAM

Ne kendim olumsuz konuşurum ne de Cem hakkında olumsuz konuşulmasını isterim. Kendini rezil etmedikçe, ben hiçbir şey demem. Tabii ki, “Çocuk nasıl, n’aptı?” diye konuşuyoruz ama pek ilişkimiz yok. Ama Cem, Nejat’ın kahramanı. Nejat, tüm masal kahramanlarının yerine, kendisini ve babasını koyuyor. Benim kahramanım olmasa da ona saygı duyuyorum.