Vatan gazetesi yazarı Murat Çelik, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un Almanya'da yaşadıklarını bugünkü köşesine taşıdı.
Abone olBaşbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Almanya ve Hollanda'yı kapsaman Avrupa turunda Türk sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldi.
Ancak Almanya'da karşılatığı bir çocuğun yaşadıkları Numan Kurtulmuş'u derinden etkiledi. Kurtulmuş'un Mannheim'de yaşadığı olayın detaylarını Vatan gazetesi yazarı Murat Çelik bugünkü köşesine taşıdı.
"Kurtulmuş, Mannheim'da tanıştığı bir çocuğun durumundan çok etkilenmişti. Anlatırken bile adeta sesi titredi" diyen Çelik, Numan Kurtulmuş'un sözlerini köşesine şöyle aktardı:
"...Mannheim'daki toplantıda 9 -10 yaşlarında bir çocuğu getirdiler. Babası 11 yıl hapis cezası almış. Halası getirdi. Ağır psikolojik sorunlarla karşı karşıya...
Almanya Gençlik Dairesi'nin bir yurdunda kalıyormuş. Oradaki görevli, cezalandırmak için kafasını klozete sokmuş, zorla domuz eti yediriyorlarmış. Sarıldım, konuştum... O yaştaki bir çocuğun vereceğinden çok daha zayıf, donuk tepkiler verdi. Öylesine üzüldüm ki o evladımızın hâline.
Yüzü, bakışları gözümün önünden gitmiyor."
ANKARA NE YAPIYOR?
Çelik benzer durumdaki çocuklar için Türkiye'nin attığı adımları da yazısının devamında şöyle aktardı:
"Bu ve benzeri durumdaki çocuklar ile gençler hakkında, Ankara neler yapabilir?
Önce, Türkiye'nin Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin'in bu soruya yanıtı:
- Bu konu bizim takibimizde.
Meselenin iki tarafı var. Birincisi, evet, Gençlik Dairelerinin reformasyonu şart. Bu tür sorunlarla sadece yabancılar değil, Almanlar da karşılaşıyor. İşin ikinci kısmi; bizim önemli görevimiz, iş bu aşamaya gelmeden çocuklarımızı kurtarmak. Bizim ailelerimiz, maalesef bu noktada biraz zayıf kalıyorlar. Çekiniyor, korkuyor, başvurmuyorlar.
Ve Başbakan Yardımcısı'nın aynı konudaki açıklamaları:
- Biz elbette Alman makamları nezdinde girişimde bulunuruz. Ancak diplomatik girişimlerden önce bizim sivil toplum örgütlerimizin bu işi köpürtmesi, gündemde tutması lâzım. Çünkü biz gündeme getirdiğimizde, 'içişlerine karışma' meselesi çıkıyor ortaya. Konunun zemini oluştuğunda elbette konuşulabilir, bu konuda inisiyatif alınabilir.
- Örneğin Norveç'te de benzer bir sorun yaşandı. İki çocuğumuzu serbest bıraktırdık. Bu konuda çalışıyoruz. En önemli noktalardan biri ailelerin bu konularda hassas davranması ve yardımcı olması. Bu gibi durumlardaki çocuklarımızın Türk korucu ailelere verilmeleri gerekiyor.
- Adalet Bakanlığı ile birlikte yürüttüğümüz bir çalışma var. Bakın Avrupa'da ölüm cezası yok. Ama bu Gençlik Daireleri'nde sanki bir ölüm cezası uygulanıyor. Ailenin 5 yıl, 10 yıl çocukla ilişkisi kesiliyor. Maksat, Türklüğü ile müslümanhğı ile bağlarını koparmak. Bu konuyu AIHM'e de taşıyabiliriz.