Fizik Mühendisi ve Çevre Uzmanı Rus Victor Marchuk, nükleer güç santrallerinin doğa ve çevreyle ilişkisinin 60 yıldır araştırıldığını belirt...
Abone olFizik Mühendisi ve Çevre Uzmanı Rus Victor Marchuk, nükleer güç santrallerinin doğa ve çevreyle ilişkisinin 60 yıldır araştırıldığını belirterek, "Yapılan araştırmalar sonucunda nükleer güç santralinin hiçbir şekilde ekosisteme ve çevre dengesine olumsuz etki bıraktığı görülmemiştir. Ayrıca normal işletme sırasında nükleer güç santrali su, toprak ve havayı hiçbir şekilde kirletmez" dedi.
Mersin’de düzenlenen ‘Uluslararası Doğu Akdeniz’de Enerji Güvenliği Kongresi’ne katılmak için kentte bulunan Fizik Mühendisi ve Çevre Uzmanı Victor Marchuk, İHA muhabirinin nükleer güç santralleriyle ilgili sorularını yanıtladı. İlk olarak nükleer güç santrallerinin doğaya olumsuz etkisinin olup olmadığını açıklayan Marchuk, "Bununla ilgili uzun süredir çok kapsamlı programlar yapılmaktadır. Yaklaşık 60 yıldır bununla ilgili çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda nükleer güç santralinin hiçbir şekilde ekosisteme ve çevre dengesine olumsuz etki bıraktığı görülmemiştir" diye konuştu.
"AKKUYU NÜKLEER GÜÇ SANTRALİNDE KAZA OLSA BİLE KESİNLİKLE RADYASYON DIŞARI ÇIKMAYACAKTIR"
’Nükleer güç santralleri toprak, hava ve suya radyasyon sızdırır mı’ sorusuna da Marchuk, "Bu durumlar evet oldu. Bu durumlar sadece kazadan sonra ortaya çıktı. Normal işletme sırasında nükleer güç santrali su, toprak ve havayı hiçbir şekilde kirletmez. Türkiye’de Akkuyu Nükleer Güç Santrali için benimsenen model o kadar çok modernleşmiş ve gelişmiş ki normal işletmenin yanı sıra eğer bir kaza bile ortaya çıkarsa bu kaza durumunda hiçbir şekilde ne su ne hava ne de toprak kirlenecektir. Kesinlikle radyasyon dışarı çıkmayacaktır" diye yanıt verdi.
Radyasyonun sadece nükleer güç santrallerinde bulunmadığını da belirten Marchuk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Radyasyonun olması ile ilgili bir bilgi edinmeden önce radyasyon hep vardı zaten. Radyasyon aslında Latince bir kelime ve anlamı da ışıklanma demek. Mesele güneş radyasyonu diye genel bir tabir, bir kavram da var. Türkiye’de güneş radyasyonuna geniş bir şekilde sık bir şekilde rastlanmaktadır. Güneş radyasyonlarında da büyük ölçüde röntgen ışıklarında rastlanmaktadır. Röntgen ışıkları aynı zamanda tıp dünyasında da kullanılmaktadır. Yer yüzünde ne kadar yükselmeye başlarsanız, radyasyon miktarı, oranı yükselmeye, artmaya başlar. Aynı zamanda da yerden çıkan, yerden kaynaklanan doğal radyasyon değerleri de mevcut. Örneğin radyasyona sebep olan en önemli gaz kaynağı ratondur. Raton hayatımızın her parçasında, her noktasında mevcut. Nükleer güç santralinin sebep olduğu ışınlama doğal radyasyon fonu ve değerlerinden kat kat daha aşağıdadır."
"NORMAL İŞLETİLEN BİR NÜKLEER GÜÇ SANTRALİNİN KANSER YAPTIĞI VAKASINA RASTLANILMAMIŞTIR"
Nükleer santrallerin kanser yapıp, yapmadığı yönündeki soruya da Marchuk, şöyle cevap verdi: "Bununla ilgili de hemen hemen 60 yıllık bir araştırma, çalışma var. 60 yıllık süre zarfında normal işletme sırasında nükleer güç santralinin sebep olduğu herhangi bir kanser vakasına rast gelinmemiştir. Buna karşı olarak insanın kendi gelişim süresi evrimi boyunca kendisinin sebep olduğu kimyasal oluşumlar, kimyasal icatlar kanser vakasına daha fazla sebep olmaktadır. Aynı zamanda da dünya çapında, yıllık olarak 25 milyon miktarında ve civarında kimyasal madde üretilmektedir. Her senede bunun üzerine de 1,5 milyon ilave olarak kimyasal madde, kimyasal ürün eklenmektedir. Yine bu kimyasal ürünlerde kanser vakalarına birebir sebep olmaktadır. Nükleer güç santralinin çevresinde yetişen meyve, sebze çok rahat bir şekilde yenilebilir."
Denize bırakılacak su ile ilgili de konuşan Marchuk, "Bu söz konusu su tertemiz. Çünkü bu su nükleer güç santralinin ikinci devresinden geçmektedir. Bu su reaktör bölgesiyle, yani aktif bölge ile hiçbir şekilde temas etmemektedir. Dolayısıyla da bu su o kadar temiz ki hatta doğal fondan, doğal değerlerden bile daha temiz olduğunu söyleyebilirim. Temizliğini de şuradan anlayabiliriz. Nükleer güç santralinin bulunduğu suyun kullanıldığı su havzalarında her sene düzenli olarak balık tutma yarışması yapılmaktadır. Oradan çıkan balıklar da herkes tarafından tüketilmektedir" dedi.
(İHA)