Cengiz Semercioğlu, hafta sonu yapılan üniversite sınavının ardından kanalların cevap anahtarını vermek için yarıştığı programlarda hatalar yapıldığını öne sürdü.
Abone olHürriyet Gazetesi yazarı Cengiz Semercioğlu, "NTV ve TGRT" başlıklı yazısında, ÖSS'nin ardından birçok kanalın cevap anahtarı vermek için yarıştığını yazdı.
Semercioğlu, sınav sorularını yanıtlamak için ilk yayına giren kanalın NTV ve TGRT olduğunu belirtirken, bazı kanıllarından sınavı görmezlikten geldiğinin altını da çizdi.
NTV ve TGRT
Üniversite sınavından çıkan bir öğrenci en çok neyi merak eder? Tabii ki cevap anahtarını. Pazar günü bazı kanallar bu soruya doğru yanıt verip ona göre pozisyon alırken, bazı kanallar yanlış cevap verdi ve geç kaldı.
Saat 16.00’da yasakların bitmesiyle birlikte elinde kağıt kalem ekran karşısına oturan öğrenciler için yayına ilk başlayan kanal NTV ve TGRT oldu. Cevap anahtarlarına en hızlı şekilde ulaşan bu iki kanala Kanal A ve Habertürk de eşlik etti.
Bu dört kanal dışında kalanlar ise ya üniversite sınavını görmezden geldiler ya da cevap anahtarına ulaşamadıkları için sohbetle top çevirip zaman kazanmaya çalıştılar.
Zaten kanallar birbirlerine ilk 15-20 dakikada üstünlük sağlayabilirlerdi. 15 dakika sonra diğer kanallar da yanıtları vermeye başladılar. Ancak tebriği hak eden NTV, TGRT, Kanal A ve Habertürk oldu.
TRT iyi gidiyor
TRT bir süredir özel televizyon taktiklerini kullanıyor. Mesela Avrupa Kupası maçları sırasında, maç sonrası ya da devre arasında yayınlanacak haber bülteninin anonsları yapılıyor. Önemli haber başlıklarını spikerler maç sırasında duyuruyor.
Haber bültenleri de daha dinamik hale geldi TRT’nin... Kurum, üzerine sinmiş bürokratik havadan sıyrılmaya çalışıyor. Haber bültenlerinde kullanılan ‘kj’ dediğimiz haber başlıklarında bile bunu görebilmek mümkün.
Kimi zaman zorlama, hatta Reha Muhtar’ı andıran başlıklar atılsa da, haberi anlatmanın yanı sıra esprili, eğlenceli olmaya da çalışıyor haber başlıkları...
TRT’deki bu değişim sevindirici.
Futbol değil, bahis aşkı
Eskiden Avrupa Şampiyonası’nda, Dünya Kupası’nda biz olmasak da gönül bağıyla tuttuğumuz takımları desteklerdik. Çocukluğumda Türk halkı olarak Brezilya’yı, Arjantin’i severdik, Avrupa’da Almanya’ya sıcak bakardık. İngiliz snobluğunu sevmez, Yunanistan’ın mağlubiyetini isterdik.
Şimdilerde bahis hırsı futbol sevgisinin, takım sempatisinin önüne geçmiş durumda. Bir grup arkadaşım Euro 2004’ü evde televizyonun karşısına geçip, önlerine de bilgisayarı açıp izliyorlar. Bir yandan maç seyrediyorlar, diğer yandan maçın seyrine göre canlı bahis oynuyorlar.
Oyunundan dolayı bir takımı sevmek, turnuva sonuna kadar bir takımı desteklemek falan hak getire... Maçın başında kırmızı takımı destekleyen, ilerleyen dakikalarda ateşli bir beyaz takım taraftarı olup çıkıyor. A takımının forvetine övgüler yağdıran, beş dakika sonra oynadığı bahis doğrultusunda B takımının forvetini alkışlıyor...
Spor Toto’nun yeni yarışması İddaa’da da aynı çılgınlık sürüyor.
Bahis çıktı mertlik bozuldu anlayacağınız.
İlk golü kim atacak, maç kaç kaç bitecek, kaç korner olacak, kırmızı kart ya da penaltı olacak mı? Ne ararsanız var. Bir tek futbol aşkı yok!...
Doğru soru!
Dün yazıp da ismini vermediğim, Doğa Rutkay’la röportajı yapan program atv’de yayınlanan Harika Pazar’dı. Arkadaşlar aradı, ‘Biz Doğa Rutkay’a ‘Anneni mi yoksa babanı mı seviyorsun’ diye sormadık’ dediler.
‘Peki ne sordunuz’ dedim?..
‘Annene mi yoksa babana mı düşkünsün’ demişler...
26 yaşındaki bir oyuncuya bunu sormak daha güzel olmuş tabii...
TV bombaları
Ne de olsa fil!
Tayland’da futbol oynayan filler attıkları gollerle kaleleri havalandırıyor
Zafer Kiraz (TRT Ana Haber’de, ‘fileleri havalandırıyor’ demeye çalışırken)
TV bombaları
Şiddetin ne hoş!
Topun şiddeti yüksekti verdiği pasta...
TRT spikeri Euro 2004’te
Yazı: Cengiz Semercioğlu
Kaynak: www.hurriyetim.com