BIST 9.730
DOLAR 35,22
EURO 36,77
ALTIN 2.972,52
HABER /  EKONOMİ

Nobel ödüllü Profesör uyardı: Önümüzde küresel ekonomik felaket var!

Nobel ödüllü Emiretus Profesör Michael Spence küresel ekonominin korona virüs, enflasyon ve iklim değişikliği gibi riskler nedeniyle olağanüstü felaketlerle karşı karşıya olduğunu söyledi

Abone ol

Üç ay kadar önce, küresel ekonomide nispeten sağlam bir toparlanma yolunda görünüyordu. Kovid-19 aşılarının tedarikinin gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere de sıçraması 2021'in ikinci yarısı ve 2022 için umutları da artırmıştı. Pandeminin baskısı altında olan sektörler yeniden açılırken birçok ekonomi etkileyici büyüme rakamları yayınlamaktaydı. Tedarik zincirlerindeki tıkanıklık bir dizi ürün ve önemli girdiler için yüksek fiyatlar üretmiş olsa da bunlar sadece geçici sorunlar olarak görülüyordu.

Ancak Stanford Üniversitesi İşletme Okulu eski Dekanı Nobel Ekonomi ödüllü Emiretus Profesör Michael Spence MarketWatch’taki yazısında dünyanın şimdilerde çok daha farklı göründüğünü belirtiyor. Zira delta varyantı virüse karşı daha savunmasız olan ülkelerin yanı sıra gelişmiş ülkelerde de hızla yayılıyor. Çoğunlukla alt-orta ve düşük gelirli ülkelerdeki aşılanmamış bölgeler artık her zamankinden daha savunmasız hale geldi.

Aşı korumacığılı

Spence ayrıca aşı konusundaki tedarik zincirinin de başarısız olduğuna dikkat çekiyor. Bunun en önemli sebebi ise aşı anlaşmaları için daha fazla opsiyonu olan gelişmiş ülkelerin ihtiyaçlarından daha fazla aşı satın alması. Birçok gelişmiş devlet şu anda aşı olmamış genç bireylerin sayısından da fazla aşı satın almış durumda. Söz konusu durum ülkeler arasındaki aşı sırasının uzamasına ve gelişmekte olan birçok ülkede aşı tedariğinin gecikmesine neden oluyor.

Nobel ödüllü ekonomist diğer ülkelerin aşıları satın alabilmesi için zengin ülkeler tarafından yapılan siparişlerin serbest bırakılması gerektiğini belirtiyor. Bu tür satın alımları finanse etmek için yapılacak 60-70 milyar dolarlık bir programsa küresel anlamda çok fazla pahalıya mal olmayacaktır. Üstelik bu tür bir programlar Spence'e göre yeni ve daha tehlikeli varyantların ortaya çımasını engelleyeceğinden uzun vadede daha verimli dahi olabilir.

Küresel çapta karşı karşıya kalınan bir diğer sorunsa tedarik zincirlerinin daha önce öngörülenden çok daha ciddi bir biçimde bozulması. Spence’e göre işgücü piyasası, sayısız sektörde kullanılan yarı iletken malzemeler, inşaat malzemeleri, konteynerler ve nakliye kapasitesi gibi alanlarda ortaya çıkan eksikliklerin yakın zamanda ortadan kaldırılamayacağı çok daha görülür hale geldi. Zira anketler de enflasyonist etkilerin sektörler ve ülkeler arasında yaygın olduğunu ve ekonomik toparlanma ve büyüme süreciyle birlikte kalıcı hale gelmesi olasılığının yüksekliğin gösteriyor.

Nobel ödüllü profesör tüm bu belirsizliklere ek olarak, yerli ve küresel tedarik zincirlerinde henüz nedeni iyi anlaşılmayan pandemi kaynaklı kaymaların gerçekleştiğini ve bunu tersine çevirmenin büyük olasılıkla zor olacağını belirtti. Salgının ticaret zincirinde oluşturduğu aksaklıklar çok daha geniş çaplı bir alana yayılıyor. Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre pandemi öncesi borsaların en önemli gündemi ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarıydı. Spence’e göreyse bundan sonraki süreçte söz konusu ticaret savaşları çok daha ciddi bir şekilde geri dönebilir.

Dünyanın her yerinde olağanüstü koşullar

Ancak Spence’e göre son üç ayın en çarpıcı gelişimi, aşırı hava koşullarının sıklığı, şiddeti ve küresel kapsamındaki olağanüstü artışları oldu. Dünyanın her tarafında fırtınalar, kuraklıklar, aşırı sıcak hava dalgaları, daha yüksek ortalama sıcaklıklar, yangınlar ve sellere maruz kalındı.

Bu ayın başlarında, Uluslarası İklim Değişikliği Paneli, açıkça "insanlık için kırmızı alarm" olarak nitelendirilen yeni bir rapor sundu. Bilim camiasının ortak yargısı, bu yılki acımasız deneyimin çok şaşılacak bir durum olmadığını gösteriyor. Bu iklim değişikliği sonucu oluşan yeni normal.

 Bilim insanları önümüzdeki 20 ila 30 yıl boyunca benzeri ve muhtemelen de çok daha kötü hava koşullarının beklenmesi gerektiğini belirtiyor. Spence’e göre bu noktadan sonra asıl yapılması gereken, önümüzdeki on yıllarda sonuçları daha da ciddi hale gelecek ve dünyadaki yaşamı tehdit eden sera gazı emisyonlarının azaltılmasını hızlandıracak adımlar atabilmek.

Dünyanın karşı karşıya olduğu ekonomik ve iklim krizi kaynaklı sorunlar göz önünde bulundurulduğunda Nobel ödüllü ekonomist daha uzun vadedeki ekonomik büyümenin ve gelişimin tehlikede olduğunu belirtiyor. Büyüme üzerindeki bariz sorunların yanı sıra tedarik zincirindeki aksaklıklar ve merkez bankalarının para politikalarına tepki olarak gelecek enflasyonist baskılar da bu olumsuz sürece katkıda bulunabilir.

Spence’e göre giderek yarı kalıcı hale gelen virüs de küresel büyümeyi ve uzmanlaşmayı geciktirecek. Uluslararası seyahatlerse toparlanma mücadelesi vermeye devam edecek. Dijital platformlar kısmen ikame görevini sağlasa da uluslararası ulaşımın engellenmesi sonunda inovasyonu destekleyen tüm küresel ekonomik ve finansal ekosistemleri vuracak.

Ekonomi kırılgan

Geçmişte olağanüstü iklim olayları nadir görülmekteydi ve küresel makroekonomik ortamı etkileyemeyecek seviyede yereldi. Ancak Spence’e göre şu anda görülen model çok daha farklı. Nobel ödüllü ekonomist iklime bağlı yüksek risklere maruz kalmayan bir bölgeyi düşünmenin zor olduğunu belirtiyor. Yakın tarihli bir ABD Merkez Bankası makalesinde de iklim değişikliği sonucu ekonomik daralmaların sıklığını ve şiddetini artırabileceğini ve dolayısıyla büyümeyi de azaltabileceği konusunda uyarıyor.

Sonuç olarak iklim değişikliğinin makroekonomik performanslara etkileri hızla daha fazla görülür hale geliyor. Büyük ekonomiler de kırılganlık konusunda kesin önlemlerden yoksun olsa da Spence özellikle de daha savunmasız bölgelerde ekonomilerin daha kırılgan hale geldiği sonucuna ulaşıyor.

Düşük gelirli gelişmekte olan ülkeler, demografik eğilimleri de göz önünde bulundurulduğunda, büyüme modellerini dijital çağa uyarlamak ve yerelleştirilmiş yönetişim sorunlarını çözmek söz konusunda hali hazırda önemli zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Spence’e göre bu denkleme iklim değişikliği sorunlarının oluşturacağı baskıları ve aşılara ulaşma konusundaki zorlukları ekleyince olağanüstü bir krizin tarifi yapılmış oluyor.

Sorunlar beraber çözülür

Tüm bu felaket senaryoları yakın geleceği ifade ediyor. Ancak Spence’e göre bu krizlerin büyük bir bölümü gerçekleşmek zorunda değil. Örnek vermek gerekirse sermaye piyasaları bu yeni gerçekliğe uyum sağlıyor gibi görünüyor ve küresel aşı tedariki sorunun çözmek de karmaşık ve imkansız derecede pahalı bir sorun değil. Nobel ödüllü ekonomist şu anda insanlığın ihtiyacı olan tek şeyin çok uluslu bir odaklanma ve tarafların birbirine bağlılık göstermesi olduğunu belirtiyor.

Bu noktada kasım ayında Glasgow’da gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler İklim Değişimi Konferansı (COP26) çok kritik bir önem taşıyor ve konferansın geçmiştekilere göre çok daha zor olması bekleniyor. COP26’da amaç, Paris'te COP21'de verilen ulusal karbon salınımını düşürme taahhütlerini güçlendirmek olacak. Zira dünyanın küresel ısınmanın etkilerinden kurtulmak için karbon salınımını sıfıra indirmesi hayati önem taşıyor.

Spence’e göre, aşırı iklim değişikliğine bağlı afetler daha sık ve küresel çapta gerçekleşeceğinden özel ve sosyal sigorta sistemlerinin kapsam olarak çok uluslu hale gelmesi için büyük bir geliştirmeye ihtiyacı olacak. Nobel ödüllü ekonomist Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası ile yakından çalışan yeni bir uluslararası finans kuruluşuna ihtiyaç olabileceğini söyledi.