KHK ihraçlarına tepki gösteren Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, bugünkü yazısında hükümeti adaleti sağlamaya çağırdı.
Abone olKHK ihraçları bitmek bilmiyor. Resmi Gazete'de işine son verilen memurlara her gün yenileri ekleniyor. İktidar partisi, FETÖ ile mücadele ederken yeni mağduriyetlere yol açmakla eleştiriliyor.
686 sayılı KHK ile ihraç edilen akademisyenleri köşesinde kaleme alan Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, gelen sitemler üzerine bu kez de eski KHK mağdurlarının hikayelerine yer verdi ve şu kritik soruyu sordu:
KİTLESEL İHRAÇLAR NASIL BİR TÜRKİYE'YE HAZIRLIYOR?
"Solu PKK’ya destek üzerinden, sağı FETÖ’ye destek üzerinden kriminalize eden KHK’larla yapılan kitlesel ihraçlar bizi nasıl bir Türkiye’ye hazırlıyor?"
FETÖ ile uzaktan yakından ilgisi olmadığı iddia ettiği isimleri paylaşan Karaca, daha sonra yazısına böyle devam ediyor:
"KUCAĞINDA YENİ DOĞMUŞ BEBEĞİYLE"
"Ayrıca biz, “Tabanı ibadet, ortası ticaret, tepesi ihanet” diye bir ayrım yapıyorduk. Varsayalım ki “sohbet ablası”dır, böyle bile olsa Alanyalı F.G.’yi, 1 günlük loğusa hali ve kucağında yeni doğmuş bebeğiyle gözaltına alıp karakolda süründürmek, merhamete sığıyor mu? Nitekim Mirat Haber sitesinde Ali Rıza Demircan sormuş: “Bu loğusa kadın, cinayet işlemiş bir katil midir? Bilerek vatana ihanet etmiş profesyonel bir casus mudur? Kaçma ihtimali yüksek uyuşturucu kaçakçısı mıdır? Nedir bu işgüzarlık? Bir günlük loğusa kadını alıp ifadeye götürmek vatana mı hukuka mı hizmettir?”
ADALET TESİS EDİLMELİ
Kritik görevlerde yer almayan, ByLock indirmemiş, Gülenist yapının kurmay tabakasıyla iş tutmamış, hadiseyi “din hizmeti” zannederek yapının dini boyutuna sempatiyle bakmış ama asla cemaatçi olmamış, Bank Asya’da parası olmayan ya da bankayla ilişkisi fi tarihinde konut ya da araba kredisi kullanmak olan o kadar çok eğitimli ve iyi yetişmiş kişi Resmi Gazete’de ifşa edilerek ortada kaldı ki, onlara sabır temenni etmekten dilimiz kurudu. Özel sektörde iş bulmalarına da engel olunan, yoksulluk eşiğini geçmiş kişilere ne diyebiliriz, bilmiyoruz, çaresiz kalıyoruz.
Biliyorum, göreve iadeler de oluyor. Biliyorum isabetsiz kararların geri döndüğü de oluyor. Ama adalet duygusunu inciten uygulamalar hâlâ devam ediyor. Yalvarıyoruz: Adaleti tesis etmeyi intikam duygusunun önünde tutun. İçinde bulunduğumuz zor koşulların dayattığı zaruretlerden doğan istisnaların, ideal bir durum hatta kalıcı bir realite olduğu duygusunu vermekten kaçının."