Üniversite sınavını kazanmak, derslere çalışmanın yanı sıra sınav sürecinde oyunun kurallarını da iyi bilmeyle mümkün.
Abone olTuncer Çetinkaya, kitabında üniversiteyi kazanmanın püf noktaları denilebilecek pratik bilgilerle öğrencilere rakiplerine avantaj sağlayacak konuları anlatırken, yaşanmış başarı öyküleri ile de motive ediyor. 12 senelik gazetecilik hayatında eğitim alanında yaşadığı konularla ilgili çözüm önerileri sunan Çetinkaya, “Üniversite niçin okunmalı? Üniversite diploması ne tür avantajlar sağlar? Hangi mesleğin iş garantisi var? Geleceğin popüler meslekleri neler olacak? Üniversite mi yoksa bölüm mü seçmeli? Türkiye’nin en iyi üniversite ve fakülteleri hangisi? Yabancı dil üniversite diploması kadar önemli mi? Üniversiteyi zeki olanlar mı yoksa çalışanlar mı kazanıyor? Üniversite sınavını kazanmanın formülü ne? İlkokul üniversiteye girişe etki edebilir mi? Dershaneye gitmeden sınav kazanmak mümkün mü?” gibi soruların cevabını veriyor. Milyonlarca öğrencinin üniversiteye girmek için çaba gösterdiği bir ortamda kitabı okuyanların aynı kulvarda yarışanlara göre daha avantajlı olacağını ifade eden Çetinkaya, “Türkiye’de üniversiteyi kazandığı halde mezuniyet sonrası işsiz kalan binlerce genç var. Kitap lise çağındaki gençlere çizdiği üniversite perspektifi ile gelecekte ‘diplomalı işsiz’ olmamanın yöntemlerini anlatıyor. Üniversiteyi kazanmak çok sayıda etkene bağlı. Bu etkenleri izah ederek, öğrenci, öğretmen ve ailelere rehberlik yapmak istiyorum.” diyor. Yabancı bir dil bilmenin üniversite dipolaması kadar önem taşıdığına da dikkat çeken Çetinkaya geleceğin dünyasında yabancı dil bilmeyenlerin yeri olmadığını vurguluyor. Avrupa Birliği ülkelerinde bir yabancı dilin bile artık yeterli kabul edilmediğini örneklerle açıklayan yazar, dil bilmenin avantajlarını şu şekilde sıralıyor: “İş bulmada dil bilenler tercih edilir. Kariyer yapmanın önşartıdır. Dünyada serbest dolaşım imkanı tanır. Küresel rekabet dil bilmeye bağlı. Bilgi çağına ayak uydurmak, kültürümüzü tanıtmanın aracı olarak kullanılabilir.” Kaynak : Zaman