BIST 9.112
DOLAR 38,56
EURO 43,62
ALTIN 4.113,32
22°İstanbul

Netanyahu Maşaları

Türkiye, Suriye’deki krizi çözmek için elini değil kolunu taşın altına sokan nadir aktörlerden biri oldu. Türkiye’nin sahip olduğu bu baş rol siyaset sahnesinde İsrail'i fazlaca rahatsız etti. Uluslararası aktör Türkiye’nin siyasi yönetmeni Sayın Erdoğan'ı Beyaz Saray'a şikâyet eden Netanyahu istediği cevabı alamadan geri döndü.

İsrail hükümetinin kötülükle beslenen Netanyahusu’nun hayalleri vardı. İşte o hayaller.

PKK terör örgütü üzerinden İsrail Türkiye'nin dibine dibine girecekti.

Suriye üzerinden Türkiye için hamleleri olacaktı. Esad ülkesini terk etmek zorunda kalınca, 61 yıllık Baas rejimi çökünce Türkiye İsrail'e komşu olunca hamleler gerçekleşemedi.

Netenyahu tüm bu yaşananlar karşısında kendi başarısızlığını kamufle etmek için Yunanistan’ı köpürtüp Türkiye’yi tahrik etmesi için uyarmaya devam edecektir.

Türkiye, Suriye krizi boyunca tarihin doğru tarafında yer alan nadir aktörlerden biri oldu. Sahada oluşan bu gerçeklik Türkiye’nin Suriye denklemindeki önceliğini ortaya koydu.

Suriye’nin toprak ve nüfus bütünlüğü çerçevesinde terör unsurlarından temizlenmesi Türkiye’nin öncelikleri arasındaydı.

Bir de Suriye üzerinde yıkıcı şekilde nüfuz oluşturmaya çalışan dış güçlerin de ülkeden tasfiye edilmesi Türkiye’nin çıkarlarıyla örtüşüyor.

O nedenle Filistin içinde Türkiye'nin isteği; Filistin Devleti'nin, Gazze'nin özgürleştirilmesi, işgal altındaki Filistin topraklarının İsrail'in elinden kurtarılmasıdır.

Bu anlamda kartlarını açık oynayan, gücünü göstermekten korkmayan bir Türkiye var.

Türkiye'nin Akdeniz’deki varlığı, güvenliği ve istikrarı için Gazze oldukça önemlidir.

Ortadoğu'nun istikrarı içinde…

Parçalanmış ve istikrarsız bir Ortadoğu Türkiye’yi de olumsuz etkiler. Türkiye Ortadoğu'daki param parçalığı toparlayıp birleştirmek durumundadır.

Suriye sahasında Türkiye'yi durduramayan İsrail;

Kıbrıs üzerinden yeni planları ve senaryoları sahneye koydu. Başörtüsü üzerinden laiklik tartışmalarını başlattı. Fakat yaktığı ateş hemen söndü.

Güney Kıbrıs'ta kurulan terör örgütü ve PKK'lı teröristlerin Güney Kıbrıs'a nakli... gibi gibi konular …

İsrail şimdi de Rumları maşa olarak kullanacak.

20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen Kıbrıs Barış Harekâtı sonucunda Türk toplumunun hakları ve güvenliği teminat altına alınmış ve adaya bir süre barış ve huzur hâkim olmuştu.

Kıbrıs'ta 1963-1974 dönemi, Kıbrıs Türkleri için kan, gözyaşı, katliam, toplu mezar ve göç demekti. Kıbrıs Türkleri 11 yıl süren bu sancılı dönemde adanın yüzde 3'lük bir kısmına hapsedildi.

Kıbrıs Barış Harekâtı; Rumların baskı, zulüm ve katliamlarına maruz kalan Kıbrıs Türklerini içinde bulundukları zor durumdan kurtarmak, adaya barış ve huzur getirmek amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından gerçekleştirilmişti.

Rumlar ülkemizin, göz bebeğimiz TSK’nin 1974 yılında sahip olduğu o şartlarda destan yazdığını unuttu sanırım. Bugün bu teknik ve donanımla neler yapabileceğini hatırlatmakta fayda var. Bu hatırlatma Rum kesimine ve İsrail ’ede olmalı.

İsrail can havliyle saldırıyor. Türkiye’ye muhalif kim varsa, düşman kim varsa, kimin nefreti varsa…

FETÖ'yü, PKK’yı, Rum’u, Yunan’ı hareketlendiriyor.

Yeter ki Türkiye düşman ol!

Sahi Bülent Arınç sende mi?

Mümtazer seni biliyoruz kuyruk acın var.

Senaryo şu: Erken seçim olacakmış,

Cumhur ittifakı dağılıyormuş...

Yargıyı bürokrasiyi tehdit etmek,

Göz dağı vermek.

Sistemi işlemez hale getirmek

Tabi ki YERSEN…

6.2 Şiddetinde Sallandı İstanbul!

İstanbul'da peş peşe iki deprem meydana geldi. 3,9 büyüklüğündeki ilk depremin Silivri açıklarında oldu. AFAD ikinci depremin büyüklüğünü 6,2 olarak duyurdu ve riskli binalara girilmemesi uyarısında bulundu. Sonra en büyüğü 5.9 olan 184 artçı sarsıntı yaşandı.

Bakan Yerlikaya, depremler sonrası can kaybının olmadığını açıkladı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise, İstanbul'da binaların hasar tespitinin yapılacağını ve 3 bin hasar tespit ekibinin sahada olacağını duyurdu.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu da 236 kişinin depremden etkilendiğini ve birçoğunun ayakta tedavi gördüğünü söyledi.

Deprem değil çoğu zaman nasıl davranmak gerektiği konusunda yeterince bilinçli olmadığımız için zarar görüyoruz. Deprem bilincinin oluşması için okullarda, belediye, kaymakam, valilik ve kuruluşlar aracılığıyla farkındalık programları oluşturulmalıdır.

Deprem anında insanların büyük bir kısmı panikle hareket etmekte sonrasında da zarar görmektedir. Sürece dair gelişmeler aktarılırken kaygı oluşturulmadan doğru bilgi verilmelidir.

Rabbim ülkemizi, dünyamızı korusun.

Close menu