BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Nerede yargılanacağı bilinmiyor

Irak liderinin teslim olması ya da sağ ele geçirilmesi durumunda hangi mahkemede yargılanacağı sorusuna hala net bir yanıt bulunabilmiş değil.

Abone ol

ABD, eski müttefiki Saddam Hüseyin ile köprüleri attı. Saddam'ı devirme savaşı 12. gününde. Amerikan yönetimi kendi deyimiyle Irak halkını Saddam'dan kurtarmak istiyor, ancak şu sıralar Washington'da kafaları karıştıran en önemli soru, Amerika'nın kendisini Saddam'dan nasıl kurtaracağı. Saddam Hüseyin'in canlı olarak ele geçirilmesi ihtimali, Washington'da kabus senaryosu olarak görülüyor. Irak liderinin teslim olması ya da sağ ele geçirilmesi durumunda hangi mahkemede yargılanacağı sorusuna hala net bir yanıt bulunabilmiş değil. Savaşın meşruiyeti konusundaki tartışmalar, yargı sürecinde de Amerika'nın karşısına çıkacak görünüyor. Ya Saddam Hüseyin canlı olarak ele geçirilirse... İşgal birlikleri Bağdat'a yönelik büyük nihai saldırıya zemin oluşturmaya çalışırken Amerikalı uzmanlar bu sorunun cevabını bulabilmek için kafa yoruyorlar. Uluslararası meşruiyeti tartışmalı bir savaş ve sonrasında esir alınacak BM üyesi bir ülkenin Devlet Başkanı. Bu senaryonun gerçekleşmemesi ve Saddam Hüseyin'in bombardımanlardan birinde ölmesi şüphesiz Amerika'nın daha çok işine gelecek. Nitekim savaş başlar başlamaz Bağdat'taki kilit noktalara düzenlenen füze saldırılarıyla Saddam Hüseyin'in öldürülmesi amaçlandı, ancak hedef henüz tutturulamadı. Uluslararası savaş hukuku, düşman ordunun komutanlarına saldırıyı mümkün kılıyor. Amerika da Saddam'a yönelik saldırıları bu maddeye dayandırıyor, Irak ordusunun Başkomutanı olarak Saddam Hüseyin'in meşru bir hedef olduğunu savunuyor. Ancak bazı uzmanlar, bu maddenin yoruma açık olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin Ohio Eyalet Üniversitesi Devletler Hukuku Bölümü'nden John Quigley, geçmişteki savaşlardaki uygulamalara bakıldığında Devlet Başkanı'nın hedef alınmasının sözkonusu olmadığını vurguluyor. SADDAM İÇİN KAPSAMLI İDDİANAME Ancak işgal kuvvetleri Saddam Hüseyin'i meşru müdafa diyerek sıcak çatışmada öldürebilirler, o zaman hukuksal bir sorun kalmayacağı belirtiliyor. Saddam Hüseyin sağ ele geçerse durum hukuki ve siyasal açıdan daha da karmaşıklaşıyor. Irak lideri ellerini havaya kaldırıp binadan çıktığında yapılacak bir şey kalmıyor. Teslim olan kişiye ateş açılamayacağı hukuken tartışmaya yol açmayacak kadar kesin. O zaman işin asıl karışık boyutu, yargılama kısmı gündeme geliyor. Amerikan yönetiminin hazırladığı kapsamlı iddianamenin dayanak noktaları, siyasi muhaliflerin öldürülmesi, 1998'de Kürt nüfusa karşı zehirli gaz kullanılan Halepçe katliamı ve 1991'deki Körfez Savaşı'nda Amerika'ya karşı işlenen savaş suçları. Şu anki savaşla ilgili de dosyaya yeni şeyler muhtemelen eklenecektir. Asıl sorun, Irak liderinin nerede yargılanacağı konusunda ortaya çıkıyor. Amerikan askeri mahkemesi, sadece devletler hukuku açısından değil, siyasi açıdan da tartışmalara yol açacaktır. Amerikan eski Başkanı Bill Clinton yönetiminde savaş suçlarının soruşturulmasından sorumlu kişi olan David Scheffer, böyle bir uygulamanın "galip tarafın hukuku işler" anlayışı doğuracağını ve Arap dünyasını galeyana getireceği uyarısında bulunuyor. İkinci bir ihtimal, 2. Dünya Savaşı sonrasında Alman savaş suçlularının yargılandığı Nürnberg mahkemeleri türünden, Amerika'nın müttefiklerle ortak oluşturacağı bir mahkeme kurulması. Ancak bu da galibin mahkemesi suçlamalarının önünü kesemeyecektir. ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ Amerika'nın yargılama sürecini, BM'ye dayandırarak geniş bir tabana yayması, uzmanlara göre hukuki açıdan daha uygun. Bu yönde 2 seçenek bulunuyor: Biri, Saddam Hüseyin'in, eski Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç gibi BM'ye bağlı bir mahkemeye çıkarılması. İkincisi ise, savaş sonrası Irak'ta kurulacak yeni bir mahkemede yargılanması. Ancak Saddam'ın devrilmesi ile yerine getirilecek yeni Iraklı kadroların halk tarafından benimsenmesi ve işgal güçlerinin kuklası imajından kurtulabilmesi uzun zaman alacaktır. Savaş suçlularını yargılamak üzere Avrupa'nın girişimleriyle yeni kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi de bir başka ihtimal. Ancak "Amerikan ve İsrail askerlerine karşı da dava açılır" korkusuyla mahkemenin kuruluşunu engellemek için elinden geleni ardına koymayan ve sonuçta da Mahkeme'yi reddeden Amerika'nın, şimdi baş düşmanını buraya teslim etmesi de beklenemez. Kaldı ki bu mahkeme kuruluşu itibariyle sadece 1 Temmuz 2002'den itibaren işlenen suçları yargılayabilir. Başka bir ihtimal, Amerika'nın BM'ye Yugoslavya ve Ruanda örneklerindeki gibi ayrı bir mahkeme oluşturulması için başvurması olabilir. Washington bu yolla, BM Güvenlik Konseyi ile zarar gören ilişkilerini de onarmaya çalışabilir. Ancak Konsey'in Saddam Hüseyin için özel bir mahkeme kurulmasını onaylaması da hayal gibi görünüyor. Veto gücüne sahip Konsey üyeleri Rusya ve Fransa, savaşı meşrulaştıracağı gerekçesiyle böyle bir öneriye yeşil ışık yakmayacaktır.