BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Nefret dili mi dediniz?

Bazı yayın organları son dönemlerde anlaşmışcasına, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan ve nefret dili' konulu tartışma programları yapıyor.

Bazı yayın organları son dönemlerde anlaşmışcasına, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ve nefret dili" konulu tartışma programları yapıyor.

Yine hepsi anlaşmışcasına, "Bu dil Türkiye'yi bölünmeye ve kitleleri birbirine kırdıracak sürece götürüyor" diyerek olayın vehametini anlatmaya çalışıyor.

Fakat dikkat ediyorum, ekrana çıkanların çoğundan fazlası, bugüne kadar söylemleriyle toplumu kin ve nefrete sürükleyen isimlerden oluşuyor. Çoğunun hayalinde bugün bile silahlar patlıyor, idam sehpaları kuruluyor, iktidarlar devriliyor.

Nefret yüklü insanlarla barışın dilini yeniden oluşturma çabasına girişmek, kuşları suda yüzdürmeye, balığı havada uçurmaya çalışmak gibi bir şey...

Türkiye bunları elbette konuşabilmeli ve pek tabi ki Cumhurbaşkanı da eleştirilebilmeli. İktidarın sokağında slogan atmakla suçlanan ben bile, bunu zaman zaman yapıyorum. Lakin siyaha beyaz, beyaza siyah demeye and içmiş bir zümre gibi değil, kendi hakkaniyet terazimde tartarak yapmaya çalışıyorum bunu...

Şunu kabul ediyorum. Bizi biz ve bir yapan değerler, adına siyasetçi ve gazeteci dediğimiz kasapların keskin dilleri arasında lime lime edilip duruyor. Hepimiz bu süreçte tepemizde çınlayan kılıçların, fırlatılan zehirli okların menzilinde kaldığımız için darbeler alıyoruz.

Bizi yaralayan kılıç kimin elindeyse, bahsettiğim zehirli ok hangi yönden gelmişse o yöne bakıp rica ve isyan karışımı çağrılarla onlara tepkimizi gösteriyoruz.

Hal böyleyken, yukarıda saydığım medya kuruluşları kendilerinin hiç kabaheti yokmuş gibi neden sadece Erdoğan'ı ve onun dilini tartışıyor? Yıllardır dehşeti ve korkuyu halkın koynuna sinsi bir yılan gibi sokanların geldiğimiz süreçte hiç mi kabahati yok?

Sözüm o medya mensuplarına...

Gelin bugün; Allah korkusunu, vicdan duygusunu ve ahlak olgusunu bir kenara bırakmadan şu meseleyi konuşalım.

Yıllardır bu ülkenin medyası, Başbakan'ın ağzından çıkan her sözü birer yasa, veyahut birer kanunmuş gibi halka aktarıp, "Yaşam tarzına müdahale ediliyor. Ayaklan!" diyerek şiddeti ve nefreti körüklemediniz mi?

Farzı misal...

"Türkiye'de alkol yasaklandı" diye saatlerce yayın yaptınız, çarşaf çarşaf manşetler attınız, sayfalar dolusu yazılar ve analizler yazdınız?

Alkol yasaklandı mı?

Çocuk istismarını engellemek ve porno yayıncılığın önüne geçmek için çıkarılan yasayı "Türkiye'de internet yasaklanıyor" yalanıyla köpürterek insanları sokaklarda eylem yapmaya zorladınız. 

İnternet yasaklandı mı? 

"Türkiye'de kürtaj yasaklandı" diyerek yüzbinlerce kadını sokaklarda eylem yapmaya zorladınız.

Kürtaj yasaklandı mı?

"Türkiye'de sezeryan yasaklandı" dediniz, yine yüzbinlerce kadının bedeni üzerinden nefret tolumları filizlendirdiniz.

Kürtaj yasaklandı mı?

"Öğrenci evleri yasaklanıyor" dediniz, onbinlerce aileyi ve öğrenciyi ayaklanmaya çağırdınız.

Öğrenci evleri yasaklandı mı?

Erdoğan'ın 3 çocuk tavsiyesini sanki bir kanun maddesiiymiş gibi duyuyarak insanların önüne hedef olarak attınız.

3 çocuk mecburiyeti getirildi mi?

"AK Parti giyim tarzına müdahale ediyor" dediniz, sanki herkes zorla tesettüre sokulacakmış gibi vesvese ürettiniz.

Bugüne kadar kimin kılığına kıyafetine karışıldı?

Hadi diyelim ki Erdoğan nefret dili kullanıyor tezinizi kabul edelim.

Peki Erdoğan'a ve Erdoğan'ın şahsında kendisine oy veren seçmen kitlesine yönelik kullanılan dile ne diyeceğiz? Ülkenin bu hale gelmesinde acaba medyanın hiç mi suçu günahı yok? Medya olaylara tam anlamıyla tarafsız gözle bakabildi mi?

İki tarafın da değerlerini ve mukaddeslerini yeterince gözetebildik mi? Gözetmekten de vazgeçtim, bu kutsallara küfredilmesinde adeta aracılık etmedik mi?

Kıyaslamak doğru değil ama, yaşandığı için yan yana yazacağım.

Biri diğerinin Ramazan ayına saydırdı, öteki berikinin 19 Mayıs kutlamasına hakaret etti. Biri 23 Nisan'a saldırdıysa diğeri kandil gecesine... Biri 10 Kasım'a, diğeri Kutlu Doğum Haftası'na... Biri Cumhuriyet Bayramı'na, diğeri Kurban Bayramı'na sövüp durdu.

Biri laikliği hedef alınca diğeri İslam Dini'ni, biri Anayasa'yı hedef alınca diğeri Kur-an'ı Kerim'i hedef aldı. Biri, "Atatürk alkolikti" deyince öteki, "Senin peygamberin de sübyancıydı" diyerek saldırdı.

Yaptığınız şey bu savaşı, "Atatürk'e hakaret" ve "Şeriat geliyor" diyerek yaymak oldu. Bununla da yetinmeyip daha fazla hakareti sizler etmediniz mi?

Her yıl ramazan ayında "Oruç tutmuyor diye saldırıya uğradı?" diyerek yalancı bir mağdur üretenler kimlerdi? "Kurban bayramında hayvanları kesmek barbarlıktır" diyerek bir inancı ve o inancın mensuplarını barbar gibi gösteren gazeteciler nerede yazıyordu?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan'ın eşlerine sırf başörtülü oldukları için, "Koyun başlılar" diye hakaret eden gazeteci Cüneyt Arcayürek hangi gazetede yazıyordu? "Bunlar menfaati için anasını bile satar" diyerek Erdoğan ve ekibine "namussuz" damgası yapıştıran yazar, kimin baş yazarıydı?

Yıllar yılı gerek kamuda, gerekse eğitimde başörtüsü yasağını savunarak toplumu bölen manşetleri kimler atıyor, programları kimler yapıyordu? "411 el kaosa kalktı" diye manşet atan gazete hangisiydi?

Daha sayayım mı?

Hür ve özgür iradesiyle seçtiği partiye oy veren büyük kitlelere, "Göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, makarnacı, kömürcü, cahil, koyun" demek, AK Parti'ye oy veren başörtülü kadınları "Erdoğan'a şevhetle bakan varoş tipli cariyeler" diye aşağılamak nefret dili kapsamına girmiyor mu?

Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'na gazetelerinde ve televizyonlarında, "Yezit, Ebu-Cehil, Hırsız, Tiran, Nemrut, Münafık" diyen sizler değil misiniz? "Kaçacak, asılacak, sürüne sürüne ölecek, kellesi kesilecek" diyenler kimler?

Dünya üzerinde namusu da dahil olmak üzere tüm değerlerine bunca küfür ve hakaret edilen bir başka lider daha yoktur.

Kabul!

Gelin Erdoğan'ın nefret dili kullanıp kullanmadığını hep beraber tartışalım. Ama öyle bir kenara çekilip masum rolü oynamayacaksanız tartışalım. Meşhur bir söz vardır: "Fısıltıyla söylenen bir yalan, bir milleti öldürür" diye.. Siz yalanları fısıltıyla değil, bağıra bağıra söylediniz yıllarca...

Gerek Erdoğan'a karşı olanların, gerekse bizzat Erdoğan'ın kullandığı dilin tek nedeni bizzat sizsiniz!

NOT: Kabataş'ta saldırıya uğradığı iddia edilen başörtülü kadın meselesi, bugünlerde medyada yeniden köpürtülüyor. Pazartesi günü bu meseleye dair benim de söyleyecek sözüm olacak.