Ne yaptın Mustafa Sarıgül?
Mustafa Sarıgül katıldığı bir radyo programında Başbakan Erdoğan için, "O bir dünya lideridir" demiş.
Mustafa Sarıgül katıldığı bir radyo programında, Başbakan
Erdoğan için, "O bir dünya lideridir" demiş,
partidaşlarının aylardır "Diktatör" dediği adamı
göklere çıkarmış.
"Dakika 1 gol 1" diye buna denir işte!
Olacak şey mi ya? Söylenecek laf mı yani? Böyle bir acemilik
yapılır mı? CHP'li dediğin böyle mi konuşur?
AK Parti'nin ak dediğine kara, kara dediğine bembeyaz diyeceksin.
Yapılan herşeye, ama herşeye muhalefet edeceksin.
AK Parti hükümeti bir demokratikleşme paketi mi açıkladı? Hemen
ortaya çıkıp, "Biz düşünmüştük ki bunu. Biz daha önce
düşünmüştük kiii" diyeceksin. Halk bunu yemezse,
"Paketimizi çaldılar" diyeceksin ki CHP'li
sayılasın!
Affedilir gibi hata değil. Kemal Kılıçdaroğlu da affetmemiş!
İktidara muhalefet ettiği yetmezmiş gibi bu kez kendi adamına
muhalefet etmiş!
Çıktığı bir televizyon programında esip gürlemiş.
Soruya dikkat!
Candaş Tolga Işık, "Sarıgül'ün bu açıklamaları hakkında ne
diyeceksiniz?" diye soruyor.
Şimdi cevaba dikkat!
'Dünya lideri olan bir kişinin, öncelikle kendi
komşularıyla ilişkileri iyi olur. Erdoğan'ın ilişkileri İran'la mı
iyi, Irak'la mı iyi, Suriye ile mi iyi Mısır ile mi? Hiçbiriyle iyi
değil. Liderlik farklı bir şeydir. Kendi ülkesinde lider
olamayanın, dünyada lider olma şansı yok. Sizin kendi kendinizi
dünya lideri olarak ilan etmenizin anlamı yoktur. Başkalarının sizi
lider olarak görmesi gerekir. Yabancı bir basın mensubu soru
sorduğu zaman, o lider olan kişinin basın mensubunu suçlama hakkı
var mı? Dünya lideri dediğin bol bol kitap okur, tiyatroya gider!
Ben dünya lideriyim demekle dünya lideri olunmuyor
öyle...'
Okuyunca içim ezildi. "Yav tamam, tamam! Sarıgül şaka
yaptı. Sensin dünya lideri ağam paşam, sensin" diyesim
geldi.
Dünya lideri olan birinin komşularıyla arası iyi olmalıymış. Şimdi
bizim komşularımızla aramız kötü mü? Hadi gelin komşularımızı hep
beraber sayalım ve kiminle aramız niye limoni bakalım.
Yunanistan: 1965 yılından beri KKTC meselesi
yüzünden aramız kötü. Onun dışında hiçbir sorunumuz yok. KKTC'yi
verip sorunu bitirelim mi?
Bulgaristan: Hiçbir sorunumuz yok.
Rusya: Hiçbir sorunumuz yok.
Gürcistan: Hiçbir sorunumuz yok.
Ermenistan: Ermeni Soykırımı nedeniyle Atatürk
döneminden beri sorunluyuz. "Ermenileri katlettik"
diyerek bu sorundan kurtulalım mı?
Irak: Sorunumuz yok, hatta daha geçen gün yeni
anlaşmalar imzalandı. İran: Sorunumuz yok, mevcut
anlaşmalar devam ediyor, yenileri ekleniyor.
Suriye: Kendi halkını katledinceye kadar hiçbir
sorunumuz yoktu. Yüzbinlerce göçmen sınırımıza doluşunca, 150 bin
kişi hayatını kaybedince, kimyasal silahlar kullanılınca,
sınırlarımıza top gülleleri düşüp bizim halkımız da katledilmeye
başlanınca sorunlu olduk. Ne yapacaktık. "Esad Counter
Strike oyununnda çok başarılı" diye övgü mü
dizecektik?
Sanki kendisi başında bulunduğu partiye adını veren halkıyla
arasını çok iyi tutmuş da, bir de diğer halkların sorunlarına çözüm
arıyor. Halkıyla problemli olan ne kadar lider varsa onlarla dost
olan sanki benmişim gibi konuşuyor.
Veee en önemlisi Mısır: Mısır? Hangi Mısır?
Mısır Çarşısı'ndan bahsediyorsa, orayla sorunumuz yok ki? Gayet
iyiyiz. Turistler geliyor, esnafı da memnun bizden!
Yok eğer diğer piramitli, Firavunlu Mısır'dan bahsediyorsa,
geçtiğimiz ay zelzele olunca Zimbabve Mısır'ın yerine kaydı!
Belçika İngiltere'yi az öteye itti. O sırada Mynmar da İzlanda ile
yer değiştirdi.
Biri muhtereme bu değişiklikleri haber verirse iyi olacak.
Neyse devam edelim!
"Liderlik farklı bir şeydir. Kendi ülkesinde lider
olamayanın, dünyada lider olma şansı yok. Sizin kendi kendinizi
dünya lideri olarak ilan etmenizin anlamı yoktur. Başkalarının sizi
lider olarak görmesi gerekir." demiş
İyi de bunu bir süre önce otel odasında ayağına gittiği Mustafa
Sarıgül söylüyor. CHP'li Sarıgül söylüyor, AK Partili Sarıgül
değil. Erdoğan bir yere çıkıp, "Ben dünya
lideriyim" demiyor ki. Bir adam herşeyi mi böyle tersinden
anlar Allah'ım!
Kendi ülkesinde lider olamayan dünyada lider olamazmış! Yani biri
es kaza "Sayın Başbakanım" dese, heyecandan düşüp
bayılacak adam bunu söylüyor ha, dikkatinizi çekerim! Partisine
liderlik edemeyen biri yüzde 50 oy alan adama söylüyor.
Tüm açıklamaları bir yana bıraktım, son satıra bayıldım,
bayıldım!
Dünya lideri dediğin bol bol kitap okuyup, tiyatroya gitmeliymiş!
'Ben dünya lideriyim' demekle dünya lideri
olunmuyormuş...
Bu nasıl bir, "Eleştirecek birşeyini bulamıyorum"
yorumudur arkadaş! Yani eminim ki ekran başında dinleyenlerin,
gazetelerde okuyanların analarından emdiği süt.., memelerinden
emdiği süt.., burunlarından, giren çıkan süt, burunlarından
gelmiştir. (Saçmalamıyorum. Kılıçdaroğlu'nun sıraladığı harf
dizilişine göre yazıyorum)
Dersiniz ki bir başbakandan değil de öğretim görevlisinden
bahsediyor. "Çocuklar Başbakan oldum mu? Kesin mi? Emin
misiniz? Oh tamam! Alice Harikalar diyarında kitabını getirin...
Tiyatrolara da haber verin, hergün birine gideceğim. Hedefim büyük.
Dünyanın konuştuğu adam olacağım. Hadi bakalım!"
Başbakanlığı böyle birşey sanıyor herhal!
Ey beni okuyan kardeşim!
Sakın ola "Kitap oku, dünya lideri ol" sözüne
inanma. Yemin ederim çok fazla yan etkisi var kitap okumanın.
Günün birinde Mersin'i Güneydoğu'nun incisi, Kağıthane'yi
Kağıttepe, Van Gölü'nü Van Denizi olarak görüyor insan. Tersten
gelen merdivene yekten atlıyor, "Terör örgütlerine destek
veriyorsam bir bildiğim var" diyor, "Biz onun bunun gibi
söz verip tutanlardan değiliz" diyor farkında olmadan.
Bak eskiden Çiller de çok okurdu. Günün birinde Allah'ı
Erzurumlulara emanet edince hemen koltuktan indirdiler!
Siz beni dinleyin!
Koyun olmak, bidon kafalı kalmak herşeye rağmen iyidir!
Bana güvenin!
Dipnot: CHP'liler Erdoğan'ın "Kızlı
erkekli öğrenci evlerine müdahale edeceğiz" sözlerine
isyan etmiş, "Milletin yatak odasından çık"
diyerek tepki göstermiş. Tepki gösterirken itiraf etmek diye buna
denir. Ne hikmetse yatak odası ve çarşaf söz konusu olunca CHP'nin
sahiplenme duyguları kabarıyor.
Seçim dönemi ya! Utanmasalar bu çarşafa da CHP rozeti takacaklar!
İş o dereceye geldi yani!..