Anne ve baba sevgisi görmedi. Babaannesi onun her şeyiydi. 10 yaşındaki Cevahir son nefesinde bunları söylüyordu.
Abone ol Konya'da ağır bağışıklık sistemi hastalığı nedeniyle ilik nakli bekleyen 10 yaşındaki Cevahir Akyol, akciğerlerindeki enfeksiyonun tekrarlaması yüzünden yaşam mücadelesini kaybetti.AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, 1 yaşındayken anne ve babası ayrılan Cevahir Akyol'a, kendi ismini taşıyan 58 yaşındaki babaanne Cevahir Akyol bakmaya başladı.
Bugüne kadar anne ve baba sevgisinden yoksun kalan küçük Akyol'un, tek destekçisi, hastalığında, sorunlarında, ağladığında sığındığı tek liman babaannesi oldu. Cevahir'in 2 yaşında ortaya çıkan ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle tedavisi yapılamayan ağır bağışıklık sistemi hastalığı için babaanne büyük mücadeleler verdi.
Rahatsızlığı ilerleyen torununu, yaklaşık 8 ay önce aldığı borçlarla güçlükle Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesine getiren babaanne, küçük Cevahir'in ilik nakli olması gerektiğini öğrendi. Bugüne kadar yalnızlığı paylaştığı torununu kaybetme korkusu yaşayan babaanne, hastanede de Cevahir'i hiç yalnız bırakmadı. Bakıma muhtaç eşini evinde bırakan babaanne, torununun başından ayrılmadı.
Zorlu geçen tedavi sırasında acıları arttığında babaannesinin elini tutarak ''ne olur elimi bırakma babaanne'' diyerek ağlayan, annesi ya da babası geldiğinde ''beni kimseye verme. Bizi kimse ayırmasın'' şeklinde adeta yalvaran küçük Cevahir'in iyi olması için Prof. Dr. Ümran Çalışkan da büyük mücadele verdi.
İlik nakli beklerken Cevahir'in akciğer ameliyatı gündeme geldi. Oldukça riskli bu ameliyat başarıyla yapıldı ve babaanne, torununu alarak hastaneden ayrıldı. Ancak, nakil için aranan ilik beklenirken, akciğer enfeksiyonu tekrarladı ve bu hastalık atlatılamayınca Cevahir ile babaannesinin ellerini ölüm ayırdı.
BABAANNE ÜZÜNTÜDEN YEMEK YİYEMİYOR
Çok küçük yaşlarda büyütüp bugünlere getirdiği torunu Cevahir'in ölmesinin ardından bunalıma girdiğini belirten babaanne Cevahir Akyol, AA muhabirine, şunları kaydetti:
''Ben aç kaldım, ancak onu hiç aç bırakmadım. Ben uyumadım, onun rahat uyuması için elimden geleni yapmaya çalıştım. Biz birbirimize söz vermiştik. Hiç ayrılmayacaktık. Ancak o sözünü tutamadı. O'nun yalnızlığına yoldaş olmaya çalıştım. Rahatsızlandıktan sonra hastaneye gitmeden önce okuluna gidip arkadaşlarıyla vedalaştı. Benden kırmızı bir ayakkabı istedi. Kıramadım onu. Hemen istediğini yerine getirdim. Bana acıları arttığını 'babaanne ne olur elimi bırakma' derken yüreğim yanıyordu. Şimdi yüreğimde ateş var.''
Akyol, torunu öldükten sonra göz yaşlarının hiç dinmediğini belirterek, '' üzüntüden yemek yiyemiyorum. Öpmeye, koklamaya kıyamadığım torunumu, kaybettim. O'nun yüzünü hep güldürmeye çalıştım. Ancak ne kadar başarılı oldum bilemiyorum'' dedi.
CEVAHİR'İN DOKTOR AMCASI
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Pediatrik Hematoloji Bölüm Dalı Başkanı Prof. Dr. Ümran Çalışkan, Cevahir'in kendilerine yüksek ateş, belirgin solukluk ve vücudunda kanama şikayetiyle hastanelerine geldiğini söyledi.
Yapılan incelemelerde bu hastalığın HLH (Hemofogositik Lenfo Histiositosis)olduğunun ortaya çıktığını ifade eden Çalışkan, ''bu hastalık ağır bağışıklık sistemi hastalığıdır. İlik nakli yapılmak zorunda. Dünyada ilik nakili yapılmadan kurtulan hasta yok. Doğuştan gelen bir hastalık'' dedi.
Normalde de bu hastalığın 2 yaşında ortaya çıktığını, hastaların 10 yıl içinde öldüğünü belirten Çalışkan, şunları kaydetti:
''Bizim hastamız 10 yaşındaydı. Akciğerlerindeki ağır zatürreden dolayı oluşan enfeksiyon, ilik nakli yapılabilmesi için ameliyatla temizlenmesi gerekiyordu. Riskli olmasına rağmen başarılı bir ameliyat yapıldı. Ancak çocuğumuz, vücudunda ve akciğerlerinde tekrarlayan yoğun enfeksiyon nedeniyle kurtarılamadı. Küçük çocuğun ailesinden dolayı morali çok yüksek değildi. Morali iyi olan hastalarda bağışıklık sistemi tedavisi daha etkin rol oynuyor.''