Ne kadar takla o kadar yem!
"Siz taklacı güvercinsiniz kardeşim, sen takla atma, o takla atmasın, kim takla atacak, ben mi? bundan sonra takla atmayana yem yok!"
Aşağıda, bazı olaylarla ilgili bir bakanın
açıklamalarını okuyacaksınız, biraz uzun ve insanın tahammül
sınırlarını zorlayan açıklamalar... Sanki anlaşılmaması için
kurulmuş cümleler!
E artık anlayabildiğiniz kadar!
Bunlara gaf diyorlar, bence değil.
Bu açıklamaları uzun uzun yazdım ki, nasıl
ve kimler tarafından yönetildiğimizi, temsil edildiğimizi görün,
bilin diye...
Başlıyoruz...
Silvan Saldırısı: “Yangın, ya ateşle çıkar, ya bombayla çıkar, ya roketle çıkar, ya benzinle çıkar. Netice itibariyle yanmıştır, yakılmıştır. Sebebini araştırmak, sebebini söylemek bir şey ifade etmiyor”
Kızılay’daki PKK saldırısı: Ankara Savcılığı'nın, intikal eden ön bilgilere göre, üç adet maalesef vatandaşımızın patlamadan dolayı can kaybına maruz kaldığı bilgisi var elimizde. Hedefi tabi eylemi yapan en iyi bilir. Ama bu eylemi yapanların hedefini ancak şimdilik tahmin edebiliyoruz(…) Hedef gözetmeden yapılan bir hedeftir.
Kara Harekâtı: Görevlilerimiz sürekli karada hareket halindeler. Kara harekâtından kasıt, sınır ötesi bir kara harekâtı ise o tabii ki ayrı bir konu. Onun değerlendirmesi devam ediyor. Ama bizim kendi sınırlarımız dâhilinde kara harekâtımız, karadan kontrol, karadan suç ve suçlularla mücadelemiz devam ediyor. Sınır ötesi harekât da havadan olduğu gibi karadan da sınır komşumuz ülkeyle yapılan görüşmelere bağlı olarak her an yapılabilir.” (Şahin’in bu açıklamasını Başbakan sürç-i lisan etmiş diyerek düzeltti)
Türkiye Muharip Gaziler Derneği Ordu Şubesi ziyaretinde: ”Bedel ağır ödendi. Bu bedeli yok sayamayız. Bu bedel çocuk oyuncağı değil. Bu işin şakası olmaz. Bu işin ciddisi de olamaz, hiçbir şeyi olamaz”
Van depremi: Şahin, çadırkenti gezerken bir depremzedenin “Tatlı da geldi bugün” sözleri üzerine, “Ne tatlısı” diye sordu. Şahin, “Tulumba, baklava, bülbül yuvası” cevabı üzerine Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’e dönerek “Sayın Başkanım yani biz de bir çadırla burada bir mekan tutalım”dedi. Şahin, bir başka çadırın önünde de ”Koskocaman sarayda oturuyorsunuz hiç gel dediğiniz yok” ifadelerini kullandı.
KCK tutuklamaları: Büşra hanım Türkiye’deki binlerce profesörden bir profesördür. Bu ülkede bütün profesörler tutuklanmış olsa merak eder sorabiliriz ama binlerce profesörden bir profesör tutuklanmış olabilir. Binlerce kaymakamdan bir tanesi tutuklanmış olabilir, binlerce esnaftan bir tanesi tutuklanmış olabilir.
Kürt
sorunu: Öyle bir dönemde
yaşıyoruz ki, malesef uzaktan Çankaya’dan, Nişantaşı’dan,
Etiler’den boğaza bakarak, denizi seyrederek, yeşilliklere bakarak,
gökyüzüne bakarak kağıdı kalemi eline almış, muhtemelen de saatine
göre içeceğini yudumlayarak yazı yazan birileri benim yaşadığım
gerçeği, benim gördüğüm Hakkari’yi, Muş’u oradaki gerçeği farklı
yazıyorlar. Kürt sorunu diyorlar. Sorun sorun diyorlar. Sorun
ne? Ben arıyorum sorunu bulamıyorum.
(Biz sorunu biliyoruz, sorunun açıklamalarını okuyup okuyup
gülüyoruz!) NY
Ve bu açıklamaları yapmış bir bakanın,
vatandaşa "takla at" demesi günlerdir eleştiriliyor!
Oynayanı ne yapalım?
Vizontele filminde bir sahne vardı hatırlar mısınız?
Taklacı güvercinlerine takla atmıyorlar diye kızıyordu Emin!
"Siz taklacı güvercinsiniz kardeşim, sen takla atma, o takla
atmasın, kim takla atacak, ben mi? bundan sonra takla atmayana yem
yok!"
Yani...
Ne kadar takla, o kadar yem!
Anlatabildim mi bilmem!
twitter.com/nsrnylmz