BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Nazmi Gür Fethullah Gülen ziyaretini anlattı!

HDP Van Milletvekili ve HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Gür internethaber.com'un sorularını yanıtladı.

Abone ol

NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA 

2 yıl önce Ahmet Türk'le yaptığı Gülen ziyareti Başbakan'ın "cemaatle işbirliği yapıyorlar" suçlamasıyla tekrar gündeme gelen Nazmi Gür yaptığı ziyareti ve çözüm sürecinin içinde bulunduğu durumu yorumladı.

Cemaat medyasına yapılan operasyonu değerlendiren Gür, bu konuya hak ve özgürlükler bağlamında yaklaştıklarını söyledi. Başbakan Davutoğlu'nun "cemaatle işbirliği yapıyorlar" suçlamasına yanıt veren Nazmi Gür, yıllarca bu ülkeyi birlikte yönettiler bir işbirliği varsa AKP ile cemaat arasında vardır" dedi.

Amerika'da bulundukları sırada cemaatten gelen görüşme talebine nezaket ziyareti ile yanıt verdiklerini belirten Gür, ziyarette o dönemde Kürt siyasi hareketi karşı iktidarın uyguladığı sert politikaları ve çözüm sürecini konuştuklarını söyledi.

Çözüm sürecinin geldiği aşamada AKP'nin "top çevirdiğini" ifade eden Nazmi Gür, AKP'nin bu tutumundan kaygı duyduklarını söyledi

Nazmi Gür'ün internethaber.com'dan Nesrin Yılmaz'la yaptığı röportaj şöyle:

-Cemaat medyasına yapılan operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?

ABD VE AB İLE İLİŞKİLERİMİZİ ETKİLEYECEK

Biz bu konuya haklar ve özgürlükler bağlamında bakıyoruz. Birinci ilkemiz düşünce ve ifade özgürlüğüdür. Düşünce ve ifade özgürlüğü hiçbir sınırlamaya tabii tutulamaz, ikincisi basın özgürlüğü bağlamında halkın haber alma hakkı ve yönetimin idarenin, hükümetlerin, bu bağlamda herkesin, eleştiri hakkından mahrum kalmamasıdır. Dolayısıyla ilkeler ve özgürlükler açısından bakıldığında AKP'nin son operasyonu ABD ve AB açısından son derece sert tepkilerle karşılanmıştır. Bu operasyon önümüzdeki günlerde bence Türkiye'nin hem AB uyum sürecini hem de Batı ile olan ilişkilerini olumsuz etkileyecektir, konuyu bu yönüyle de değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.

İKTİDAR VE CEMAAT BİZE SİYASİ SOYKIRIM YAPTI

Biz, cemaatin geçmişte özellikle siyasi Kürt hareketine karşı AKP ile ittifakla nasıl siyasi soykırım operasyonları yaptığını biliyoruz. Bizim partimiz ve bizler özellikle cemaat destekli AKP'nin sürdürdüğü bu operasyonların kurbanlarıyız, 10 binin üzerinde Kürt siyasetçisi, uydurma delillerle, yasadışı izleme ve dinlemelerle mahkeme önlerinde yıllarca bekletildi, bu davaların büyük bir kısmı hala devam ediyor. Bu yönüyle de baktığımızda bu iç hesaplaşmanın ya da AKP-cemaat iktidar kavgasının Türkiye'ye zarar verdiğini söyleyebilirim.

-Geçtiğimiz günlerde Başbakan Davutoğlu sizin Ahmet Türk'le birlikte geçmiş yıllarda yaptığınız Gülen ziyaretini kastederek "HDP'nin cemaatle işbirliği" yaptığını iddia etti, ne söylemek istersiniz?

YILLARCA ÜLKEYİ BİRLİKTE YÖNETTİLER

AKP'nin kuruluşundan cemaatin AKP içinde tasfiyesine kadar AKP-cemaat ikilisinin ülkeyi yönettiğini herkes biliyor. Dolayısıyla eğer bir işbirliği varsa şu andaki AKP ve cemaat arasında, Tayyip Erdoğan ve cemaat arasındaki işbirliğidir. Bizim hiçbir dönemde ve hiçbir düzeyde cemaatle işbirliği yada o anlama gelebilecek bir yakınlaşmamız söz konusu değildir.

TALEP CEMAATTEN GELDİ

Ahmet Türk'le bizim Amerika'da Gülen'e yaptığımız ziyaretin talebi cemaatten gelmiştir. Biz orada bu talebi değerlendirdik ve kısa bir nezaket ziyaretinde bulunduk. Bunun ötesinde cemaatle partimizin, Kürt hareketinin ya da birey olarak bizlerin herhangi bir ilişkisi söz konusu değildir.

-Neler konuştunuz o ziyarette Fethullah Gülen'le?

ÇÖZÜM SÜRECİNİ VE KÜRT SİYASİ HAREKETİNE KARŞI SERT DURUŞU KONUŞTUK

Her dönem kendi koşullarını yaratıyor, her dönemin siyasal aktörleri o koşullar çerçevesinde hareket ederler, söylemleri, davranışları bu yöndedir. Bizim o süreçte, o dönemde dile getirdiğimiz konulardan biri çözüm süreci, hükümetin özellikle Kürt legal siyasetine karşı kabul edilemez sert duruşu ve yargılama süreçleriyle ilgiliydi, onun ötesinde başka bir görüşme olmadı.

-Fethullah Gülen'in cevabı ne olmuştu sizin bu söylemlerinize ilişkin?

DETAYA GİRMEK İSTEMİYORUM

Detaya girmek istemiyorum. Biz o günkü konjonktür neyse o gündem üzerinden karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Bunun dışında görüşmenin içeriğiyle ilgili bir açıklama yapmak istemiyorum.

-Çözüm süreci sizce ne aşamada?

AKP'NİN TUTUMUNDAN KAYGI DUYUYORUZ

Bu tür çatışmalı süreçlerde kuşkusuz inişler, çıkışlar, beklenmedik olaylar, tıkanmalari krizler olabilir. Önemli olan tarafların bunları aşacak iradeye sahip olmaları. Taraflardan biri, Öcalan şahsında, Kürt tarafı bu iradeyi göstermiştir. Sayın Öcalan, krizlerin aşılması için, iniş çıkışların olduğu dönemde net bir tavır ortaya koymuş ve barışçıl bir çözüm için bir taslak proğram hazırlamış ve Kandil ve Kürt hareketinin bütün bileşenleri de bu taslak proğrama sonuna kadar uyacakları konusunda irade beyan etmişlerdir. Partimiz de öngörülen bu taslağın müzakere masasına taşınması ve müzakerelerin bir an önce kurgulanan ve üzerinde uzlaşılan mekanizmalarıyla birlikte başlamasını arzu ediyor.

Hükümet de tabi bunu ağırdan alıyor, her zamanki gibi bunu zamana ve seçime yayan bir tutum içinde. Bence bu süreci iyi yöneten, iyi götüren, sürece samimi yaklaşan, kararlı yaklaşan Kürt hareketidir. AKP bu konuda somut adımlar ve müzakereleri başlatacak bir siyasi irade henüz beyan etmiş değil. Bu yönüyle de baktığınızda biz AKP'nin bu tutumundan kaygı duyuyoruz.

-Öcalan süre vermişti, bu süre seçim öncesine denk geliyor, hükümetin bu süre içerisinde adım atacağını düşünüyor musunuz?

AB İLE GİRİLEN GERİLİM ÇÖZÜM SÜRECİNİ ETKİLER

Sayın Öcalan'ın sözünü ettiği süre, müzakerelerin başlamasıyla birlikte sürecin genel çerçeve açısından ulaşılacak sonucu ifade ediyor. Ondan sonraki aşamalar hem sürecin kendisi hem sürecin diğer aşamaları ve müzakere devam edecek. Kuşkusuz Anayasa değişikliğini gerektiren önemli bir değişiklik olurs abu elbetteki seçim sonunu bekleyebilir ama AKP'nin Kürt sorununun demokratik siyasal çözümünde bir irade beyanında bulunması gerekiyor. Kürtlerin hak ve özgürlüklerini, Kürtlerin taleplerini bir bütün olarak Türkiye'nin demokratikleştirilmesini, AB sürecinin derinletilerek ilerletilmesini beyan etmesi ve bu konudaki kararlılığını göstermesi gerekiyor. Hükümet bu son cemaat operasyonlarıyla da AB ve Avrupa'nın diğer uluslararası kurumlarıyla bir gerilim sürecine girdi. Bu tabi ki süreci de etkileyecektir.

-KCK'dan yapılan sert açıklamalar var, Öcalan "sabrımın sınırındayım" diyor, eğer sizin beklediğiniz adımlar atılmazsa bir kaos ortamı mı oluşur?

OLUŞABİLECEK GERİLİMİN SORUMLUSU HÜKÜMET OLUR

"Oluşabilecek bütün gerilimlerin ve kaotik durumların sorumlusu hükümet olacağını söylemekte fayda var. Çünkü karşımızda adım atması beklenen ve adım atmayan bir hükümet var. Sürecin ilerletilmesi için müzakerelerin başlatılması gerekiyor, müzakerelerin başlaması için müzakere için ihtiyaç duyulan, uzlaşılan bütün mekanizmaların derhal yaşama geçirilmesi gerekiyor. Hem KCK'nın hem Sayın Öcalan'ın vurgulamak istediği durum da budur. Bütün başlıklarıyla, bütün ayrıntılarıyla tartışılacak ve müzakere edilecek temel konular ve alt başlıklarıyla birlikte bunlar taslakta mevcut, bunun belli bir süre alacağını Kandl de Öcalan da biliyor. Fakat AKp bunları dahi tartışmaya yanaşmıyor, bir ağırdan alma pozisyonu var. Her seçim öncesi yaptığı gibi "bu seçimi de çatışmasız atlatayım" yaklaşımı var. AKP'ye yönelik uyarılar AKP'nin iki yüzlü tavrı ve tutumu nedeniyledir. AKP bu nedenle bir an önce gerçeği görmeli ve derhal müzakerelere başlamalı ve Sayın Öcalan'ın öngördüğü proğram ve taslak çerçevesinde gündem oluşturmalı.

-İki yıldır devam eden ve başından beri güven sorunu olan bir süreç var, siz AKP'nin bu adımları atabileceğine inanıyor musunuz, umutlu musunuz?

AKP'NİN DERS ÇIKARMASI LAZIM

Biz, her zaman umutlu olduk, her zaman iyimser taraf biz olduk. Elbette, çatışmaların yeniden başlamasını, insanların yaşamlarını yitirmesini kesinlikle istemeyiz. Etrafımıza şöyle bir baktığımızda Irak'ta, Suriye'de, Ukrayna'da olanlardan bizim hükümetin ders çıkarması gerekiyor. AKP'nin, ülkeyi böyle bir kaotik duruma, çatışma sürecine kesinlikle sokmaması gerekiyor. Bunu düşününce AKP ne kadar samimi değildir, ne kadar samimi değildir gibi bir ölçütümüz olamaz. AKP sorumlu bir hükümet olarak bu sorunun çözümü konusunda harekete geçecek mi, geçmeyecek mi, bunun somut adımları var, bu somut adımları atacak mı, atmayacak mı soruları var. Bu tür çatışmalı süreçlerde iyi niyetli yaklaşımlar, güven artırıcı önlemlerin karşılıklı olarak alınması, güvenin tesisi önemlidir.

BU TUTUM KARŞI TARAFI FARKLI DAVRANMAYA İTER

AKP bütün bu davranışlarıyla bu ikili yaklaşımlarıyla karşı taraftaki güven duygusunu yok edecek oylama taktikleriyle yaklaşırsa bizler demokratik çözümden, barış sürecinden söz edemeyiz. Bu sadece AKP'nin kafasındaki tek yanlı bir proğramın uygulanması ise müzakere anlamına gelmez, bu da elbette ki karşı tarafı farklı davranmaya ve farklı şeyler düşünmeye iter ki bizim çözüm sürecinden kastımız her iki tarafın öncelikle iyi niyetle ve karşılıklı güvenle uzlaşı noktalarını çoğaltacak bir sürecin başlatılmazsı gerekir ki biz de buna müzakere süreci diyoruz.

-Bu adımlar için süre nedir, ne zaman atılmalı ki bu adımlar sizin bahsettiğiniz tehlike yaşanmasın?

DERHAL BAŞLAMASI GEREKİYOR

Öncelike müzakerelerin derhal başlaması gerekiyor. Müzakereler derhal başlatılırsa AKP'nin bu konuda önemli bir adım attığı düşünülebilir. Dolayısıyla müzakerede konuşulacak gündem maddelerine artık geçilebilir ve sorunun esasına inilebilir. Bunlar düşünüldükten sonra ancak karşılıklı bir adım atma süreci oluşur. Aksi taktirde AKP'nin tek yanlı beklentileri ya da tek yanlı tasarrufları çözüm süreci anlamına gelmez. Bizim bir süre vermemizin bizim açımızdan bir anlamı yok, önemli olan tarafların irade beyanlarıdır.

Sayın Öcalan; "Biz müzakereler başlatıldığında bu işi fazla geciktirmeyeceğiz, en geç Nisan'a kadar uzlaşma çıkması için çaba göstereceğim" diyor. Aynı iradeyi hükümetten, devletten de beklemek bizim en önemli beklentimizdir. Onların bunu söylemesi süreci ilerletir ve sürecin uygulama aşamalarına geçilmiş olur.

-Neden heyetin randevu talepleri sürekli geri çevriliyor, bu ne anlama geliyor?

Bunu bilemiyorum. Ama bizim İmralı'ya giden heyetimiz, hükümetle ve Sayın Öcalan'la görüşme konusunda her zaman hazırlar. HDP tarafı, Kürt tarafı, diyaloğun ve müzakerelerin sürdürülmesi için elinden geleni yapacak.