Radikal'e konuşan Nazlı Ilıcak, Dört Bir Taraf programındaki gerilim ve polemiklerin perde arkasını, program sonrası olanları anlattı...
Abone olİNTERNETHABER.COM
AK Parti cemaat kavgasında cemaatten yana aldığı tutumla dikkat çeken Nazlı Ilıcak, Radikal sinden Armağan Çağlayan'a verdiği röportajda hem gündemi hem de aldığı eleştirielri yorumladı. Ilıcak, CNN Türk'te yayınlanan ve polemikleri gündeden düşmeyen Dört Bir Taraf programının perde arkasını anlattığı röportajda Nagehan Alçı ile olan dostluğunun geldiği noktayı da paylaştı.
GAZETECİYİZ FİKİRLEMİZİ SAVUNUYORUZ
Sizi ‘Dört Bir Taraf’ta her gördüğümde “Ne kadar sağlam sinirleri var bu kadının” diyorum.
Siz show dünyasında olan birisiniz. Bilirsiniz ki o bizim özel hayatımız değil, bir tartışma zemini. Evde olan bir tartışma insanı çok daha fazla etkiler ama televizyon ekranında kişisel bir şey konuşulmuyor. Benim üzüldüğüm nokta tartışma sırasında bu eksenin kişisel bir zemine çekilmesi. “Sen falancanın avukatısın, filancayı savunuyorsun” gibi cümleler damgalamadır. Netice itibariyle hepimiz gazeteciyiz ve fikirlerimizi savunuyoruz. Ben hayatım boyunca inanmadığım hiçbir düşünceyi savunmadım. Hatalı değerlendirme yapmış olabilirim ama her zaman inandığım fikri sonuna kadar savundum. Dengeli götürmek gibi bir çabam olmadı. Dengeli götürmek şahsi menfaatini kollamak gibi oluyor.
KANAL D'DEKİ PROGRAMDA SEVİYELİ BİR İŞ YAPIYORUM
Bu hafta dikkatimi çekti, Abdülkadir (Selvi) Bey size ‘Sen git, öteki kanalda (Kanal D) yaptığın programlar gibi programlar yap’ gibi popüler kültürü aşağılayan şeyler söyledi. Sonuçta popüler kültür de bu ülkenin bir kültürü…
Kaldı ki ben Kanal D’de seviyeli bir iş yaptığımı düşünüyorum. Orada ne yapıyoruz? Memleketin önemli sanatçılarıyla, iş adamlarıyla, politikacılarıyla sohbetler gerçekleştiriyoruz. Ben aslında kendim de öyle bir insanım. Örneğin, bir programda dans ediyorum. Zaten ben kendi hayatımda da dans eden bir insanım. Onu mu yadırgıyor da öyle diyor yoksa popüler kültürü küçümsediği için mi öyle diyor anlayamadım. Ben Kanal D’de siyasi kimliğimin dışında bir Nazlı Ilıcak olarak görünüyorum. Kendimin olduğu gibi sanatçıların da farklı yönü görülüyor. Sadece bir köşe yazısına, siyasete sığabilir mi koca bir dünya?
PROGRAM BİTTİKTEN SONRA NELER OLUYOR?
Bütün gerginliklerden sonra program bitince hiçbir şey olmamış gibi mi oluyor her şey?
Bittiği an biraz küslük oluyor. Özellikle 17 Aralık’tan sonra böyle oldu. Daha önceden programdan sonra ‘Allahaısmarladık’, ‘İyi geceler’ gibi selamlaşmalar yapılıyordu. Fakat 17 Aralık’tan sonra ‘İyi akşamlar’ denilmeyebiliyor. Nagehan ve Abdülkadir Bey ile tartışıyorum programda. Benim Nagehan’la program dışı ilişkilerim de oldu. Onları dost kategorisine koyuyorum, aile olarak da tanıyorum. Kendisine de söyledim, bu bizim işimiz, inandıklarımızı tartışıyoruz. Bu geçici bir dönemdir, benim bir dostluğum varsa zaten kolay kolay terk etmem. Ama şu dönemde özel hayatımızda dostane bir ilişkiyi sürdürecek durumda değiliz. Tabii ki bu dönemler gelip geçecek. Abdülkadir Bey ile iş icabı orada bulunuyoruz. Ne o beni bir dostu olarak görüyor ne de ben onu… Küsmek derseniz hayatımda hiç kimseye küsmedim. Mesela bizim Uğur Mumcu’yla 80 öncesi çok şiddetli kavgalarımız olmuştu. 12 Eylül’den sonra Uğur’la dedik ki ‘Biz kavga ettik, asker geldi el koydu’. Bu kutuplaşmanın yararsızlığını da gördük. Bugünkü kutuplaşma da yanlış bir kutuplaşmadır. Maalesef ki bu kutuplaşma tepeden beslenen bir kutuplaşma. Bir gün sona erecek. Çünkü Türkiye’nin sinirleri bu gerginliği kaldırmaz.
SEÇİM SONUÇLARININ UMUTSUZLUĞA KAPILMAMAK LAZIM
Bu seçimden sonra derin bir umutsuzluğa kapıldım.
Bence hiç kapılmamak lazım. Halkın haber almasının ve aydınlanmasının önü kısmen kesiliyor. Farklı bir şartlanmayla gerçekleri görmesi engellenmeye çalışılıyor. Bizim bildiğimiz ve gördüğümüz olaylar serbestçe tartışılabilse tablo çok farklı olur. Yargının önünü kesiyorlar, yargılayamıyor. Twitter’da, YouTube’da, merkezi olmayan medyada bazı şeyler konuşuluyor ama tüm kanallarda gümbür gümbür 17 Aralık Operasyonu’nun konuşulabilse halk gerçekleri çok daha rahat görecek. Durum böyleyken inanmamayı tercih ediyorlar.
Belki alternatif de yoktur.
Alternatif her zaman çıkar. Ben bu alternatif lafını Özal zamanında da çok duydum.
Kadri Bey çok geriliyor zaman zaman.
O da kendini kontrol etmeye çalışıyor. Ergenekon dönemlerinde Nagehan sözünü kesince Altan çok sinirleniyordu. Kendisi çok nazik bir insandır. En ufak söz kesilmesinden rahatsız oluyordu. Nagehan’la takışıyorlardı. Bu dönemlerde ben hedefteyim. ‘Paralel yapı temsilcisi’ oldum. Hükümetin de baş hedefi paralel yapı. Dolayısıyla ben de baş hedefe oturtuluyorum. Tüm bunları söyleyebilmek tuhaf bir hadise. Paralel yapının varlığına ben inanmıyorum. Telefonlar dinlenip hükümeti yıkmak üzere gizli toplantılar yapıldığı söyleniyor. Sen bunun delilini ortaya koy, ben zaten buna karşı dururum. 17 Aralık’tan bugüne kadar hiçbir insanla ilgili hiçbir delil çıkmadı. Bir böcek hikayesi var 29. ayını doldurdu. Üç ay öncesine kadar ‘Göreceksiniz neler çıkacak’ deniyordu. Çıksın. Somut delillerle hepimiz lanetleyelim.
NAZLI ILICAK BEYAZ TÜRK MÜDÜR?
Siz kendinizi beyaz Türk olarak tanımlar mısınız?
Yabancı dil bilen, yabancı okullarda okumuş beyaz Türk ise benim için de bu yakıştırma yapılabilir. Beyaz Türk şuysa; diğerinin ötekeleştiren, ezen, tepeden bakan, onlara hayat hakkı tanımayan o zaman ben beyaz Türk tanımının içine girmem.
Dün gazetede ‘3. Köprü’nün yapılmasını istemeyen beyaz Türklerin villaları’ diye bir haber vardı.
Bir de şey var, sit alanını birden üçe düşürerek Urla’da villa yapmak isteyen siyah Türkler var. Onlara ne diyeceğiz (Gülüyor).
ERDOĞAN KÖŞK'E ÇIKACAK MI?
Sizce Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olacak mı?
Bence yüzde yüz aday olacak. Ama cumhurbaşkanı seçilir mi bilmiyorum. Herkes seçilecek diyor. Benim bir tahminim yok. İnsanlar onu başbakan olarak icraatçı mevkide görmek ister de acaba bu kadar kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı bir dili cumhurbaşkanı makamında görmek ister mi? Bunlara bakmak lazım. Ben kamuoyu araştırmacısı değilim.
BENİM ÇEVREM NAGEHAN'I KABUL ETMEZ
Bence Türkiye’de en iyi kamuoyu araştırmacısı gazeteciler...
Ama biz şimdi kendi çevremize mahkumuz. Benim çevremde hiç kimseye rastlamıyorum Tayyip Erdoğan’ı seven.
Nagehan Hanım var!
Nagehan Hanım’la şu anda aynı çevrede dolaşamıyoruz. Benim çevrem onu kabul edecek durumda değil onun çevresi de beni...
RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN