BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55
HABER /  GÜNCEL

Nail Keçili 5 yıllık sırrı açıkladı

"Tantan, Berna Yılmaz'ı kaçıracaktı" diyen Nail Keçili, Vatan Gazetesi'ne bu olayın perde arkasını anlattı. Keçili'nin sözleri, 5 yıllık bir sırrın aydınlanmasına neden

Abone ol

Cenajans'ın sahibi Nail Keçili, önceki gün kızı Nazlı Keçili aracılığıyla dört büyük gazetenin genel yayın yönetmenine bir mektup gönderdi. Siyaset ve işdünyasına bomba gibi düşen bu mektubu dün sadece VATAN yayınladı. VATAN'la görüşen Keçili önemli açıklamalar yaptı: * "Mesut Bey ile kapıları kapatıp 5 saat taşları ortaya döktük." Mektubunuzdan bir cümle. Ne zaman, nerede, kimin aracılığıyla? Ben bu işin bana Mesut Yılmaz ve Sadettin Tantan tarafından yapıldığını kendi istihbaratımla tespit ettim. Birgün Şarık Tara beni ziyaret ettiğinde kendisine Mesut Yılmaz'a duyduğum kızgınlığı anlattım. Bunun üzerine Şarık Bey İstanbul'da Yılmaz'a konuştuklarımızı anlatıyor. Mesut Bey de "Gel seninle hesaplaşalım" diye beni aradı. Beyin damarlarımda yüksek tansiyona bağlı hasar oluştuğu için tarihleri hatırlamıyorum. Ama 2003'tü. Yılmazlar'ın Beykoz'daki evinde eşi, ben ve Mesut Bey biraraya geldik. Tam beş saat boyunca konuştuk. * Mesut Bey görüşmeyi neden kabul etti? Onun da çoluğu çocuğu var, o da bir insan neticede. Demek o da anlatmak istedi. Söylediklerimden ajite oldu demek ki... * Konuşmanız bir daha kimseye açıklanmamak üzere değil miydi? Hayır, öyle bir şerh koymadık. Olamaz da... Bunlar benim 40 yıllık emeğimi, hayatımı yok eden bir hikayenin ayrıntıları. Bunları konuşmamak diye bir şey olamaz. * VATAN'ın manşetinin ardından, Mesut Yılmaz size kızmış olabilir mi? Aradı. "Nedir bunlar" diye sordu. Ben de kaçırılma hikayesini kastettiğini zannederek "Konuştuk ya" diyecek oldum, o hemen "Yok onu söylemiyorum. Onu sana Berna anlatmıştı, biliyorum. Ben sana siyasi bir şey yapmadım, onu için aradım" dedi. Böyle bir konuşma geçti aramızda. Zaten kızması söz konusu olamaz. Bana kim tepki gösterirse benden aynen karşılığını alır artık. Konuşmaya devam ederim. * O beş saat boyunca tansiyon nasıldı? Hayır, son derece medeniydik. Benim bazen sesim yükseldi ama görüşmeye devam etmek üzere, el sıkışarak ayrıldık. * Daha sonra hiç görüştünüz mü? Hiç. İçime sindiremiyorum hala. Hala affedemiyorum. * Niye bu kadar kızgındınız Mesut Bey'e? Çünkü Tantan'a mani olmadı. Kendisi de söyledi. Tantan gidip -Hanımefendi de varken- bir öğle yemeği sırasında-, "Nail Keçili'yi alıyoruz" dediğinde sessiz kalmış. Müdahil olmamış. Oysa kimin ne iş yaptığını bilmez mi? Bu kadar yıldır beni tanımıyor muydu? Avusturya Lisesi'nden arkadaşım üstelik. O adamı niye alıyorsun, doğru yap şu işi diyemez miydi? * Niye dememiş peki, sordunuz mu? Sordum tabii, "Bana niye gıcıktın" dedim. * Aynen bu cümleyle?.. O da ben de açık sözlü insanlarız. Ben ona "Niye gıcıktın" dedim, o da "Çünkü senden nefret ediyordum" dedi. * Yılmaz sizden niye nefret etsin ki? Kendisi bizzat anlattı; beni Özal zamanından beri sevmezmiş. Ben de biliyordum zaten sevmediğini. Anlıyordum. Bana bu konuda çok gaddar olduğunu söylerlerdi, birgün sana zarar verebilir derlerdi hep. * "Özal sizin görüşlerinize değer veriyor, Yılmaz'a pek itibar etmiyor..." Sebep böyle bir şey miydi acaba? Bunu herkes söylüyordu. Özal gerçekten her şeysini bana danışırdı. Yılmaz'la da birbirlerinden nefret ederlerdi. Genel başkan olduktan sonra Yılmaz gitti, Fransız reklam ajansıyla anlaştı. Ben de ortada kalınca Çiller'e gittim. Zaten o meseleden de bana kızgınmış. Niye... Çiller'e seçim kazandırdım diye... * Ama çalışma sözleşmesini kendisi iptal etti demediniz mi? Tabii, ben zaten hep izin alarak yaptım bu geçişleri. Özal'la çalışırken gidip Demirel'den izin aldım. Zincirbozan günleriydi. O da bana "Evladım git Özal'a. Bizden daha bir şey olmaz" dedi. Çiller'e giderken de Özal'a sordum. Kendisi Cumhurbaşkanı, Yılmaz genel başkan olduğunda rahmetli bana "Bu seninle çalışmaz Nail. Sen Çiller'e git" demişti. Yılmaz hayatımla oynadı * Bir tür kıskançlık krizi mi bu yani? O yüzden mi siz içeri girdiniz? Kıskançlık mıydı bilmiyorum, o kadarına bir şey diyemem. Ama sonuçta göz göre göre benim hayatımla oynandı. * Beş saat boyunca Yılmaz size ne anlattı? Tantan'dan kendisinin de ne kadar çok çektiğini anlattı. Tantan'ın kendisine rağmen göreve getirildiğini söyledi, kendisinin de ona mani olamadığını söyledi. * Kim getirtmiş göreve? Tantan'ı Hüsamettin Özkan çok istemiş. * Ama sonra Özkan'ın da zarar gördüğü bir süreç yaşanmadı mı? Tantan öyle bir insandır. Özkan da yanıldı. * Yılmaz'la Tantan'ın hikayesi nedir? Tam olarak aralarında ne geçtiğini bilmeme imkan yok tabii ama Yılmaz'ın dediği şu: "Tantan öyle bir insandır ki, kime ne yapacağı belli olmaz. Bana da çok zarar verdi. Karım bile kaçırılmaya kalkışıldı." * Bu inanılmaz bir iddia. Bir İçişleri Bakanı, parti genel başkanının, Başbakan Yardımcısı'nın eşini kaçırtmaya teşebbüs eder mi? Onu Yılmaz'a soracaksınız. Kendileri anlattı bana da... Ayrıntılarını ben anlatamam. * Ama mektuba öyle bir cümle koyuyorsunuz ki, kedinin önüne ciğer bırakır gibi... "Mesut Yılmaz bana'Karımı bile kaçırtmaya kalktı'dedi" diye siz yazmışsınız zaten. Bunu da anlatmanız gerekmiyor mu artık?.. Bana anlatıldığı kadarıyla Berna Hanım'a, -ki kendisine saygım sonsuzdur- korumalar gelip "Anneniz hastaneye kaldırılmış, sizi götüreceğiz" diyor. Berna Hanım bir arabaya atlayıp hastaneye gitmek üzere yola çıkıyor. Fakat araç ara sokaklardan falan geçmeye başlayınca Berna Hanım şüpheleniyor. Vali'yi falan arıyor. Böylece kurtuluyor olaydan. * Bu iddiayla ilgili Tantan dava açabilir... O dava açarsa ben beş dava açarım. Ben anlatmıyorum ki... Olayı yaşayanlar anlatıyor. Valilikten, korumalardan çıkmaz mı bu olay ortaya? Araştırılırsa çıkar. * Nail Bey, siz Sadettin Tantan'la ilgili tam olarak ne hissediyorsunuz? Nefret ediyorum. Ve ömrüm boyunca da bana yaptıklarını unutmayacağım. Bana bir şey olursa, -Tantan sever öyle şeyleri- çocuklarım unutmayacak. Ve şimdiden de söylüyorum, bana bir şey olursa sorumlusu Tantan'dır. * Neden size bir şey yapmayı istesin ki? Çünkü o da benden nefret ediyor olmalı. Başka türlü nasıl bunları yapabilir? Suçsuz bir insana bu muameleyi nasıl reva görebilir ki? Gözaltına alındığım gün tansiyonum 28'e çıktı. 25 yazdım mektupta inanmazlar diye. Tam 16 polis otosu evimin önünde, nasıl çıkmasın? Polisler telsizden Tantan'a sordular. Onun sesi, duyuyorum. "Efendim hastaymış, kendi arabasıyla gelmek istiyor" dediler. "Reno'ya bindirin" dedi. Benden bu kadar nefret ediyor. * Neden peki? Sizi nereden tanıyor? Benim tahminim şu: Bir tarihte ABD'li 22 işadamı geldi. Türkiye'de iş yapacağız. Birlikte gece kulübü Havana'ya gittik. Gece yarısı Robocop'lar kulübü bastı. Neymiş, 12.00'de kapatmaları gerekiyormuş. Adamlar da kimliklerini, pasaportlarını otellerinde bırakmışlar. Adamlara öyle bir muamele yaptılar ki... Çekip gitti onlar da... Asıl bu yüzden Tantan Efendi'nin DGM'de yargılanması gerekiyor. Milyonlarca dolarlık işi kaybettirdi Türkiye'ye * Nefret meselesi nereden çıktı? Ertesi gün ben de dahil olmak üzere birçok kişi bu olayı kınayan açıklamalar yaptık. O zaman bana takmış kafayı. "Bitireceğim bu adamın işini" diyormuş. Hatta "Atarım arabasının bagajına eroini, alırım içeriye" bile demiş. * Siz nereden öğreniyorsunuz bunları? Benim de korumalarım var, benim de tanıdıklarım var. Ciddi yerlerden duyuyordum bunları. Bırakın onu, bütün Arnavutköy halkı söylüyor. İkimiz de orada çok bulunduğumuz için oradaki esnafa bile söylüyormuş "Ben bunu bilmem ne yapacağım" diye... Gidip soralım oradaki börekçiye, köfteciye... Hepsi söylüyor. * Sizin bu hikayeleriniz hep psikolojik nedenlere mi dayanıyor yani? Yılmaz nefret ediyor, Tantan nefret ediyor... Evren'in gözleri doldu Anladığım şu: Haddimi aştığım, birilerinin ayağına bastığım zannıyla bana bu yapıldı. * Bir dönem art arda işadamları kelepçelenip cezaevine götürüldü. Bunu arılayabildiniz mi? Birisi düğmeye mi bastı? Ya da kim bastı? Türlü komplolar var. Tantan'ın başbakan olmak için ya da onun başbakan yapılması için planlandığı bile söyleniyor. * Asker tarafından duyum aldınız mı? Bakın hapisten çıktığımdan beri bana en çok destek olanlar arasında Kenan Evren yer aldı. Yazlıklarımız Marmaris'te. Birgün yine anlatırken gözleri doldu Evren'in, benden metanetli olmamı istedi. Eğer asker hatam olduğunu düşünse Evren benimle görüşür müydü? * Sizce kilit isim kim? Kim konuşursa her şey daha çok açığa çıkacak? Hüsamettin Özkan. Çok müstesna bir insandır o. O çok özel birisidir. Aslında bu haksızlığa uğrayan herkesin konuşması gerekiyor. * Siz Cavit Çağlar'a "Cavit Abi" diyorsunuz. Ona da "Abi anlat" diyor musunuz? Diyorum ama onların işi daha zor. Onlar banka sahibiydi. O da anlatmak istiyor. * Murat Demirel'e sinir oluyor musunuz? Oluyorum tabii. Olmaz mıyım? Ben bankacı değilim, bir şey değilim başıma ne işler geldi. Tantan görüşmedi * Hiç görüşmüyor musunuz? Mecburen, davayla ilgili. * Arkadaş değil miydiniz? O da yalan. Tabii ki görüştüğüm bir insandı. Ama bu yıllara dayalı bir dostluk değildi. Bir gazete bir fotoğraf yayınladı. Murat Demirel'le ben yan yanayız. "Yıllara dayalı dostluk" diye verdiler. Oysa o fotoğrafın ucunda Evren de vardı. Onu kesmişler. O gazetenin patronuna rağmen, onun ricasına rağmen o fotoğraf yayınlandı. Demek ki ısrarla yayınlayan genel yayın yönetmeni bir yerden emir aldı. Aynı şekilde Dinç Bilgin'e de çok kırgınım. O da beni Etibank meselesinde üzdü. * "Paranın Allah'ı yoktur" derler ya, gerçekten yaşadınız mı bunu? Yaşadım tabii. Vehbi Koç'la çok iyi tanışıklığımız vardı. Mustafa Koç arkadaşımdı. Hiçbir şekilde arkamda durmadı. Sabancılar'ın şirketleri anında ilişkilerini bitirdi. Beni TÜSİAD'dan atmaya çalıştılar. * Kirlendiğinizi mi düşündüler acaba? Herhalde ama, Dinç Bilgin'i atamadılar. * Niye? Yemedi çünkü. Beni Sedat Aloğlu, Dinçkök kardeşler, Selçuk Yaşar korudu TÜSİAD'da... Ama ben ayrıldım. * Peki siz ne olursa rahatlayacaksınız? Tantan bana bunu niye yaptı? Bunu öğrenmek istiyorum. Beni kim d..zdü? Ve bunun ölçütü neydi? Bunu öğrenmeliyim. Hakkım bu... * Tantan'a hiç sormadınız mı? Hiçbir zaman konuşmadı benimle. Hala da konuşmuyor. * Bir araya gelmek mi istiyor musunuz? Gazetenizde bir araya getirin bizi, iki medeni insan gibi konuşalım. Duyduğuma göre şimdilerde "Biz dolduruşa geldik" diyormuş. * Kime demiş bu lafı? Eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel'e... Açın, sorun. Kendisi benim dostumdur. Tantan da neden yaptığını anlatsın bana. Mesut Yılmaz, ama doğru ama yanlış çıktı erkek gibi karşıma. O da çıksın. Ama gelmez. * İzin verirseniz şimdi arayayım, belki de kabul eder. Kabul ederse konuşacak mısınız? Hemen arayın lütfen. Ama telefonu bana vermeyin. (Gerçekten de Tantan'ı arayıp soruyoruz: Nail Bey'le birlikteyiz. Sizinle bir araya gelmek, görüşmek istiyor. Böyle bir şeyi kabul eder misiniz? Yanıtı net oluyor: "Bunu geçelim. Söyleyeceğiniz başka bir şey var mı?" Bu kısa konuşmanın ardından Keçiliyle röportaja devam ediyoruz.) * Kabul etmedi. Ben size söylemiştim. * Sabah konuştuk, kendisi yargıya başvuracakmış zaten. O bir başvuruyorsa, ben on başvururum. * Siz Tantan'ı ağır suçlamalarla itham ediyorsunuz ama sokakta da insanların "Eline sağlık, senin sayende yolsuzlukların üzerine gidildi" dendiğine de bizzat tanık oluyoruz. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Ben de sokakta yürüyemiyorum, insanların elini sıkmaktan. Gelip bana "Abi yazık ettiler sana" diyorlar. Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök bile mektubu verdikten sonra dün (önceki gün) kızıma "Diğerleri neyse de olan sizin babanıza oldu" demiş. * AKP'yi beğeniyor musunuz? Çok beğeniyorum. Ben böyle olacaklarını çok önceden de biliyordum. * Devletten 10 trilyon alacağınız olduğunu söylüyorsunuz. Onlarla böyle bir irtibata girdiniz mi, meramınızı anlatmaya çalıştınız mı? Dışarı çıksam ertesi gün HaberTürk'te çıkıyorum. Ankara'ya gitsem Fatih Altaylı yazar, "Nail Keçili yine Ankara'da dolaşıyor" diye. * Peki neden şimdi konuşuyorsunuz? O mektubu niye 2 Mayıs'ta değil de 2 Ağustos'ta gönderiyorsunuz? Bu olaylardan sonra inzivaya çekildim. Marmaris'teki yazlığımda yaşamaya başladım. İnsanlardan kaçtım. * Mahçup olduğunuz için mi? Hayır, insanlardan nefret ettim. Buraya gelirken uçakta eskiden birlikte iş yaptığım, görüştüğüm bir grup işadamıyla karşılaştım. Resmen kilolarca ter attım. İstemiyorum insanlarla birarada olmayı. Piyasaya çıkacağım * Ne yaptınız o kadar süre boyunca? At yetiştirdim, sebze yetiştirdim. Ve bunları da kirayla yaptım. Koskoca Nail Keçili kirayla iş yapar hale geldi. * Ve şimdi yine Cenajans'tasınız. Niye? Kızım Nazlı "Gel artık baba, işinin başına geç" dedi. Bana ihtiyacı vardı. Ben de döndüm. * Dönüşüm muhteşem olsun diye mi bu açıklamaları yapıyorsunuz? İş yapacağım insanların benim ne yaşadığımı bilmelerini istiyorum. Ayrıca çok doluyum. Eğer ben ya da benim gibi insanlar konuşmazsa başkaları da aynı şeyleri yaşamaya devam eder diye korkuyorum. Bu, iş dünyasına yapılmayacak bir haksızlıktı ama yaptılar. Mesut Yılmaz da kabul ediyor, "Hata yaptık" diyor. * Ne iş yapacaksınız? Reklamcılık mı? 20 şirketimiz var. İthalat, ihracat... Ayrıca medyaya atılmak istiyorum. * Ortaklık gibi bir şey mi? Evet, şu anda sahibi olamam. Ama piyasaya yeniden bir Nail Keçili olarak çıkacağım * Bu hikayenin sonunda "Beş kuruşluk yolsuzluk yapmadım" diyebiliyor musunuz? Asla yapmadım. Haber : Devrim SEVİMAY Fotoğraf : İlker AKGÜNGÖR Kaynak: Vatan Gazetesi