BIST 9.599
DOLAR 35,24
EURO 36,82
ALTIN 2.961,65
HABER /  MEDYA

Nagehan Alçı'dan AK Parti'ye ilginç eleştiri

Milliyet gazetesi yazarı Nagehan Alçı, Batı medyasında Türkiye aleyhinde çıkan makale ve haberleri köşesine taşıdı.

Abone ol

Milliyet gazetesi yazarı Nagehan Alçı, Batı medyasında çıkan AK Parti aleyhtarı haber ve makalelere ilişkin kaleme aldığı aldığı bugünkü yazısında hükümeti eleştirdi.

Batı medyasında anti-Erdoğan havasının yaygın olduğuna işaret eden Nagehan Alçı, "Özellikle Gezi’den beri Türk hükümetiyle ilgili neredeyse çıkan tek bir olumlu haber yok" dedi.

"Türkiye güçlenerek kendi pozisyonunu yaratabilir hale geldikçe ve yer yer ABD ve İsrail’e meydan okudukça dünyadaki algısı bozulmaya devam edecek. Bunu değiştirmenin yolu kendini güçlü ve Batı’nın anlayacağı dilden anlatmaktan geçiyor" diye Nagehan Alçı, hükümetin bu konuda çok eksik olduğu eleştirisini yaptı.

Nagehan Alçı'nın 'New York Times’ın yazısı' başlıklı bugünkü yazısı şöyle:

HÜKÜMET BU ALANI AŞIRI BOŞ BIRAKTI

New York Times dün bir başyazı yayımladı. Türkiye açısından son derece negatif, keskin ve bence üzerinde durulup, argümanların tartışılması gereken bir başyazı. Son dönemlerde Batı basınında son derece yaygın bir anti Erdoğan havasının mevcut olduğu malum. Özellikle Gezi’den beri Türk hükümetiyle ilgili neredeyse çıkan tek bir olumlu haber yok. Ancak durum böyle diye konuya duyarsızlaşmak ya da yazılanları geçiştirmek olmaz. Zira bence hükümet bu alanı aşırı boş bıraktı. Önemsemedi ve ‘ne derlerse desinler’ kıvamına geldi. Halbuki bence bu büyük bir yanlış. Bu tavır içeride iş yapar da sizin kendinizi dünyaya anlatma meselesini bu kadar boşlamamanız lazım. New York Times gibi bir gazete Türkiye aleyhinde tonu çok sert bir başyazı yayımlıyorsa bu yazının üzerinde durmak ve argümanları tartışmak gerek...

Yazının başlığı ‘Türkiye NATO’dan kopuyor mu?’. Esas itibarıyla üç argüman üzerinden Türkiye’nin NATO’ya mesafe aldığı tezi ileri sürülüyor yazıda. Birinci tez Türkiye’nin IŞİD konusunda ABD ile yeterince işbirliği yapmadığı. Bu tez zaten aylardır ileri sürülüyor. Ancak işin tuhafı yazıda somut bir bulgu ya da yeni bir şey yok. Yalnızca ‘Zaten uzun sınırını kapatması beklenemez, üstelik geçişleri de zorlaştırdılar ancak Türkiye ödevini daha iyi yapmalı’ diyerek bir kaçakçının Tim Arango ve Eric Schmidt’in haberinde yer alan ifadesini koymuş. O kaçakçı da diyor ki: ‘İşim eskisine göre çok zorlaştı ama bazen sınır görevlisi görmezden de geliyor’ Hepsi bu kadar. Üstelik bu argüman Erdoğan’ın giderek otoriterleştiği iddiasıyla süslenmiş. IŞİD’le ne ilgisi var? Anlamak mümkün değil... Tabii yazının devamını okumazsanız. Zira hemen sonraki paragraf amacı belli ediyor. Diyor ki: ‘Türkiye askeri üslerini açmalı ve ABD’nin başını çektiği koalisyona askeri destek vermeli’. Yani Türkiye bu savaşa katılsa Erdoğan bir anda onların gözünde otoriterlikten demokratlığa mı geçiş yapacak?
Halbuki asker sınırları kameralarla tamamen kontrol altına almış durumda. Kaçakçının bahsettiği görmezden gelme gümrük kapılarında olabilir, deniyor. Türkiye şu an sınırlarını kontrol altına alarak, üslerini lojistik destek anlamında açarak, mesela Kobani’de peşmergenin hem geçişini sağlayarak hem de orada yaralananları kendi topraklarında tedavi ederek IŞİD’e karşı önemli bir destek sağladı. Türkiye olmasa Kobani IŞİD’in elinden alınabilir miydi?

TÜRKİYE BATI'NIN POZİSYONUNA TERS HAREKET EDİYOR

Ancak şunu da bu haberi yaparak Türkiye’yi savaşa sokmaya zorlamaya çalışanlara hatırlatmak gerek: Türkiye bu coğrafyanın bir parçası olduğu için ABD liderliğindeki koalisyona askeri destek vermek ya da bombardıman için üslerini kullandırmak istemiyor. Zira bunun orta vadede çok ciddi zarar vereceğini düşünüyor. İsrail ve ABD ne kadar zorlamaya çalışırsa çalışsın sonuç değişmeyecek...
Gelelim diğer iddialara. Çin’den füze savunma sistemi alınacağı, bunun NATO sistemine entegre edilmeyeceği söyleniyor haberde. Halbuki bu konu epeydir konuşuluyor. Hürriyet’in başarılı dış politika yazarı Verda Özer Ankara’da görüştüğü yetkililere dayanarak 28 Şubat’taki yazısında şu bilgileri vermişti mesela: İhalede 4 teklif yarışıyor. Çin şirketi CPMIEC, Rus Rosoboronexport, Fransa-İtalyan ortaklığı Eurosam ve ABD’li Raytheon. ABD ve Rusya yüksek fiyat verdiği için baştan elenmiş, geriye Çin ve Fransa-İtalya kalmış. Çin en avantajlı gibi görünse de Özer’in görüştüğü kaynaklar ağırlığın Fransa-İtalya’ya kaydığını söylemişler. Yani Çin’den alım kesinleşmemiş olduğu gibi, başka bir olasılık güçleniyor ve üstelik Çin’den dahi alınsa NATO’ya entegre edilebileceği açıklaması yapılmış.
Son olarak da Rusya ile yapılan gaz anlaşmasına değiniliyor. Türkiye’nin Ukrayna konusunda Batı’nın pozisyonuna ters hareket ettiği söyleniyor.

Kısacası, ‘Tamamen ABD ve İsrail’in güdümünde hareket eden bir Türkiye istiyoruz’ demenin dolambaçlı hali dün New York Times’ta başyazı olarak yayımlandı. Ancak bu, yazıyı görmezden gelmemiz gerektiği anlamına gelmiyor. Türkiye güçlenerek kendi pozisyonunu yaratabilir hale geldikçe ve yer yer ABD ve İsrail’e meydan okudukça dünyadaki algısı bozulmaya devam edecek. Bunu değiştirmenin yolu kendini güçlü ve Batı’nın anlayacağı dilden anlatmaktan geçiyor. Hükümet bu konuda çok eksik...