Müzakerelerin çetin geçeceği kesin. İngiliz gazetesi Financial Times hukuki ve diplomatik dili bir kenara bıraktı. Halkın anlayabileceği bir fıkra ile durumu özetledi.
Abone olİngiltere'nin önde gelen ekonomi-politika gazetesi Financial Times (FT), Türkiye’nin bugüne dek bir AB adayına sunulmuş en ağır testle karşılaşacağını öne sürdü. AB Komisyonu’nca onaylanan müzakere çerçeve metninin içeriğine değinen gazete, alınan kararın ’imtiyazlı ortaklıktan’ çok, ’ucu açık’ bir süreç olduğuna dikkat çekti. Gazete, AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in, "Müzakere süreci süphesiz oldukça uzun ve yorucu bir yolculuk olacak, ancak bu yolculuk süreci, ulaşılacak nokta kadar önemli" sözlerine yer verdi. Türkiye’nin, 3 Ekim’de başlayacak müzakere sürecinde, reformlara devam etmesinin zorunlu olduğu belirtilen Daniel Dombey ve Vincent Boland imzalı yazıda, "25 üye ülkenin onaylaması gereken Komisyon taslağına göre, Türkiye’nin söz vermekten ziyade, planladığı reformları hayata geçirmesi gerekecek" denildi. Çerçeve metninin hükümetlere sunulmasıyla, belge üzerinde Türkiye aleyhine değişiklikler yapılabileceğini de belirten FT, Avusturya ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin bu değişiklikleri yapmaya hazır olduğunu, ancak AB Dönem Başkanlığı’nı devralacak İngiltere’nin bu girişimleri şüpheli bulduğunu ifade etti. FT, bir diplomatın “Üye ülkeler çerçeve metnini ellerine aldıklarında, metnin içeriği daha da olumsuzlaşacak'' sözlerine yer verdi. FUTBOLCU ERDOĞAN KARİKATÜRÜ Financial Times gazetesi, konuyla ilgili yayımladığı bir başka yazıda ise, futbola düşkünlüğüyle tanınan Başbakan Erdoğan’ın, AB takımına gol atmaya çalışan bir karikatürünü yayınladı. Karikatürde serbest vuruş yapmaya hazırlanan Erdoğan’ın, kale çizgisine dizili 20’nin üzerinde AB takımı oyuncusuna neredeyse ’imkansız’ olan bir gol atmaya çalışırkenki hali resmedildi. Quentin Peel tarafından kaleme alınan alınan makalede ise, çerçeve metninin, müzakerelerden önce, hala 25 üye ülkenin onayından geçmesi gerektiği hatırlatıldı. Peel yazısında, "Zavallı Türkiye. 42 yılı bekleme odasında geçirdikten sonra müzakerelere başlaması daha da kötü olacak. Metnin hala 25 üye ülke tarafından onaylanması gerekiyor ve Fransa ile Hollanda referandumlarının ardından bu onayın verilmesinin kesin olduğunu söylemek zor" dedi. Hollanda ve Fransa’da yapılan referandumlardan çıkan olumsuz sonuçların Türkiye karşıtlığıyla doğrudan bir ilgisi olmadığını belirten Peel, "Asıl sebep, seçmenlerin AB’nin genişlemesine karşı olmasıydı. Türkiye’ye değil" dedi. ’TÜRKİYE’DE BIKKINLIK ARTIYOR’ Yaşanan bu sürecin ardından Türkiye’de ’bıkkınlık’ ve ’artan bir milliyetçilik’ yaşandığını öne süren Peel, "Türkler, Avrupa’nın adilce davranmasını ve müzakerelerin başlatılması için hazır olmasını istiyor. AB’nin asıl korkusu ise üyelerin, Türkiye’nin girmesini istemedikleri için giriş engellerini süreki yükseltmesi, ancak müzakereler ilerledikçe Türkiye’nin milli haysiyetini kırıcı durumlar daha da kötüleşecek. Onlar buna ’müzakere süreci’ deseler de gerçek öyle olmayacak" diye yazdı. ’TÜRKİYE KIBRIS’TA ASKER BULUNDURDUKÇA ÜYELİK DÜŞÜNÜLEMEZ’ Müzakere sürecinde hassas bir konu olan Kıbrıs’ın Türkiye’nin karşısına çıkarılacağını belirten Peel, Türkiye’nin Kıbrıs’ta askeri oldukça birliğe girmesinin mümkün olmadığını savundu. Peel, "Türkiye’nin Kıbrıs’ta askeri bulundukça birliğe girmesi düşünülemez, ancak çekilmesi ise milli bir yenilgi olarak görülür" dedi. Peel, bir diğer tehlikeli talebin ise Türkiye’nin Ermenistan sınırını açması ve 1915’teki olaylarla ilgili suçlamaları objektif biçimde araştırması olacağını yazdı. Asıl siyasi gerçeğin AB’nin genişleme sürecini sindirebilmesi olduğuna dikkat çeken Peel, "Gerçek şu ki AB’nin genişlemeyi sindirme zorluğu seçmenleri ve hükümetleri daha savunmacı ve milliyetçi yapıyor. Bu Türkiye’nin muhtemel üyeliği için bir tehdit oluşturuyor" dedi. Türkiye’nin stratejik konumunun birliğe özellikle ekonomi ve savunma alanlarında yarar sağlayacağını belirten Peel, ancak Ankara’nın hiçbir şekilde ’ikinci sınıf’ üyeliği kabul etmediğini de kaydetti. Peel, Avrupalı seçmenlerin birliğe ekonomik ve savunma alanlarında güç katacak Türkiye’nin bu yararlarının farkında olmadığını, çünkü onların işsizlik ve ucuz rekabet gibi konularla daha fazla ilgili olduklarını belirtti. 'AB İKİLEMDE’ AB’nin şu an bir ikilem yaşadığına değinen Peel, "AB kabul edilmez iki alternatif arasında sıkışmış durumda. Türkiye ile müzakereleri askıya alıp büyük bir milliyetçilik akımıyla karşı karşıya kalabilir, ancak daha kötüsü, Türkiye ile 10 yıl müzakere edip başarılı bir sonuca ulaştıktan sonra, Fransa ve Avusturya’daki referandumlarla üyeliği reddedebilir'' dedi. Peel, “Avrupalı liderler gerçekten Türkiye’nin üyeliği konusunda samimiyse, sokağa çıkıp bu fikri seçmenlerine de satmalılar. Ama bu sorumluluğu haleflerine bırakmaları tehlikesi var'' yorumunu yaptı.