BIST 9.109
DOLAR 34,24
EURO 37,63
ALTIN 2.921,56

Müzakere Değil Münazara Olur

İmralı ile başlatılan görüşmeleri konuşuyoruz bir haftadır. Oysa bir ay önce Öcalan’ ı asma noktasındaydı hükümet. Bugün ise diğer müzakere görüşmelerinden farklı olarak, Öcalan merkezli bir çözüm arayışına girildi. Bir ülkenin gündemi bu kadar hızlı deği

 

İmralı ile başlatılan görüşmeleri konuşuyoruz bir haftadır. Oysa bir ay önce Öcalan’ ı asma noktasındaydı hükümet. Bugün ise diğer müzakere görüşmelerinden farklı olarak, Öcalan merkezli bir çözüm arayışına girildi. Bir ülkenin gündemi bu kadar hızlı değişiyorsa, hiçbir gündemden umut beslenemez/besleyemem.

Başlayan müzakereleri, Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata’ nın daha İmralı’ da olduğu saatlerde basına servis edilen haber ile duyduk. Bu haberin hemen ardından bu görüşme öncesinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ ın Öcalan ile 2 kez görüştüğünü ve bu görüşmeler neticesinde, BDP’ den belirlenen bu iki ismin İmralı’ ya gittiği ortaya çıktı.

Başlayan bu sürece, “İmralı Görüşmeleri” dendi. Çünkü diğer müzakere süreçlerinden farklı olarak, çözümün merkezine Öcalan konuldu.

Ayyuka çıkan görüşmelerin sonrasında yapılan grup toplantılarında partiler tavırlarını ortaya koydu:

-CHP: Hükümete kredi açıyoruz diyerek sürece destek vereceğini açıkladı. (Gerçi Başbakan Erdoğan CHP kim oluyor da bize kredi veriyor dedi.)

-MHP: Beklenen tepkiyi verdi. Bu süreci karşı olduğunu Bahçeli en ağır ifadeler ile anlattı. Hatta planlanan Silivri ziyaretini, siz terör başı Öcal ile görüşüyorsanız bizde Silivri’ ye gider terörle mücadelenin bir zamanlar başı olan İlker Başbuğ ile görüşürüz diyerek açıkladı.

-BDP: Demirtaş, Kandilin ve BDP ‘nin içinde olmadığı bir sürecin çözüm getirmeyeceği vurguladı. Tutuklular serbest bırakılsın ve Öcalan halkı ile buluşsun dedi. (Demirtaş’ ın İmralı’ ya giden, Türk ve Ata’ dan basın yolu ile haberi oldu izlenimi var bende.)

-AK Parti: Başbakan Erdoğan, yeni başlayan bir şey yok eskiden olduğu gibi şimdide görüşmeler devam ediyor dedi. Öcalan’ ın dışarı çıkarılması gibi bir şeyin kendi dönemlerinde olmayacağının altını çizdi ve terör örgütü sınırlarımızdan çıkmalı dedi.

Basitçe mecliste grubu bulunan partilerin verdiği ilk tepkiler böyleydi. Daha partilerin ilk açıklamalarında çözümden ne kadar uzak olunduğu gösteriyor aslında.

Müzakerenin bu tarafı böyle peki diğer tarafında durum ne?

İmralı görüşmelerinin hemen ardından Karayılan; PKK’ nın sınır dışına çekilmeyeceğini ve barış için silahlı güçler ikna edilmelisi gerektiğinin altını kalın çizgiler ile çizdi.(Bazılarının ifadesi ile frene bastı.)

Diğer taraftan örgütün Avrupa yapılanması, Öcalan’ ın şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini ve telefon ile görüşme imkânı verilmesini, tıpkı Osla’ da olduğu gibi tekrar etti.

Siz her ne kadar Öcalan’ ı sorunun çözümünün merkezine koyup bu yeni sürecin adını “İmralı Görüşmeleri” koysanız da, İmralı artık bu sorunu tek başına çözecek kudrete sahip değil.

Öcalan, tam 14 yıldır içerde ve örgütün üzerindeki otoritesinin eskisi kadar etkili olmadığı aşikâr. Örgütün bu süreçte Öcalan’ ı tavsiye etmeyeceği garantisini hiç kimse veremez. Unutmayalım ki örgüt gücünü sadece eli silahlı militanlardan değil, yıllık 700 milyon doları geçen bir ekonomik güçten de alıyor. Bu gücüde öyle kolay kolay bırakacaklarına inanmak saflıktır.

Müzakere sürecinin barış ile noktalanmasını bende çok istiyorum. Ancak, ne Yeni Anayasa konusunda bile anlaşamayan siyasi partilerin bu sorunun çözümü konusunda uzlaşacağına ne de elindeki silahın ve cebindeki paranın gücünü bırakacak bir örgüt olduğuna inanmıyorum.

Ama müzakerelerin devam etmesini sonuna kadar destekliyorum. Hatta yıllarca sürsün, silahlar sussun masalarda konuşulsun. En azından bu süreçte gençlerimizi toprağa vermeyiz diye umuyorum. Bu bile büyük bir kazanımdır.

Sonuç olarak süreç bir müzakereden çok münazara olacak. Taraflar kendi isteklerini ve kendi görüşlerini sonuna kadar savunacak, uzlaşı değil birbirini alt etme peşinde koşulacak ve bir yerde herkese masadan kalkacak.

---

Adana'da Amerikan Askeri Camiye Girip Kur'an Parçaladı!

İncirlik üssünde görev yapan Amerikan askerlerinin yılbaşı akşamı 10'uncu Tanker Üs Komutanlığı' ndaki camiye girip, ahşap minberi parçaladıkları, camları kırdıkları ve Kuran'ı Kerim'leri parçaladıkları iddiaları var.

Hükümetin bir an önce bu konuda kamuoyunu bilgilendirmesi gerekiyor. Eğer bu iddialar doğru ise, bir an önce sorumluları bulunmalı ve gerekli cezalar verilmelidir.