Mektubu sansürlemediğini belirten Mutlu, köşesinde yer olmadığı için, geriye kalan kısmı bugün yayınladı.
Abone olBaşbakanlık Basın Müşaviri Ahmet Tezcan'ın gönderdiği sitem dolu mektubunun bir bölümünü yayınladığı için eleştirilen Mustafa Mutlu, konuyu yine köşesine taşıdı. Vatan Gazetesi yazarı Mustafa Mutlu'nun yazısı ve mektubun yayınlanmayan bölümü şöyle... Sansürcü de olduk! Başbakanlık Basın Müşaviri Ahmet Tezcan'ın gönderdiği mektubu dün sizlerle paylaşmıştım... Yer darlığı nedeniyle, oldukça uzun olan bu mektubun tamamını yayınlayamadım. Bu nedenle; Emine Erdoğan'ın Atina'daki malûm görüntülerinin yayınlanmaması için TRT ve AA yöneticilerine "rica"da bulunan Ahmet kardeşim, dün bazı internet sitelerine de gönderdiği mektupta, beni "yazısını sansürlemek"le suçlamış... Sevgili Ahmet... Amacım yazını sansürlemek değil, dar sütuna sığdırmaktı. Bu nedenle de senin deyiminle "patron"un olan Sayın Başbakan'a methiye düzdüğün bölümle, defalarca tekrarladığın için çıkarıldığında anlam eksikliği yaratmayacak bölümleri kullanmadım... Madem istiyorsun, al... Dün yayınlayamadığım o satırları aynen koyuyorum: "Ağızdan çıkan lafı olduğu gibi aktarmak yerine kırpıp biçmeyi, eğip bükmeyi, boyacı küpüne sokup çıkarmayı adet edinmiş bir gazetecilik ortamında gazeteler aracılığıyla dert anlatmanın zorluğu yüzünden, doğrudan size yazma gereği duydum." "Şu ana kadar bu görevi sürdürmüş isem, 'hayır'larımın sebebini anlattığımda doğru olanı kabullenmek haysiyetine sahip bir 'patron' ile çalışıyor olmamdan kaynaklanıyor. Yoksa zaman içinde iğdiş edilmiş malum bürokratik yapıya tahammül benim için imkansız olacaktı." "TGC'nin Türkiye Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ni sürekli cebinde ve çantasında taşıyan, neredeyse bütün maddelerini hıfzetmiş bir kişiden böyle bir saçma gerekçe serdedileceğini düşünmek de abes olur kanaatindeyim." "O yetki RTÜK'e ait. Üst Kurul'un hiçbir üyesi bu hükümet ve mensubu olduğu partice seçilmiş değil. Yaptırım yetkisi ve gücü olmayanların ricası nasıl 'sansür' telakki edilebilir?" "Hakkımda temel unsurları bilerek eksik bırakılmış gazete haberlerine dayanarak kanaat oluşturmak ve kamuoyuna açıklamak yerine, 'karşı tarafı' da dinleyerek bir hükme varmaya çalışsaydınız hakça düşünmüş ve davranmış olurdunuz." Gördün mü Ahmet? Demek ki amacım "sansür" falan değilmiş... Haydi, sıra sende... "Bir kadının hassasiyeti" gerekçesiyle kamuoyuna ulaşmasını engellediğin görüntülerin ham kasedini gönder bana! Gönder de, sen de benim gibi "sansürcü" olmadığını kanıtla! Bunu yapamazsan, seni artık hep o "sıfat'la birlikte anacağım...