Irak'ın kuzeyindeki Musul kentinde Doğanlar Havacılık Kulübü üyeleri yamaç paraşütünü yaygınlaştırıyor. Kulüp, Saddam Hüseyin döneminde bulduğu desteğe sahip olmasa da, büyümeye devam ediyor.
Abone olHarika bir bahar günü, hafif bir rüzgarın dokunuşu hissedilirken koşullar, bir dağın tepesinden Irak'ın en tehlikeli kentlerinden biri olan Musul'un dış mahalleleri üzerinde uçmak için uygun.
Peki günlük hayatta yeterince tehlike bulunan bir yerde kim bunu yapmak ister? Bir grup Iraklı maceraperest havacının kurduğu Doğan Havacılık Kulübü'ne giderken öğrenmek istediğim tam da bu.
Açık sarı renkte bir beyzbol şapkası giyen 45 yaşındaki liderleri Kaptan Seba Yasin kolaylıkla seçilebiliyor. Her iki Körfez Savaşı sırasında uçan eski bir askeri pilot olarak, uçma sevgisini sonraki kuşaklara bırakmak için her fırsatı değerlendiriyor.
"Küçük bir çocukken, kağıttan uçaklar yapardım. Odamın duvarları uçak resimleriyle doluydu. Bir uçak sesi duyunca görmek için dışarı fırlardım" diye anlatıyor.
Hükümet desteği özleniyor
Kulübün şu anda 200 üyesi var; bu donanımlarının büyük kısmının Amerikan işgali sırasında tahrip olduğu 2003'e göre büyük bir gelişme. Fakat Kaptan Seba'nın "şanlı günler" dediği, Saddam Hüseyin yönetiminden gelen destekle hatırı sayılır bir güce sahip oldukları 1980'ler ve 1990'lar ile kıyaslanamaz durumdalar.
Kaptan, kulüplerinin ne kadar iyi olduğunu göstermeye çok istekli. Havacılar takımlarını bağlayıp birbiri ardına uçurumun kenarına doğru koşarken onları izliyorum.
Hatalı çıkışlar sıkça oluyor ve böyle durumlarda tepenin eteğine çakılan yamaç paraşütçüleri, bir sonraki deneme için hemen kaldırılıyor. Bu düşüp kalkmalar onların maceracı ruhunu köreltmiyor.
19 yaşındaki Yasin, Kaptan Seba'nın en büyük oğlu ve takımdaki en iyi uçuculardan biri.
Henüz 11 yaşındayken yaptığı ilk uçuşunda babası asgari ağırlığa ulaşabilmesi için bacaklarının etrafına kum torbaları bağlamış. Bu sporu "evlenecek kadar" çok seviyor.
Ayrıca, dünyaya Musul'un başka bir yanını gösterme fırsatı buluyor: "Dünya Musul'u olduğu gibi görmüyor. Dışarıdan bakıyorlar. Güvenlik sorunlarına, terörizme, Amerikan işgaline ve yıkıma odaklanıyorlar. Musul halkının ne kadar sevecen ve eğitimli olduğunu bilmiyorlar. Mısır halkında büyük potansiyel var."
Hava akrobasisi sürerken tepenin sırtında kulüp üyeleriyle gülüşüp şakalaşıyorum. Mizahları ve konukseverlikleri bana Irak'ta savaş ve çatışmadan çok daha fazlası olduğunu hatırlatıyor.
Vali hükümete tepkili
Fakat bu ülkedeki, özellikle Musul'daki tehlikeler, Batılı gazetecilerin günlük yaşamını sürdüren orta sınıftan insanlarla tanışmasını zorlaştırıyor.
BBC'nin Musul'a son ziyaretinin üzerinden dört yıl geçti; o sırada ekip ABD ordusuna eklemlenmişti. Vali beni Musul'u kendi gözlerimle görmem için davet ettiğinde hem istekli hem de tedirgindim.
Benim ziyaretimden yalnızca bir hafta önce bir polisin başı kesilmiş, bir intihar saldırısında dokuz asker ölmüştü.
Ziyaretim göze batmıyor. Bir arabada kendim seyahat ediyorum ve yerli biri gibi gözükmek için emniyet kemerini takmamam söyleniyor. Ne zaman bir kontrol noktasına yaklaşsam gerilimin yükseldiğini hissediyorum. Buralar saldırıların en çok meydana geldiği yerler.
Nihayet, Batı tarzı tertemiz bir takım elbise giymiş Vali Ethil el Nuceyfi tarafından sıcak bir karşılama gösterilen malikaneye ulaşıyorum.
Bir Sünni olarak, Şiilerin ağırlıkta olduğu Bağdat'taki merkezi hükümete ve kentteki ordu birliklerine duyduğu öfkeyi açıkça dile getiriyor.
"Hep onlara gitmelerini, böylece kentin eski haline döneceğini söylüyoruz. Böylece güvenlikten sadece, sivilleri korumakla görevli polisler sorumlu olur. Tıpkı Amerikalıların yaptığı gibi sivilleri tehdit eden ordu değil."
En büyük önceliğinin inşaat olduğunu, eğer şehir eski günlerine dönecekse, güvenliğin tek odaklanma noktası olamayacağını söylüyor.
Bana kenti yeniden inşa etme projelerini göstermek istiyor, ben ise malikanesinin duvarlarının arkasını görmek istiyorum. İkimiz birlikteyken güvenlik sorunu olacağından tek başıma ayrılıyorum.
İşte bu dağın eteğindeki 'doğanlar' kendi tarzlarıyla, işleri eski haline koymaya çalışıyor.
Hada Edari, kulübün 18 kadın üyesinden biri. 42 yaşında, boşanmış ve uçmaya yeni başlamış.
Gülümseyerek, "Musul'da bir erkeğin kalbi rüzgar gibidir deriz. Her dakika değişir" diyor.
Uçmak onu eğlendiriyor ve bağımsız hissettiriyor: "Oradayken her şeyi unutuyorsunuz, bütün üzücü ve kırıcı şeyleri. Tek düşünceniz uçmak oluyor. Özgür hissediyorsunuz."
Günlük yaşamları çoğu insandan farklı olsa da, hayalleri hemen hemen aynı.