Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'den sisteme yönelik ağır eleştiriler.. Dinçer, günümüz vali, belediye ve il yöneticilik sistemini yerden yere vurdu.. Ayrıntılar..
Abone olBaşbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, ''Bugüne kadar alıştığımız valiler, belediye başkanları, il yöneticileri ve daire müdürleri bizi geleceğe taşımayacaktır. Yeni bir yapıya, yeni bir anlayışa, yeni bir modele ihtiyacımız var'' dedi. Dinçer, Yunus Emre Konferans Salonu'nda düzenlenen, ''Kent Vizyonu ve Yerel Yönetimlerde Yeniden Yapılanma'' konulu konferansta, bir kenti uluslararası düzeye getirebilmek için o yerin nasıl yönetileceğinin iyi bilinmesi gerektiğini söyledi. Kent ve şehircilik alanında yaşanan gelişmelerin, yönetim uygulamalarındaki değişikliklerin ve nasıl bir yönetim yapısına ve liderlik tarzına ihtiyaç duyulduğunun bilinmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Dinçer, şunları kaydetti: ''Bizim bugüne kadar alıştığımız valiler, belediye başkanları, il yöneticileri ve daire müdürleri, bizi geleceğe taşımayacaktır. Yeni bir yapıya, yeni bir anlayışa, yeni bir modele ihtiyacımız var. Her şeyden önce şunu kabullenmeliyiz. 1980'li yıllara kadar tüm dünyada bir kentten bahsedildiğinde, daha çok coğrafi bir tanım akla gelirdi. Ama 1980'li yıllardan sonra artık bir kentten bahsedilirken sadece coğrafi bir tanımlama yeterli olmuyor. Siz, dünyanın en güzel bulgurunu üretiyor olsanız bile, ulusal ve uluslararası alanda bir iletişim kuramıyorsanız, o zaman sizin bulunduğunuz coğrafya ve ürettiğiniz ürünün hiçbir anlamı olmayacaktır.'' YERELLİK GİDEREK ARTIYOR Yerelliğin giderek arttığına dikkat çeken Dinçer, merkezi idare yerine, sorunların daha çok kendi yerinde teşhis edildiğini ve kendi yerinde oluşturulmuş kaynaklarla çözüldüğünü söyledi. Türkiye'deki işletme ve kamu yöneticilerinin, hep günlük sorunlar üzerinde yoğunlaştığını dile getiren Dinçer, şöyle devam etti: ''Yöneticiler geleceğe yönelik değildirler. Geçmişi denetlerler, kontrol ederler veya günlük sorunlar üzerinde yoğunlaşırlar. Halbuki, artık geleceği tasarlayabildiğimiz oranda var olmaya başlıyorsunuz. Bizim bürokrasimizin en temel sorunlarından biri, aslında amaç yönelimli olmamasıdır. Yani bir amaç koyup insanları o amaç arkasından koşturmayız. Hep sorunlar karşımıza çıkar, o sorunları çözeriz. Sorunları hiçbir zaman tespit etmek için çaba sarfetmeyiz. Hemen aklımıza gelen bir çözüm vardır. Bir tanesi geçmiş tecrübelerimiz. Geçmişte bu sorun nasıl çözüldüyse ona göre çözmeye çalışırız. Geçmişte tam anlamıyla çözülmüş olsaydı bu gün aynı sorun ortaya çıkar mıydı?'' Sürekli değişimler olduğu bir ortamda tecrübenin sorunları çözmeye yetmeyeceğinin altını çizen Dinçer, ''Hatta sahip olduğumuz tecrübeler, bizim sorunları çözmede en büyük engelleyicimiz olacaktır. Nitekim Türk bürokrasisinin, yerel yönetimlerimizin en önemli sorunlarından biri de tecrübe sahibi yöneticilerin ortaya koyduğu engellerdir. Hiç birisi yenilikçi ve yapıcı çözümler üretme imkanına sahip olmamışlardır'' dedi. YÖNETİM ANLAYIŞININ TEMELİNDE CEZALANDIRMA VAR Türkiye'deki yönetim anlayışının temelinde her zaman cezalandırma olduğunu ifade eden Dinçer, şunları kaydetti: ''Biz, evimizde çocuklarımızı, okulumuzda öğrencilerimizi, belediyemizde personelimizi ve halkımızı cezalandırırız. Toplum olarak halkımızı cezalandırırız. Halbuki temel yönetim anlayışları artık değişti. Ceza yönelimli değil, ödül yönelimli bir anlayış artık öne geçti. Bunun daha başarılı olduğunu görmeye başladık. Bazı şeyleri nasıl başarıp, nasıl ilerleyeceğiz. Her şeyden önce merkezi idareler, mahalli idarelere doğru yetkilerini devretmelidirler.'' Bugüne kadar bir belediye başkanının sekreter atamak için de merkezi yönetimden izin aldığını anımsatan Dinçer, ''Bir kuyu açılacaksa bir yatırım yapılacaksa bizden izin alındı. Buradaki insanlar hiçbir zaman kendi sorunlarını kendileri çözecek bir fırsatı elde edemediler. Merkeziyetçiliğin bir şekilde terkedilmesi gerekiyor. İşte kamu yönetimindeki yeniden yapılanmanın ana fikri de budur'' dedi. KÖY HİZMETLERİNİN KAPATILMASI Türkiye'de bugüne kadar hiçbir zaman işin ehline, uzmanına yaptırılmadığını söyleyen Dinçer, cumhuriyet kurulduğunda yerel yönetimlerin yetkisinin bugünkünden daha fazla olduğunu ifade etti. Zamanla bu yetkilerin merkeze toplandığını, işlerin merkezi yönetimle yapılmaya başlandığını anlatan Dinçer, ''Kurumlar performansı yetersiz kişilerce dolmuş. Yığılmalar oluşmuş. Aynı işi gören bir kurum varken yeni bir kurum kurulmuş'' dedi. Bazı bakanlıkların bünyesinde binlerce kişi çalıştığını belirten Dinçer, şunları söyledi: ''Örneğin Köy Hizmetleri Müdürlüğü'nün kapatılması gündeme geliyor. Köy Hizmetleri 2003 yılında 1 katrilyon 400 trilyon lira kaynak tüketmiş. Bu kaynağın yüzde 85'ini personel giderleri oluşturuyor. Her ilde yapılan yol miktarı 4 kilometre. Yani bu paraya asfaltı uzaydan getirtip yaptırsanız daha fazla asfalt yapılırdı. Başbakanlıkta 3 bin 150 insan çalışıyor. Bütün dünya devletlerinde bu sayı 400 ile 700 arasında. Bunların yüzde 80'i de uzman. Bizde ise uzman oranı yüzde 20 civarında. Bu ülkede 150 bin ile 200 bin kişi arasında kamuya hizmet etmeyen, üst düzey yöneticilere hizmet eden, merkezlerde bekleyen memur, işçi, yönetici var. Bunlar sadece bürokrasiyi kalabalıklaştırıyor.'' Dinçer, artık bazı şeylerin radikal kararlarla ileriye yönelik olarak değişmesi gerektiğini sözlerine ekledi.