BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Mustafa’yı izleyeceğim…

Can Dündar"ın Mustafa"sını henüz izlemedim…

 

Ama izleyeceğim…

 

İzlemediğim bir belgesel hakkında kötü şeyler yazacak değilim, izleyince hakkında ne düşündüğümü de yazarım…

 

Ama benim kafama da takılan bir sürü şey var…

 

Belgeseli izleyenlerin ve izlemeyenlerin takıldığı ortak konular…

 

Atatürk"ün rakı içmesi mesela…

 

Zaten yıllardır, Atatürk"ü sevmeyen kesimin ağzında pelesenk olmuş bir şey değil miydi bu?

 

Atatürk"ün içki içtiğini her fırsatta dillendiriyorlardı… Sanki ayıp bir şeymiş gibi…

 

Bu kadar ön plana çıkarılması doğru muydu bilemiyorum ama gizli bir şey değil.

 

İçmiş mi?

 

İçmiş…

 

E ne var bunda?

 

İkincisi, Atatürk günde üç paket sigara içermiş…

 

Olabilir…

 

Memleket elden gidiyordu, memleket!

 

Onca sıkıntının arasında kaç adet sigara içtiğini sayacak vakti mi vardı Ata"nın…

 

Günde üç paket içmiş mi?

 

Diyelim ki içmiş…

 

E ne var bunda?

 

Bunlara pek takılmadım aslında…

 

En çok takıldığım, Atatürk"ün “karanlıktan korkması” meselesine takanlar oldu…

 

Atatürk belgeselde diyormuş ki: “Karanlıkta yatamam çocuk!”

 

Ben bu cümleyi çok sevdim…

 

Mutlaka gidip izleyeceğim belgeseli, o zaman daha net anlayacağım ama…

 

Bu cümlenin ne anlama geldiğini düşünüyorum…

 

Hatırlayın, o esnada ne çok “karanlık” vardı etrafında…

 

Vatanını satan, ahlaksız, dönek, yurt savunmasından bihaber bir sürü “karanlık” yok muydu?

 

Atatürk"ün karanlıkta uyuyamaması normaldi.

 

O aydınlığı seviyordu.

 

Onun, “karanlıkta uyuyamadığı için”,  bu ülkeyi karanlıklardan kurtarıp aydınlığa çıkardığını çok iyi biliyorum…

 

Ve onun ilkelerini yaşatmaya çalıştığımız ama zorlandığımız, Cumhuriyet"in ilan edildiği günden beri ilk kez bu kadar karanlığa gömüldüğü bir zamanda itiraf edeyim ki bu “karanlıktan” ben de çok korkuyorum.

 

Ben de bu “karanlığı” sevmiyorum.

 

İşte bu yüzden, aydınlık bir yarın için Atatürk ilkelerinin ışığına çok ihtiyacımız var…

 

Zaman, karanlıktan korkma zamanı…
 
Belki de Can Dündar bunu anlatmak istemiştir!