CHP'den İstanbul adayı olması beklenen Sarıgül'den iddialı çıkış: Fırlamaya hazır tay gibiyim!
Abone olŞişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül adaylığı ilgili merak edilenlere yanıt verdi. konuşan Sarıgül'ün çarpıcı açıklamaları...
Günün adamısınız. Herkes sizi konuşuyor…
- Herkes Sarıgül’ü konuşmuyor, yaptığım hizmetleri konuşuyor. Sarıgül’ü neden konuşsunlar ki, binlerce Mustafa var…
Çok gündemdesiniz. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?
- Nasıl mı hissediyorum? Bizim köyde, kışlar sert geçer. Atları, ahıra koyarlar, aylarca çıkamaz o atlar oradan. Yaza doğru, ahırların kapıları açılır. O atlar öyle bir heyecan içinde dışarı fırlarlar ki… Tutabilene aşk olsun! İşte ben de, şimdi öyle hissediyorum. Fırlamaya hazır tay gibiyim…
İstanbul Belediye Başkanlığı’na aday olacak mısınız, olmayacak mısınız?
- Önümüzdeki günlerde belli olacak…
Lafı dolandırmadan söyleyin, 29 Ekim’de mi?
- Bu 15 gün içinde birçok şey şekillenir.
Bu cevap da kesmiyor beni! Ortada bir belirsizlik var. CHP “Başvursun” diyor, siz, “Onlar bana talepte bulunsun” diyorsunuz. Bu, uzlaşılabilir bir problem mi?
- Elbette. Tamamen hukuksal bir prosedür. Çok rahatlıkla halledilir.
Peki onlar, size teklifte bulunmazsa, planınız nedir?
- Bak Ayşe, hiç kimsenin kapris yapma hakkı yok! Yurttaşlarınız sizi bir yere yerleştiriyor, toplum sizden bir şey bekliyor. Toplumun beklediği olayın dışına çıkamazsınız!
Yani CHP buna uymak durumunda, öyle mi?
- Ben de uymak durumundayım, her taraf uymak durumunda. Bu arada, Cumhuriyet Halk Partisi, benim mektebim, kendi evim. Ben gitmedim ki, beni gönderdiler. İhraç ettiler…
CHP olmazsa, B planınız var mı?
- Hiçbir şekilde, negatif düşünmek istemiyorum. Bütün yurttaşlarımız, demokratik büyük bir buluşma istiyor. Hepimiz bu buluşmayı sağlamakla mükellefiz. Ülke, öyle bir halde ki, bütün Anavatan partililer, Cumhuriyet Halk Partililer, Doğruyol Partililer, DSP’liler, hatta önceki seçimlerde AK partiye oy vermiş binlerce insanımız bile, yeni bir arayış, yeni bir çıkış, yeni bir umut arıyor. Türkçesi, ‘çare’ arıyor! E bunu engellemeye de kimsenin hakkı yok…
O ‘çare’ siz misiniz peki?
- Binlerce vatandaşımız dağlara taşlara, ‘Çare Sarıgül’ diye yazdı. Aslında beni yazmadılar, kendi geleceklerini, kendi düşüncelerini yazdılar. Kendi düşüncelerini, iktidara taşımak için benim adımı yazdılar. Ben şu anda sadece önde görünüyorum, binlerce genç var çare olabilecek aslında arkada…
OLUMSUZLUK YOK
Öyle ya da böyle, CHP’de ya da değil, siyaset sahnesinde varsınız yani…
- ‘Değil’ ihtimali, söz konusu değil! Bütün sosyal demokratlar, barışa, özgürlüğe, laikliğe inanlar, cumhuriyetin değerlerini geliştirip güçlendirmek isteyen herkes, bu büyük demokratik buluşmayı sağlamak durumunda. Tehlike yanımızdan geçerken, seyirci kalamayız. Çünkü gerçekten de yanımızdan geçen bir tehlike var.
O zaman niye, “Adaylığımı henüz açıklamıyorum” diyorsunuz?
- E çünkü bir süreç var ve o süreç diplomatik bir şekilde devam ediyor. Ama merak etme, bu süreç haktan, hukuktan ve adaletten yana. Cumhuriyet ve demokrasiden yana. Bu süreçte bir olumsuzluk yok. Biraz sabırlı ol kardeşim, diyeceğimi diyorum zaten!
Ama lafları yuvarlıyorsunuz. İki hafta sonra mı her şey netlik kazanacak?
- Kasım önemli bir ay. 10 Kasım, Atamızın dünyaya gözlerini kapattığı gün…
GEZİ'DE EN ÖNDEYDİM AMA ŞOV KISMINDA YOKTUM
Gezi’de herkesi şaşırttınız. Her olayda öne çıkan Sarıgül, geri plandaydı. Neden?
- Tam tersine. Gezi’de en öndeydim, sadece şov kısmında yoktum!
Nasıl yani?
- Oraya ilk giden de bendim, ilk gazı yiyen de. Sana filmlerini de gösterebilirim. Orada, gençlerin müthiş bir mücadelesi, çabası vardı. O emeğe saygısızlık etmek istemedim. Siyasi bir kimlik olarak, o gençlerin önünde dursaydım, bu sefer diyeceklerdi ki, “Sarıgül’e bak! Rol çalıyor, oy avcılığı yapıyor. Gezi’yi oya tahvil etmek istiyor!” O zaman biz n’aptık? O gençlere, destek olmak için Kızılay görevi üstlenmeye karar verdik. Parkın bütün tuvaletlerini biz gönderdik. İlk dört gün, ihtiyaçların büyük kısmını biz karşıladık. Bunu da şimdiye kadar hiçbir yerde dillendirmedim. Sen sordun, söylüyorum. Benim bütün doktorlarım, hemşirelerim, onlara çok çok teşekkür ederim, 150 arkadaşım, 28 ambulansım, bütün temizlik müdürlüğü, fen işleri müdürlüğü oradaydı. Günlerce gönüllü çalıştılar. Yani görünmüyordum ama oradaydım!
ÇAPKINLIK KASETLERİ İDDİASI DOĞRU DEĞİL
Hakkınızda en çok konuşulan şeylerden biri de, Fetullah Gülen hareketiyle bir ilginiz olduğu… Doğru mu?
- Ben, bölgemdeki cemaatlerin yurtlarına, okullarına, elimden gelen desteği veriyorum. Çünkü Türkiye’de bir cemaat gerçeği var. Evet, o cemaat okullarındaki gençlerinin iftar yemeğine ya da sahurlarına yardımcı oluyorum ama Ermeni ve Musevi yurttaşlarımızın okullarına da oluyorum. Camilerimize, cem evlerimize destek verirken, kilise ve sinagoglara da destek veriyorum. Hiçbirini ayırmıyorum.
Fettullah Gülen’le görüşür müsünüz? Siyasi alışverişiniz olur mu?
- Yok, öyle bir şeyimiz olmadı.
Hiç mi tanışmadınız?
- 25 sene önce, bir dostumuzun evindeki bir iftar yemeğinde bir araya geldik. Ondan sonra bir daha hiç görüşmedik. Ama görüşürüm. Ben medeni bir insanım, düşüncesini beğeneyim, beğenmeyeyim, herkesle görüşürüm.
Hakkınızda bunca şey söyleniyor olması; yok cemaat ilişkisi, yok yolsuzluk dosyası sinirinizi bozmuyor mu?
- Hayır. Siyasetçi olmak böyle bir şey. Siyasilerin, her şeyinin açık ve net olması lazım. Yurttaşlarımızın da bilgilenme hakkı var, buna saygı duyuyorum. Tabii ki sen de gazeteci olarak bunları soracaksın.
Bir başka söylenti de Başbakan’ın elinde, hakkınızda acayip kasetler olduğu. O yüzden Şişli Belediye Başkanlığı’nı terk edemezmişsiniz, öyle söyleniyor…
- Hayır. Önümüzdeki dönem, kesinlikle Şişli Belediye Başkanı olmayacağım. Şişli’deki yurttaşlarıma bugüne kadar bana verdikleri destek için çok teşekkür ediyorum ama artık Şişli’de ben yokum. Bu söylentiler de o bilgi kirliliğinin bir parçası. Şu ana kadar hakkımda açılmış en ufak bir dava, en ufak bir soruşturma yok. Kim, hakkımda ne biliyorsa, elinde ne varsa, döksün ortaya. Bugüne kadar hiç şey olmayıp da, seçime dört ay kala bir şey çıkarırlarsa da, buna da kimse inanmaz!
Bir de çapkınlık kasetleri dedikodusu var…
- Benim en hassas olduğum nokta. Benim bundan sonraki hayatım çocuklarıma adanmış durumda. Oğullarım Ömer ve Emir için yaşıyorum. Onlara iyi bir baba olmaya çalışıyorum. Böyle şeylerle, uzaktan yakından alakamın olması söz konusu bile değil!
Yine de insan, tedirgin olmaz mı? Her yere kamera koymuş olabilirler. Sizin durumunuzda, bu daha da korkunç değil mi? Ne hisseder insan böyle bir durumda?
- Kendime güvenim tam. İçim rahat. Varsa ortada bir şey, bekliyorum çıkarsınlar!
YOLSUZLUK İDDİALARINA SORUŞTURMA AÇILMASINA BİLE GEREK GÖRÜLMEDİ
CHP’yle sorununuz, aslında Baykal sorunu mu?
- Evet. Deniz Bey’le o günün şartlarında çok büyük bir mücadele verdik ve ben 100 oyla kaybettim. Ona karşı mücadele verince başıma gelmeyen kalmadı. Benim için, “Aslan gibi bir belediye başkanı” dedi ama karşısına aday olunca da, hakkımda söylemediğini bırakmadı. Deniz Bey ile biz, hasım değil, rakiptik. Deniz Baykal benim düşmanım değil! Yine de hakkımda söyledikleri için canı sağolsun!
Üç milletvekili görevlendirilerek hakkınızda rapor hazırlandı ve o raporda, büyük rüşvet iddiaları vardı. Sonra da rapora dayanarak, sizi partiden ihraç ettiler…
- O söylediğin rapor, Cumhuriyet Halk Partisi Disiplin Kurulu tarafından reddedildi. Danıştay tarafından reddedildi. İçişleri Bakanlığı müfettişleri tarafından reddedildi. Cumhuriyet Savcılığı tarafından reddedildi. İçi boş şeylerdi. Siyasi maksatla hazırlanmış düzmece bir rapordu. Eminim ki, o raporu hazırlayan CHP milletvekilleri de şu anda çok üzgündür. Çünkü soruşturma açılmasına gerek dahi kalmadı.
Günün birinde ya da şu anda, CHP Genel Başkanı olmak gibi bir talebiniz, hamleniz var mı?
- Bakın, kimin genel başkan olacağına, siz karar veremezsiniz. O yurttaşlarımızın takdiridir. Şu anki Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu’nu takdir ediyorum. Çalışmalarını ve demokrasi anlayışını beğeniyorum. Bu partinin şu anda bir genel başkanı var ve bir genel başkan arayışında değil...