Son yaşanan gelişmeler iş adamlarını korkuttu. Mustafa Koç kutuplaşma uyarısında bulundu.
Abone olTürk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, ''2009 yılına ilişkin algılarımızın, 2010 yılını sorunsuz geçirmemize pek de yardımcı olmayacağı sonucuna varabiliriz'' dedi.
Koç, TÜSİAD YİK toplantısının açılışında, Tokat'ta şehit olan askerlerin, İETT otobüsüne yapılan molotof kokteylli saldırıda yaralanıp hayatını kaybeden Serap Eser'in ve dün gece Bursa'daki göçükte hayatını kaybeden maden işçilerinin ailelerine başsağlığı dileyerek başladı.
2010 yılı için dünya ekonomisinde hızlı bir büyüme beklenmediğini ifade eden Koç, şunları kaydetti:
''Bizim için de dünya ekonomisinin rüzgarını arkamıza alarak özellikle işsizlik sorununu çözebilmek için ihtiyaç duyduğumuz yüksek büyüme hızını yakalamak da maalesef mümkün gözükmüyor. Orta vadeli programımız da bu gerçeği teyit ediyor. Üstelik de bu program sırasıyla yüzde 3,5, 4 ve 5'lik büyüme hedefleri koyarak yalnız 2010 yılının değil 2011 ve 2012 yıllarının da ılımlı büyüme yılları olacağını öngörüyor. Bu çerçeveden baktığımızda 2009 yılına ilişkin algılarımızın 2010 yılını sorunsuz geçirmemize pek de yardımcı olmayacağı sonucuna varabiliriz.''
Toplantıda konuşan TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç şunları söyledi: "ABD'deki toparlanma yavaş ve kademeli olacak. Avrupa'nın da hızlı büyümesi yakalaması uzak olasılık. Japonya'yla ilgili de yüksek büyüme adına olumlu bir beklentiye girilemiyor. Geriye Çin kalıyor.
Orta vadeli program yüzde 3.5'lik, 4'lük büyüme hedefleri koyarak 2012 yıllarının da ılımlı büyüme dönemi olacağını öngörüyor. Türkiye ekonomisi gelişmekte olan ülkeler içinde en çok küçülen ekonomiler arasına girdi ve işsizlik rekor seviyesine ulaştı. KOBİ'lerin en çok darbe yiyen kesim olacağı öngörülmez bir gelişme değildi. 2010'la ilgili yaşayacağımız sorunları az çok biliyoruz. Reel sektörün düşük yatırım döngüsünü nasıl aşabiliriz? Hızla artan bütçe açıklarını nasıl kontrol altında tutabiliriz? 2008'in son çeyreğinden itibaren vergi gelirleri düşerken, kamu harcamaları hızla artmaya devam etti ve bütçede sapma çıktı. Türkiye'nin de bütçe performansını toparlayacağına yönelik kuvvetli mesajlar vermeli. Mali kural bir an önce somutlaşmalı, orta vadeli planda kalınacağının işaretleri verilmeli.
Böyle bir ortamda 30-40 milyar doları nasıl elimizin tersiyle itebiliriz? Atalet en büyük düşmanımız. Hareketliliğimizi korumaya özen gösterelim.
CİDDİ ENDİŞE DUYUYORUZ
Kültürel kimlikler ekseninde ortaya çıkan bir kutuplaşma var. Siyasilerimiz söylemlerinin toplumda yarattığı tahribatı görmezden geliyor. Siyasette yaratılan gerginlik ortamı her türlü kışkırtmaya uygun zemin oluşturuyor. Bu da çatışmalar olarak yansıyor. Gelişmelerden çok ciddi endişe duyuyoruz. Kutuplaşma bizi öngörmediğimiz ağır sonuçlara sürükleyebilir. Siyasi ortam sertleştikçe kaybeden her zaman demokrasi oluyor. Demokratik açılımın vazgeçilmez parçası olan seçim barajının indirilmesine ve siyasi partiler yasasına karşı bariz bir mutabakat söz konusu. Endişemiz krizin gölgesinin üzerinden kalkmadığı bir ortamda siyasi iklim üzerinden ekonominin güven baskısı altında kalması. Büyüme için dış finansmana erişimi yetersiz, AB'ye doğru yürüyüş heyacanını yitirmiş bir ülke olarak güven meselesi ekonominin en üst sırasına taşınmalı."
SAĞDUYU HAKİM OLMALI
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da şöyle konuştu: "Son günlerdeki terör olaylarından derin acı duyuyoruz. Ülkede bir an önce sağduyu hakim olmalı. Ekonomik büyümenin yeniden sağlanması ve işsizlik oranının düşürülmesi tahmin edilenden daha uzun bir süre alacak. Toparlanmanın zamanlaması ve kuvveti ülkeden ülkeye değişiyor. Ayrışma iyiye gidişin hızlı olduğu ülkelerde cari açığı artırıyor; bu da bizi korumacılık riskiyle karşı karşıya bırakıyor.
Siyaset kurumundan beklentimiz gündelik sorunların ötesinde toplumsal projeleri detaylarıyla ortaya koymasıdır. Küresel ekonomik entegrasyon ve rekabet gücünün yolu daha iyi bir demokrasiden geçer. Hem seçim yasasının, hem de partiler yasasının değiştirilmesi çok önemli."