BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  POLİTİKA

Mustafa Destici'den flaş 6'lı masa çıkışı! "Kazanırlarsa geldikleri gün hepsi değişecek, Suriye gibi, Libya gibi, Irak gibi..."

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, 6'lı masayı adete bombaladı. "Kazanırlarsa geldikleri gün il valilerinden, emniyet müdürlerinden, kaymakamlardan, rektörlere kadar bir günde hepsini değiştirecekler" diyen Desteci, Yetki ellerine geçirseler biri bir tarafından çekecek, öbürü öbür tarafından çekecek. Yönetilemeyecek ve Allah korusun Suriye gibi, Libya gibi, Irak gibi kaosa gidecek bir Türkiye gördüğümüz” ifadelerini kullandı.

Abone ol

Bursa Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen BBP Bursa İl Başkanlığı 11. Olağan Kongresi, yoğun katılımla gerçekleşti. Kongreye katılan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, “Daha önce yerlilik oranı yüzde 20 ile 30 arasında olan savunma sanayi alanımızda şu anda yüzde 80’nin üzerinde yerlilik oranına ulaşmış durumdayız. İnşallah mühendislerimizin, işçilerimizin, iş adamlarımızın gayretiyle yüzde 100 yerliye de ulaşacağız. Şimdi tabii bundan kim rahatsız? Bundan ABD, Avrupa Birliği, emperyalistler rahatsız. Bunları anlıyorum da, Kılıçdaroğlu ile Ali Babacan da rahatsız. Şimdi bizim anlamakta zorlandığımız nokta burası. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşı, eğer bu devletin varlığının, ülkesinin bütünlüğünün, milletin istiklalinin ve istikbalinin yanındaysa hangi parti, ne olursa olsun bu gelişmelerden neden rahatsız olur? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanlığı’nın yeni fırtına obüslerinin tanıtımı ve ordumuza kazandırılması töreninde konuştu. Tüm katılımcılar elbette ki bu başarıyı alkışladı. Biz de alkışlıyoruz. Peki, Kılıçdaroğlu bundan niye rahatsız oluyor? Efendim neymiş, 'askerler niye alkışlamışlar? Alkışlar. Elbette alkışlayacaklar. Bu eser, bu imal edilen fırtına obüsleri başta olmak üzere, savunma sanayimizde, kendi yerli fabrikalarımızda, yerli mühendislerimiz ve işçilerimiz tarafından imal edilen bu ürünlerle hepimiz gurur duyuyoruz. Elbette alkışlayacaklar. Niye alkışlamasınlar? Esas alkışlamayanı ya da ‘Niye alkışladılar?’ diyenleri sorgulamak gerekiyor. Tabii Babacan eksik kalır mı? Kalmıyor. O da Baykar'a yükleniyor. Geçtiğimiz hafta, Yüksekova, Hakkari ve Van bölgelerindeydim. Bu yıl içerisinde o bölgede de gitmediğimiz il, ilçe kalmadı. Gördük ki dağlar tertemiz, ovalar tertemiz bir tane bile terörist bırakılmamış. İşte bunda da bu İHA'ların ve SİHA'ların büyük katkısı var. Babacan bundan rahatsız oluyor. Onlar istiyorlar ki eskisi gibi olsun. Teröristler oralarda cirit atsın. Bir Türk siyasetçi, bir Türk vatandaşı niye bundan rahatsız olsun ki? Eğer bundan rahatsız oluyorsa demek ki onunla ilgili bir problem vardır, demektir. Anlaşılıyor ki toplantılar Ali Babacan'ı sadece etkilememiş, esir almış esir. Onların esiri olmuş” dedi.

"Ey Babacan, sen Türk'ün ve Türklüğün nesinden rahatsızsın?"

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Anayasa’dan Türklük kavramının çıkarılmasını istediğinin altını çizen Destici, “O da yetmiyor. ‘Ana dilde eğitim de değişsin’ diyor. Ey Babacan, sen Türk'ün ve Türklüğün nesinden rahatsızsın? Eğer bunu, sırf ağa babalarına yaranmak için yapıyorsan açıkça millete ifade etmelisin. Yok yine emperyalistlerin maşası olarak kırk yıldır Türkiye'nin enerjisini tüketmek için kullandıkları PKK ve onun uzantılarına şirin gözükmek istiyorsan onların akıbeti neyse senin akıbetinde o olur. Şimdi biz bakın her fikre, her düşünceye saygılıyız. Ama bir ölçü var. Ölçü nedir? Terör ve şiddet bulaşmayacak. Ölçü nedir? Devletin varlığına, ülkenin bütünlüğüne, milletin istiklaline ve istikbaline kastetmeyecek. Bunları yapmayacak. Eğer bunları yapıyorsa o zaman biz de gerekli cevabı vermekle kalmayız. Milletimizle birlikte gerekli dersi de 2023’te sandıkta veririz Allah'ın izniyle” şeklinde konuştu.

"Bu kadın HDP'nin ve yandaşlarının, 6’lı masanın maşası olmuş"

Altılı masadakilerin ayarlanmış saat gibi olduğunu belirten Destici, “Bir gün biri, öbür gün öbürü çalıyor. Bunlar görev dağılımı yapmışlar. Biri ABD'ye mesaj veriyor. Öbürü Avrupa Birliği'ne, Almanya'ya, Fransa'ya, İngiltere'ye mesaj veriyor. Birisi PKK'ya mesaj veriyor. Birisi de başka yerlere mesaj veriyor. Onun için bunlardan hayır çıkmaz. Bunlardan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milleti için hayır gelmez, hayır beklenmez. Onun için biz inandığımız yolda Cumhur İttifakı'yla birlikte yürümeye milletimizle beraber devam edeceğiz. Bakın öyle ince ince işliyorlar ki, milleti alıştırmaya çalışıyorlar. Televizyon programında Şirin Payzın, genç bir kızın sorusundaki ‘Kürdistan’ ifadesini düzeltmeye çalışırken, ‘Kürdistan derseniz, biz televizyon olarak RTÜK'ten ceza yeriz. Kürt illeri diyelim’ diyor. Yani yine bölücülük yapıyor. Başta o hanımefendi olmak üzere herkese buradan bir kere daha sesleniyorum. Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Bu devletteki her vilayetimizin, her şehrimizin, her ilçemizin de adı vardır ve bunların hepsi de Türkiye Cumhuriyeti devletinin şehirleri, illeri, beldeleridir. Bu adı Şirin, soyadı Payzın olan kişinin soy isminin sözlükteki anlamına baktım. Anlamı, esir, ayağına pranga vurulmuş, hizmetçi, uşak ifadeleri yazıyor. Şimdi düşündüm. Dedim ki bu hanım tam soy ismine uygun bir şekilde, PKK'nın esiri olmuş. Bu kadın HDP'nin ve yandaşlarının, 6’lı masanın maşası olmuş. Emperyalistlerin uşağı olmuş ve onlara uşaklık yapıyor” diye konuştu.

"İsveç NATO'ya üyeliği unutacak"

Anayasa Mahkemesi, Anayasa'ya, hem iç hukuka ve uluslararası hukuka göre karar verirse HDP'nin yüzde 100 kapatması gerektiğini belirten Destici, "Çünkü terör örgütünün partisi olmaz. Sadece bizde değil dünyanın hiçbir yerinde olmaz. Almanya'da da olmaz, Amerika'da da olmaz. Çin'de de olmaz, Rusya'da da olmaz. Finlandiya'da da olmaz, İsveç'te de olmaz. Ama İsveç'te ne olur? İsveç'te Türkiye düşmanı terör örgütü olursa olur. Kendilerine karşı mücadele eden olsa bir kişisini bile barındırmazlar. Ama Türkiye'nin aleyhindeyse onu barındırırlar, barındırmakla da kalmazlar güçlendirirler. Bakın İsveç bir taraftan Rusya korkusuyla NATO'ya girmek istiyor. Bunun da yolu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vize vermesinden, onay vermesinden, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin karar almasından geçiyor. İsveç hükümeti bu kafayla giderse, bunlara müsaade ederse, bunlarla ilgili işlem yapmazsa ve Türkiye'nin istediği teröristleri Türkiye'ye iade etmezse NATO'ya üyeliği unutacak, Türk milleti hainlere, teröristlere sahip çıkanların NATO'ya girmesine müsaade etmemelidir ve etmeyecektir” dedi.

"6’lı masada kim doğru söylüyor?"

Türkiye’nin istikrarlı bir sistemle yönetildiğini söyleyen Destici, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu da eleştirdi. Destici, “Her bir partinin genel başkanı, cumhurbaşkanı yardımcısı olacakmış. En az bir tane de bakanlık olacakmış. Arkadaşlar demek ki 10 toplantıdır cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve bakanlık pazarlığı yapıyormuş. Sağ olasın Davutoğlu, bunu söyledin, milletimiz de bunu işitti. Demek ki devletin varlığı, ülkenin bütünlüğü, milletin istiklali ve istikbali, milletin refahı için değil, kendi alacakları cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık için konuşuyorlar. Daha sonra da bir televizyoncu, gazeteci açıklıyor. ‘9 bin kadro hazır’ diyor. Kazanırlarsa geldikleri gün il valilerinden, emniyet müdürlerinden, kaymakamlardan, rektörlere kadar bir günde hepsini değiştirecekler. Yani bu gerçekten inanılır gibi şeyler değil. Lakin adamı da söylediğine pişman ettiler. Sonra birisi çıktı dedi ki ‘Oyu kadar konuşsun’. Öbürü çıktı dedi ki, ‘Onun söylediği doğru değil’, öbürü çıktı dedi ki ‘Biz henüz bu konuları konuşmadık’. Kim doğru söylüyor? 6’lı masada kim doğru söylüyor? Kılıçdaroğlu mu? Ona mı bakacağız? Sayın Akşener mi? Davutoğlu mu? Babacan mı? Diğerleri mi? Kim, hanginiz doğru söylüyorsunuz. Hepsi birbirini yalanlıyor. Bir taraftan hukuk diyeceksiniz. Bir taraftan demokrasi diyeceksiniz. Bir taraftan milli irade diyeceksiniz. Bir taraftan mevcut cumhurbaşkanını, hükümeti anayasaya uymaya davet edeceksiniz. Yasalara uymaya davet edeceksiniz. Bu ne yaman bir çelişki. Ve ne yaman bir tutarsızlık ve ikiyüzlülük. Onun için onlardan bu millete fayda gelmez. Bu devlete fayda gelmez. İnananlara, milliyetçiliğe, maneviyatçılığa, ahlaka önem verenlere hiç fayda gelmez. Yani bunlar maazallah böyle bir yetki ellerine geçirseler biri bir tarafından çekecek, öbürü öbür tarafından çekecek. Yönetilemeyecek ve Allah korusun Suriye gibi, Libya gibi, Irak gibi kaosa gidecek bir Türkiye gördüğümüz” ifadelerini kullandı.

BBP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Alfatlı, “Siyasi partiler milletin sesi olmalıdırlar. Siyasi partiler milletin değerleriyle barışık olmalıdırlar. 30 yıldır BBP mazlumun yanındadır. BBP bir dava hareketidir. Anadolu coğrafyasının iktidara uzanan elidir. Allah’ın izniyle TBMM’de her kesimin sesi olduk. Bu kadrolar, bu kalabalık bunun göstergesidir” dedi.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Milletin iktidarı için ömrünü feda eden Muhsin Yazıcı’yı rahmetle yâd ediyorum. Yaptığımız çalışmalarla Muhsin Yazıcı gibi önemli kişilerin isimleri bu insanların hafızalarından silinmeyecektir. Beklentilerini şehir adına söyleyen ve bize yardımcı olan BBP’ne teşekkür ediyorum. Siyaset çamur at izi kalsın değildir. BBP’nin bu duruşunu tebrik ediyorum. Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Her tarafta karışıklık var. Birlik ve beraberlik için bu milletin bekası için gecemizi gündüzümüze katıyoruz" dedi.

BBP Bursa İl Başkanı Haldun Filizli, “Görevi devraldığımız ilk günden bugüne kadar sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Üye sayımızı arttırarak güçlü bir teşkilat yapısı oluşturuyoruz. Kapı kapı gezerek çalışmalarınızı ve projelerimizi aktardık. Önümüzdeki seçimler için sahada vatandaşlarımızla temas halinde olacağız” diye konuştu.