BIST 9.660
DOLAR 34,59
EURO 36,30
ALTIN 2.916,94

Müslümanların yeni bir 28 Şubat’a ihtiyacı var…

Türkiye’de yaşayan mütedeyyin ve muhafazakârlar olarak kafamızı duvarlara vuracağımız zamanlar geldi de geçiyor bile.

Hayatta bazı şeyler vardır; alay etmeye gelmez, hafife alınamaz, şakası dahi yapılamaz…

Hassas konulardır bunlar, bazen insana çok pahalıya mal olabilir. Sonuçları kestirilemez, işin ucunun nereye varacağı hesap edilemez. O yüzden bazı şeylerden uzak durulur, alay etmeye, hafife almaya cesaret edilemez. Bu konularda hassasiyet en üst noktadadır…

Mesela namus bunlardan birisidir…

Birisinin namusu hakkında ileri geri konuşulmaz. Sonuçları çok yıkıcı olur çünkü. Hem konuşan hem de konuşulan için yol açacağı sonuçlar yıkıcı olur, tamiri mümkün olmaz.

İftira etmek yine aynı minvaldedir…

Yuvalar yıkılır, canlar heder olur, toplum ifsat olur. Onun için bir iftira atacak insanın bir kere değil bin kere düşünmesi gerekir… Çünkü attığı iftira oku dönüp dolaşıp kendi başını yakar…

Bugünlerde tam da bunlara benzer, hatta daha aşağılık ve rezil bir olay yaşanmakta. Üstelik muhatap "insan" veya "toplum" da değil. Bizzat Yüce Yaratıcı tarafından vahyedilmiş olan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim. 

Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir şekilde Kur’an-ı Kerim ayetlerindeki bizzat Allah tarafından yerleştirilmiş olan kelimeler değiştiriliyor birileri tarafından.

Ayetlerdeki kadın ve erkek kelimelerinin yerlerini değiştirerek yapılan alay eylemi, Müslümanları ve kutsal kitabımız Kur’anı Kerim’i hedef alan bir küstahlıktır!

Aman Allah’ım! Bu ne cesaret, daha doğrusu bu ne cehalet...

Olaya cahillik deyip geçmek de mümkün değil, çünkü bunu yapan insanlara baktığınızda, yapış amaçlarına baktığınızda hiç de cahil olmadıklarını hemen fark edebiliyorsunuz. Okumuş, mürekkep yalamış insanlar!

Hatırlayalım salgının başladığı günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlatmış olduğu milli dayanışma projesine karşın bir gazeteci tarafından da bu tarz bir girişim olmuştu. Densiz bir gazeteci; İslam dinini, Müslümanların kutsal kitabı olan Kur'an-ı Kerim ve ayetleri hakkında hakaretamiz bir şekilde aşağılayıcı, tahrik edici paylaşımda bulunma cüretini göstermiş ve tutuklanmıştı.

İşin en ilginç tarafı mezkûr konu gereği bu olay ortaya çıkmasına yaklaşık on gün olmasına rağmen birkaç kalem erbabı tarafından tepki gösterilmesi haricinde olaya daha üst makamlardan bir tepki gösterilmemiş olması.

Oysa bunu yapanlar kanaatimce bizzat Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından uyarılmalı ve yaptıkları işin hiç de doğru olmadığı kesin ve net bir dille ifade edilmeliydi. Oysaki şu ana kadar maalesef güçlü bir ses duyulabilmiş değil bu konuda.

Kur’an-ı Kerim ayetlerindeki kelimeleri değiştiren kişinin/kişilerin cesaretine (!) hayran (!) olmamak elde değil. Çünkü ayetler ile alay edenlere ayetler ile Kur’an- Kerim hemen cevap veriyor: “İşte böyle. İnkâr etmeleri, ayetlerimi ve peygamberlerimi alay konusu yapmaları yüzünden, onların cezası cehennemdir.” (Kehf, 106; bk. En’âm, 70)

Bir insan kutsal bir metinle oynarken hiç mi düşünmez, hiç mi vicdanı sızlamaz. Allah’ın verdiği akıl nimeti burada kullanılmayacaksa nerde kullanılacak acaba?

Demek ki yapan kişi ya akıllı değil veya bir proje ile karşı karşıyayız…

Aslına bakacak olursanız olayın din düşmanları tarafından yapılmış olmasını tercih ederim. Çünkü o zaman bilirim ki bunu yapanlar art niyetli, din inancı, Allah korkusu olmayan insanlar…

Beni asıl korkutan ve endişelendiren ise bu işe tevessül eden gençlerin anne-babasının Müslüman olması, kendilerinin de İslam dini ile müşerref olması…

İşte bu ilk ihtimalden daha vahim bir sonuç. Sıfatı “Müslüman” olan bir kimsenin böylesine bir cehalete tevessül etmesi gençliğin geldiği noktayı göstermesi açısından oldukça manidar.

Adı “Müslüman” olan ama kutsal kitap Kur’an-ı Kerim ayetleri ile bile oynayabilecek, amacına alet edebilecek kadar cehalet içinde yüzen bir İslam gençliği…

Aman Allah’ım… Aman Allah’ım…

Düşüncesi bile dehşet verici…

Türkiye’de yaşayan mütedeyyin ve muhafazakârlar olarak kafamızı duvarlara vuracağımız zamanlar geldi de geçiyor bile. Oysa ülkemizde yaklaşık 20 yıldır dini hassasiyetleri olan bir iktidar hüküm sürüyor!

Bazen “Keşke Müslümanlar iktidara hiç gelmeselerdi” dediğim zamanlar oldu. Bu keşkelerime bir yenisini eklemek istiyorum:

Keşke "yeni bir 28 Şubat daha yaşasak!" da dini değerlerimize yine eskisi gibi sahip çıkarak kenetlenebilsek… Galiba ayak sesleri de yaklaşıyor!