BIST 9.233
DOLAR 34,47
EURO 36,58
ALTIN 2.916,74
HABER /  GÜNCEL  /  YEREL

Muşlu STK örgütlerinden PKK'ya çağrı

Muş'ta bir araya gelen 55 sivil toplum kuruluşu (STK) ortak bir basın açıklaması yaparak çatışmaların sona ermesini istedi.

Abone ol

Muş Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanlığı'nda bir araya gelen sivil toplum kuruluşu temsilcileri, ortak bir basın açıklaması yaptı. MTSO önünde bir araya gelen STK'lar adına basın açıklaması okuyan Muş Baro Başkanı Sebahattin Göçmen, ülkede her zamankinden daha fazla barışa ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Bu kirli savaşın kazananının olmayacağını ifade eden Sebahattin Göçmen, "Şiddet şiddetle çözülmez, kan kanla yıkanmaz atasözlerimizin gerçekliğini unutmamak gerekir. Bir ve beraber yaşamamızın önündeki
tüm engeller kaldırılmalı, toplumsal barışın tesis edilmesi gerekmektedir'' dedi.

PKK'nın eylemsizlik kararı almasını isteyen Göçmen, "PKK da bu döneme katkı sağlaması gereken taraftır. Bu bağlamda daha önce ilan edilen ateşkes ve çatışmasızlık sürecini uzatmasının gerekliliğini belirtiyoruz. Örgüt, çözüm amacıyla sabırlı davranmalı ve kararlılık göstermelidir.

Devletin kurumlarının, hükümetin ve muhalefet partilerinin de bir bütün olarak güven verici, kararlı adımlar atması artık bir zorunluluk halini almıştır.

Biz sivil toplum örgütleri bu sürecin takipçisi olacağımızı, sorumluluk duygusu ile hareket edeceğimizi belirtiyor ve herkesi sorumluluk bilinciyle hareket etmeye çağırıyor ve 'Barışın ve çözümün dili hakim olsun, silahlar sussun, insanlar konuşsun. Artık bu ülkenin çocukları ölmesin' diyoruz" diye konuştu.

STK'ların taleplerini de sıralayan Göçmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Barış dilini oluşturabilmek için herkes daha dikkatli konuşmalı. Siyasetçiler daha özenli davranmalıdır. Taraflarca operasyonlar ve eylemler derhal durdurulmalıdır. Demokratik sivil yeni bir anayasa konsensüsü oluşturulmalıdır.

Yapılacak olan yeni anayasa hiçbir etnisiteye vurgu yapmadan tüm toplum kesimlerine eşit mesafede ve anayasal vatandaşlık temelinde yapılandırılmalıdır. Anadili konuşma, eğitim ve öğrenimde kullanma hakkı vazgeçilmez bir insan hakkıdır. Bu bağlamda anadilde eğitimin önündeki
engeller kaldırılmalıdır.

Şehir, nehir, köy ve kasaba isimlerinin yasaklanması insan onuruna yapılan bir saldırıdır. Dolayısıyla bu isimlerin iade edilmesi gerekir. Sosyal barışın tesis edilebilmesi amacıyla bir genel af çalışması başlatılmalıdır. Devletin bilgisi dahilinde Habur'dan giriş yapan ve sonrasında tutuklananlar serbest bırakılmalıdır. Dağdan inişler için siyasal ve hukuksal güvenceler oluşturulmalıdır.

Sonrasında iyileştirme amaçlı çalışmalar yapılmalıdır. Siyasal faaliyetleri ve düşüncelerinden dolayı gözaltına alınan siyasetçiler serbest bırakılmalıdır. Taş atan çocuklar serbest bırakılmalıdır. Koruculuk sistemi lağvedilmeli, bir rehabilitasyon programından sonra korucuların istihdam edilmesi sağlanmalıdır.

Gerçekleri Araştırma Komisyonu kurularak faili meçhuller ve hukuk dışılıklar araştırılmalıdır. Yıllarca bölgede uygulanan olağanüstü hal uygulamasının acıları, yaraları halen kapanmamışken, bu uygulamanın ürünü olan binlerce faili meçhuller hala aydınlatılamamışken OHAL'i gündeme getirmek çözüme asla katkı sunmayacaktır.

Barış içinde birlikte yaşama özlemimizin gerçekleşmesi için Kürtlerin yoğun oldukları doğu ve güneydoğu bölgelerimizde pozitif ayrımcılığa dayalı ekonomik kalkınma adımları atılmalıdır."