Güvensizlikten yakınan Murat Karayılan'ın gelinen süreçte payı yok mu?
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- KCK'nın başındaki isim Murat Karayılan'ın Ahmet Altan'a yazdığı mektupta bahsettiği güvensizlik tek taraflı değil. Devletin ve özellikle bu iktidarın attığı adımlara PKK'nın vermiş olduğu tepkilere de bakılmalı.
Kürt sorununda 23 sorundan 20'sini çözen hükümetin açılım hamlesine karşı; ne DTP/BDP'den ne de Kandil'den ezber bozan bir olumlu bir adım gelmedi. Oysa bu tür bir jestin karşı tarafı cesaretlendireceği gibi, samimiyeti gösteriyor olacaktı.
Acıları çeken sadece kendi taraftarları değil elbette. Binlerce askerini şehit veren toplumun uğradığı travmayı atlatmak o kadar kolay değil elbette.
Murat Karayılan mektupta "AKP’den ve devletten yana bir çözüm zihniyeti sergilenmemiştir; “özerklik, anadil hakkı ve Önder Apo’nun serbest bırakılması” gibi temel çözüm halkaları bir yana, yumuşak bir mesaj bile verilmemiştir" diyor.
"DEVLET EŞEK DE OLSA BİNME"
Devlete ve onun şahsında gördüğü AK Parti'ye kuşkucu, soğuk ve mesafeli duruyor. Dahası verdiği örnek devlete olan bakışını anlatmaya yetiyor. Dahası duyduğu güvensizliği "Benim küçük yaşlarda köyün yaşlılarından duyduğum ‘Devlet eşek de olsa, binme’ sözü çok ilginçtir" sözüyle anlatıyor.
Karayılan empati istiyor kısaca. Hükümetin ya da devletin kendilerini anlamamaktan yakınıyor. Ancak empati tek taraflı olmuyor. Niyetinin "barış" olduğunu iddia eden PKK, son yıllarda bu anlamda kötü sınavlar verdiği çok açık.
ÖZERKLİK İLANI
Öcalan ile yapıldığını iddia ettiği "protokollerin" Silvan saldırısı ile bahane edilerek rafa kaldırıldığını söylüyor. Oysa aynı gün 13 askerin şehit olduğu Diyarbakır'da DTK, demokratik özerklik ilan etti. Üstelik son üç yıl doğrudan resmi olarak devletle görüşmelerin yapıldığı bir dönemde. Aysel Tuğluk bu görüşmelerden haber olduğunu geçtiğimiz günlerde söyleyeçekti..
SİLVAN OLAYI
PKK'nın 9 Temmuz'daki yol kesip asker kaçırmasının ardından 12 Temmuz'da da Hazro Jandarma Komutanlığı’na roketatarlı saldırı düzenlediği unutulmasın. Saldırıdan saatler önce PKK telsizinden operasyondaki askerlere "saldırın" emri verildiği tespit edilmişti.
TRT ŞEŞ
Kürt vatandaşların haklarına yönelik başlatılan adımlar "yeni tuzaklar" olarak görüldü. Kürtleri "onursuzlaştırma" olarak algılandı karşı tarafta. İktidarın "politik kanalı" olmakla suçlandı. Boykot çağrıları yapıldı hedef gösterildi bu kanal. TRT ŞEŞ'in açılışına dönemin DTP'li vekilleri katılmadı. Sadece bu değil diğer adımlara da aynı "yeminli" bir düşmanlık beslendi.
KCK YAPILANMASI
Karayılan KCK operasyonlarının diyalog sürecine çomak soktuğunu dile getiriyor. PKK’dan talimat almak, belediye başkanlarını yargılamak, işadamlarını örgüte bağışa zorlamak gibi görevleri olan bir yapıya devletin göz yumması hangi dünya ülkesinde söz konusu olabilir? Üstelik önümüzde Osman Baydemir'in sorgulanması örneği dururken.
HABUR KARŞILAMASI
Sürecin en çarpıcı örneği Habur'da yaşandı. 2009 yılının Ekim ayında kimi çevreler hükümeti PKK'lıları "törenle" karşılamakla suçladı. Sınır ötesinden gelep grup otobüs üstünde gövde gösterisi yaparak süreci baltaladı. "Özgürlük" şovu karşısında hükümetin belki de bir sonra atacağı adımın da önünü kesmiş oldu. "İyi niyeti" gösteren bir fotoğraf, kamuoyunun hafızasında biriktirdiği 30 yılın "korkunç anılarını" yıkma adına müthiş bir hareket olacağı kesindi.
Öcalan'ın çağrısıyla eylemsizlik kararı alan PKK, bu süreçte kan döktüğü eylemler de var. Tokat Reşadiye'de 7 askerin şehit edilmesi, ve Taksim'deki canlı bomba olayı da diğer güvensizlik örneklerinden..
O halde şimdi hükümeti şikayet eden ve güvensizlikten yakınan Karayılan'ın başındaki PKK'ya nasıl güvenilecek ?