BIST 9.640
DOLAR 34,61
EURO 36,56
ALTIN 2.939,16
HABER /  GÜNCEL

Murat Belge neden Taraf oldu? 

Murat Belge'nin Radikal gazetesinden Taraf gazetesine geçişi, basında son dönemin en ses getiren transferi oldu.

Abone ol

Gazeteci Murat Belge, NTV’de canlı yayınlanan “Yazıişleri” programında Mirgün Cabas ve Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı. 

Belge, NTV’nin “Yazıişleri” programına konuk oldu ve hem Radikal’den ayrılış ve Taraf’a geçiş nedenlerini anlattı; hem de Prof. Şerif Mardin’in “mahalle baskısı” tesbitleri ile AK Parti’ye kapatma davası ile başlayan süreci değerlendirdi.

Şerif Mardin’in “Öğretmen, imama yenildi” görüşlerine katıldığını ifade eden Murat Belge, Şerif Mardin’e yönelik “AK Parti’den kaç para aldı” tepkisi üzerinden, “Sosyal bilim yasak bu memlekette” yorumu yaptı.

Murat Belge, Radikal gazetesinden ayrılma kararını anlatırken, “Belki eski kafalı olabilirim; ama benim yetiştiğim zamanlarda gazete ya da dergi olsun, yayın organlarının bir meselesi olurdu. O meselenin anlaşılmasının, mücadele edilmesinin sözcülüğünü yapardı. Son zamanlarda yavaş yavaş bunlardan uzaklaşıldı” dedi.

NEDEN TARAF'A GEÇTİ

Taraf gazetesine geçişi için ise “Türkiye’nin şu son döneminde çok sıkıntısı hissettiğim demokrasi eksikliğinin, milliyetçilik fazlalığının karşısında tutarlı. İlk satırından son satırına kadar bu mücadeleye kendini bağlamış bir şekilde bir yayın yapıyor. Bu da benim eskiden de alışık olduğum yayıncılık felsefesine daha uygun” dedi.

RASYONEL YORUM YAPMAK ZOR

AK Parti’ye kapatma davası için “Bu kadar akıl dışı görünen bu olayın nasıl biteceğine dair rasyonel bir yorum yapmak zor” derken, yüksek yargı organlarının bildirilerini “Türkiye’ye özgü tuhaf bir durum” olarak niteleyip, Avrupa Birliği’ne yönelik tepkiler için de şunları söyledi:

“AB’ye üye olmak için başvurduğumuz andan itibaren dışarıdan bu gibi müdahalelerin olabileceğini kabul etmek durumundayız. Bununla başlayarak, dışarı ve içeri kavramlarını yerine oturtmamız gerekiyor. Yani bu işler dünyada böyle olur, Türkiye’de şöyle olur diye bir ayrım ortadan kalkmak zorunda. Dolayısıyla dünya ölçülerine uymayan bu bürokratik tasarrufların ya bitmesi ve bizim de dünyanın bir parçası olmamız gerekiyor; ya da bizim etrafımıza bir dikenli tel çekerek, bir tür ulusal park haline gelmeyi kabul etmemiz gerekiyor. O zaman belki turistler gelir Türkiye’ye, insanlar işte tarih öncesinde böyle inançlarla, böyle hukuk kurumlarıyla yaşıyorlardı falan diye rehberler anlatırlar, göstererek. Bu ikisinden birini seçmek durumundayız.”